Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10318
Karar No: 2017/343
Karar Tarihi: 20.01.2017

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/10318 Esas 2017/343 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/10318 E.  ,  2017/343 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davalı ..."in sürücüsü, davalı ..."ın işleteni olduğu, davalı ..."ye zorunlu mali mesuliyet ve zorunlu taşımacılık sigortasıyla, ..."ye ise ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olan otobüsün İstanbul"dan Nahçivan"a seyri sırasında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek Aras nehrine düşmesi ile meydana gelen kazada otobüs içinde yolcu olarak bulunan davacının murisi eşi ..."nın öldüğünü, davalı ..."den bir miktar ödeme aldıklarını ancak zararlarının tam olarak karşılanmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı eş için 100,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ... ile ..."dan kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı vekili birleşen davada ise; açılan asıl davaya ek olarak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 80.000,00-TL daha ek maddi tazminat talepleri olduğunu, kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalılardan ... Sigorta A.Ş için poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davalı şirket tarafından davacılar vekiline davadan önce toplam 48.628,36 TL ödenediğini ve müvekkil şirketin ibra edildiğini, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Davalı vekili karşı dava dilekçesiyle aynı zamanda davacılar vekiline yapılan ödemenin sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olarak kabul edilerek yapıldığını, plakası tespit edilemeyen kamyon sürücüsünün de olayda 4/8 oranında kusurlu bulunduğunu, bu nedenle fazladan ödeme yapıldığından ödenen bedelin yarısı olan 24.314,18 TL"nin ödeme tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davacılardan tahsiline karar verilmesini karşı dava olarak talep etmiştir.
    ... vekili, öncelikle davacıların zararının davalı ... tarafından karşılanması gerektiğini, kasko sigortacısı olarak ancak zorunlu mali mesuliyet sigortası tarafından karşılanmayan bakiye bir zarar var ise müvekkil şirketin ancak o zaman sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... Hesabı vekili, kazanın oluşumda faili meçhul bir kamyonun varlığının sabit olup olmadığının araştırılması gerektiğini, ... Sigorta A.Ş. tarafından yapılan ödemelerle sorumluluğun kalmadığını ve dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... ve ... vekili, davacıların davalı ..."den zararlarını tazmin ettiklerini, ticari faiz istenemeyeceğini, ölenin gelirin belirtildiği gibi yüksek olmadığınıbelirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile davacı ... için toplam 40.872,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının 40.772,00-TL sinin davalılardan ...-... Turizm ve ... açısından müştereken ve müteselsilen, 100,00-TL"sinin ... Sigorta A.Ş., ...-... Turizim ve ... açısından müştereken ve müteselsilen, davalı ... açısından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihi olan 22/05/2007, davalılar ...-... Turizim ve ... açısından olay tarihi olan 28/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek
    yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine; diğer davalılar ... Sigorta A.Ş ve ... Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği aleyhine açılan davanın reddine; davacı için 8.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ...-... Turizm ve ..."den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; ... Sigorta A.Ş"nin açmış olduğu karşı davanın takip edilmediği nazara alınarak yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, üç aylık sürenin beklenmesi açısından iş bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kayıt edilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekili ve davalılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Kazaya neden olan otobüs ticari nitelikte olduğu gibi destekde taşıma sözleşmesi ile araçta taşınan yolcudur. TTK"nın 3 ve 21. maddeleri ile 3095 S.K.nun 1 ve 2/1.maddeleri uyarınca ticari temerrüt faizi de talep edilebilecektir. 4489 SK ile değişik 3095 SK.nun 2/2.maddesi uyarınca gerçek veya tüzel kişi tacirler arasında, haksız eylem de dahil, her türlü nedenden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, talep halinde, TCMB.nın kısa vadeli avans kredileri için uyguladığı faiz oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece yazılı gerekçelerle yasal faize karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    3-Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK 53 (6098 sayılı TBK 74) maddesi gereğince hukuk hakimi kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi ceza mahkemesinin beraet kararıyla da bağlı değil ise de ceza mahkemesince kesin hükümle saptanan maddi vakıalarla bağlıdır.
    Somut uyuşmazlıkta, desteğin yolcusu olduğu otobüs şoförü hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava sonucunda, olayda plakası tespit edilemeyen bir kamyonun da kusurlu olduğu, sanık otobüs sürücüsünün %50, plakası belirlenemeyen kamyon sürücüsünün de %50 kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm tesis edilmiştir.
    Plakası belli olmayan kamyon sürücüsünün de sorumlu olduğuna ilişkin ceza mahkemesi kararı maddi vakıa olarak hukuk hakimini de bağlamaktadır.
    Kamyon sürücüsünün sorumluluğu nedeniyle davalı ... Hesabı aleyhinde dava açılmıştır.
    Ceza mahkemesinin kesinleşen kararı uyarınca davalı ... Hesabı"nın da diğer davalılarla birlikte müşteken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken, desteğin kusursuz olması, 2918 sayılı yasanın 88.maddesi gereğince otobüs işleten ve sürücüsünün zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları nedeniyle davalı ... Hesabı aleyhindeki davanın reddine ilişkin karar davacılar tarafından temyiz edilmemiş otobüs sürücü ve işleteni olan davalılar tarafından temyize getirilmiştir.
    Bu durumda esasen bir davalının diğer davalı lehine verilmiş olan hükmü o davalı aleyhine temyiz etme hakkı yok ise de; davalıların sorumluluğu yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebetle ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçlularında alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK 145/1md.) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. (BK 146/1md.) Bu şekilde belirlenen hak o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK 146/1md) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe yada aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından görülecek rücu davası yönünden, yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Rücu davası dikkate
    alındığında temyiz eden davalıların diğer davalı ... Hesabı hakkındaki hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
    Zira sorumluluk davasındaki karar kesin hüküm oluşturmaz ise de rücu davası yönünden sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi, usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde, haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalılarında sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır. (Yargıtay HGK 2009/16-428-483 sayılı ilamı) Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alınarak somut olaya bakıldığında; davacı maddi tazminatın müteselsil sorumluluk hükümlerine göre davalılardan tahsili istemiyle işbu davayı açmış olup, mahkemece davalı ... Hesabı"nın kusurunun olmaması nedeni ile aleyhindeki dava red edilmiş bu davalı hakkındaki hüküm davacı yanca temyiz edilmeyip sadece müteselsil sorumlu diğer davalılar tarafından temyiz edilmiş olup, hükmü temyize gelmeyen davacı ile davalı ... Hesabı yönünden hüküm kesinleşmiş ve davalı ... Hesabı lehine usulü müktesep hak oluşmuş ise de şartları var ise temyize gelen davalılar aralarındaki iç ilişkiye göre gerçek kusur oranında davalı ... Hesabı"na bunu rücu edebilir.
    Açıklanan nedenlerle, rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında kararın temyizinde davalıların hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi, hakkındaki karar kesinleşen diğer davalı ... Hesabı"nın hükmedilen maddi tazminat yönünden sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak ve taraflar arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; mahkemece (... Hesabı açısından usuli kazanılmış hakkın ihlal edilmemesi gerektiğinden) davalı ... Hesabı yönünden icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak, sadece, %50 kusuru oranında sorumlu olduğu hususunun tespitine yönelik hüküm kurulması gerektiğinden, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2)nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenle de davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ... ve ..."a geri verilmesine, 20/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi