21. Hukuk Dairesi 2015/13780 E. , 2015/17659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/07/2014
NUMARASI : 2009/1157-2014/438
Davacı-Karşı davalı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine,
Davalı-Karşı davacı P... Ltd. Şti. ise, davacı işçinin ihbarsız olarak işi bıraktığından 546.41.TL. İhbar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davacı-Karşı davalının davasının kısmen kabulüne, karşılık davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı-Karşı davalı ile davalı-Karşı davacı vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, 07.12.2008 tarihli iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 40.246,94 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın 07.12.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, SGK Başkanlığınca iş kazası olarak kabul edilen zararlandırıcı olaya dair düzenlenen ve hükme esas alınan 18.10.2011 tarihli kusur raporu haricinde tarafların kusur dağılımına dair başka bir rapor bulunmadığı, kazanın oluşuna dair doğrudan görgüsü bulunan kimsenin olmadığı, 18.10.2011 tarihli kusur raporunda davalı işverenler kusuru olarak; 1-Güvenlik görevlisi olan davacının devriye atarken bunu hangi güzergahta yapacağının netleştirilip uygulama ile gösterilerek tebliğ edilmemesi, 2-Fiilen devriye yolu olarak kullanılan güzergahtaki risklerin işverence ortadan kaldırılmaması, 3-Kazanın meydana geldiği merdivene korkuluk yapılmaması ve 4- Davacıya iş güvenlik eğitimini verilmemesi gerekçelerine yer verildiği anlaşılmaktadır.
İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu"nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle yapılan işin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken tedbirlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün ilgili maddelerinin göz önünde tutulmak suretiyle, incelenmesi, işverenin hangi önlemi almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ).
Bu açıklamadan olarak şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek ne kadar lüzumlu ise bilirkişilerin raporlarında ortaya koydukları gerekçelerin olaya uygunluğunun Mahkemelerce denetlenmesi de o kadar lüzumludur.
Somut olayda, davacı kazalının güvenlik görevlisi olup görevinin ifası sırasında devriye noktaları olarak belirlenen ve kontrol etmesi gereken 9 no’lu noktadan 10 no’lu noktaya gittiği esnada merdivenden düşerek yaralandığı hususlarında tartışma bulunmamaktadır. Tartışma konusu olan husus, hükme esas alınan 18.10.2011 tarihli kusur raporunda belirtilen gerekçelerin ve bu gerekçelere göre taraflara dağıtılan kusur oranlarının olaya uygun düşüp düşmediği noktasında toplanmaktadır. Yukarı da da değinildiği üzere zararlandırıcı olay sonrasında konusunda uzman ehil bilirkişilerden tarafların kusur durumuna ilişkin rapor alınması nasıl yasal ve fiili bir zorunluluk ise yine bu rapordaki gerekçelerin somut olaya uygunluğunun Mahkemelerce denetlenmesi de benzer şekilde yasal bir zorunluluktur. Bu kapsamda 07.12.2008 tarihli kazada en az davacının devriye görevini yaptığı güzergahtaki tehlikeleri bertaraf etmeyen işverenler kadar davacının özensiz davranışlarının da etkili olduğu açıktır. Zira; dosyadan anlaşıldığı üzere kazanın meydana geldiği yer fiilen kullanılan bir devriye güzergahıdır. Eğer bu güzergahın kullanılması risk barındırıyor ise bunun engellenmesi ya da risklerin ortadan kaldırılması nasıl işverenin görevi ise bu güzergahı önceden de kullanan ve barındırdığı riskleri bu nedenle bilecek durumda bulunan davacının da geçiş esnasında daha dikkatli ve özenli davranması gerekirdi. Kaldı ki; kaza anında davacının özensiz davranmasını veya acele etmesini gerektirecek bir durum da dosyaya yansımış değildir. Tüm bu açıklamalar kapsamında Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda belirtilen gerekçelerin somut olay ile tamamiyle örtüştüğünden ve giderek davacı lehine, davalıların ise aleyhine paylaştırılan kusur oranlarının somut olay özelliklerine uygunluğundan bahsetme imkanı bulunmamaktadır.
Yapılacak iş; iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden olacak heyete dosyayı tevdi ederek olayı yeniden inceletmek, tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre davalının diğer, davacının ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalı-Karşı davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacı-Karşı davalıya yükletilmesine, 05.10.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.