11. Hukuk Dairesi 2015/6822 E. , 2016/1073 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/12/2014 tarih ve 2013/143-2014/356 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin 1853’te ABD’de kurulduğunu, “...” ibaresini hem marka olarak hem de ticaret unvanının asıl unsuru olarak kullandığını, markalarının ABD ve Türkiye’de tescilli olduğunu, ... markasının tanınmış marka olduğunu ve tanınmışlığın ... tarafından kabul edildiğini, davalının “...” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu ve müvekkili tarafından yapılan itiraz üzerine marka başvurusunun reddedildiğini ancak davalının “...” markasını kullanmaya devam ettiğini, bu durumun ...1. Noterliği tarafından tespit edildiğini, davalıya çekilen ihtarnameden de sonuç alınamadığını ileri sürerek davalının müvekkil şirketin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin durdurulması ve men"ine, 556 sayılı KHK’nın 66(1)(c) maddesine göre şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında maddi tazminat talebini 135.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı; otomatik kapı sistemlerinde “...” ibaresini kullandığını, davacı markasının otomatik kapı sistemleri sınıfında tescilli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı markalarının 9. sınıfta da tescilli bulunduğu, davalının “...” markasını kullanarak yaptığı üretim ve pazarlamanın 556 sayılı KHK’nın 61. ve 9. maddeleri kapsamında açık bir marka ihlali niteliğinde olduğu, davalının “...” markası ile ürettiği kapılarla ilgili olarak muhtemel kâr marjı ile üretim adedi dikkate alınarak 556 sayılı KHK’nın 66/1 (c) maddesi uyarınca talep edilebilecek lisans bedelinin, elde edilecek kâr marjının %3 oranında kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, bu durumda talep edilebilecek ihlal tazminatının 135.000,00 TL olabileceği, eylemin süresi, boyutu ve ihlalin gerçekleşme şekli itibariyle istenilen 5.000,00 TL manevi tazminatın makul olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının davacı şirket adına tescilli "..." ibareli markadan doğan hakları ihlal ettiğinin ve eylemin aynı zamanda haksız rekabet olduğunun tespitine, ihlalin durdurulmasına, sonraki ihlallerden men"ine, söz konusu 135.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak, mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, davalının 23.12.2013 tarihli oturumdaki beyanında geçen, kapı satışına ilişkin adet ve rakamlar dikkate alınmak suretiyle 556 sayılı KHK’nın 66/1-c maddesi kapsamında maddi tazminat hesabı yapılmıştır. HMK 154/3-ç maddesine göre, duruşma esnasında yapılan ikrar, beyanda bulunana okunmak ve imzası alınmak kaydıyla tutanakla tespit edilir. Bu durumda, davalının duruşma esnasındaki beyanının ikrar niteliğinde olup olmadığı hususu takdir edilmek ve şayet ikrar olarak kabul edilmemesi halinde davacı tarafından dayanılan deliller göz önüne alınmak suretiyle maddi tazminatın belirlenmesi yoluna gidilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.