8. Hukuk Dairesi 2013/2199 E. , 2014/571 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/03/2012
NUMARASI : 2010/623-2012/122
M.. Y.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 28.03.2012 gün ve 623/122 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekilleri dava dilekçesinde özetle, kadastro çalışmalarında 118 ada 45 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ne var ki davacıya ait tahmini 30.000 m2"lik kısmın yanlışlıkla bu parsel içerisine alındığını ileri sürerek keşifte belirlenecek tahmini 30.000 m2"lik kısmın Hazine tapusundan iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı Hazine vekili, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, kadastro tespitinin doğru yapıldığını, bu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulüne, 04.01.2012 havale tarihli teknik bilirkişi kurulu raporu ve bu rapora ekli krokide E harfiyle belirlenen yeşil renkli kalemle taralı 13052,56 m2"lik kısmın tapu kaydının iptali ile bu yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde temyiz dilekçesinde yazılı nedenlerle davacı vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından ayrı ayrı bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 118 ada 45 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağının onaylı fotokopisi getirilmiştir. Senetsizden, ham toprak niteliğiyle, 81648,28 m2 olarak, 07.08.2007 tarihinde, tam mülkiyet üzere Hazine adına tespit görmüş ve itirazsız olarak 29.01.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Çap kaydı halen Hazine üzerinedir. Komşu parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının onaylı fotokopileri ve çap kayıtları dosyadadır. Mahallinde 06.06.2011 tarihinde keşif yapılmıştır. 1340 ve 1938 doğumlu mahalli bilirkişiler dinlenmiştir. Bu kişiler beyanlarında özetle, dava konusu yerin önceden davacının babasına ait olduğunu, ölümüyle davacıya intikal ettiğini, taşınmazın kuzeyinde meşelik, batısında ve güneyinde çalılık, meşelik ve ham toprak, kuzey doğusunda ise kısmen ekili tarla bulunduğunu açıklamışlardır. Tutanak bilirkişisi mahalli bilirkişi beyanlarını doğrular şekilde anlatımla bulunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları da taşınmazın atalarından davacıya kaldığını açıklamışlardır. Keşif heyetine katılan ziraat bilirkişi dava konusu yerin üçüncü sınıf kuru tarım arazisi olduğunu belirtmiştir. Rapor ekine renkli fotoğraflar eklenmiştir. Teknik bilirkişiler müşterek rapor ve krokilerini dosyaya sunmuşlardır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir.
Uyuşmazlık, kadastro sırasında ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazın ve özellikle dava konusu yeri imar – ihya ve zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinde toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, ham toprak nitelikli taşınmazların Kadastro Kanunun 14 ve 17, TMK"nun 713/1 maddesindeki koşullar ilgilisi lehine gerçekleştiği taktirde kazanılması mümkündür. Somut olayda, dava konusu taşınmazın kuzeyinde meşelik, batısında ve güneyinde çalılık ve ham toprak nitelikli yerlerin bulunduğu ziraatçi bilirkişi raporuna ekli renkli fotoğraflardan, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Ne var ki, ziraatçi uzman bilirkişinin raporu bilimsel verilerden uzak olup, hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Bundan ayrı, taşınmazın kuzeyinde meşelik bulunması ve batısında ve güneyinde çalılık yer alması nedeniyle söz konusu taşınmazın bulunduğu yerden orman araştırmasının yapılması zorunludur. Noksan soruşturmayla hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu taşınmazın ve çevresinin bulunduğu mevkide orman tahdidi ya da orman kadastrosunun yapılıp yapılmadığının orman müdürlüğünden sorulması, varsa bu yere ilişkin haritaların getirilmesi gerekir. Orman tahdidi ya da orman kadastrosu yapılmamış ise; bu durumda, memleket haritası, hava fotoğrafı, amenajman planlarının getirtilerek işin uzmanı bilirkişiler vasıtasıyla nizalı taşınmaza ve çevresine uygulanması zorunludur. Bunun için; öncelikle, nizalı taşınmaz ve çevresini iyi bilen aynı köyden yaşlı ve tarafsız, mahalli bilirkişilerin kaymakamlık aracılığıyla belirlenerek yöntemine uygun olarak keşif mahalline çağırılması, ayrıca, tarafların tanıklarının mümkün olduğunca keşif mahallinde dinlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıklardan öncelikle taşınmazın mevkii, sınırları, niteliği hakkında kapsamlı bilgiler alınması, bundan sonra zilyetlik konusu ve imar – ihya üzerinde durulması, mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarının keşfi izlemeye, infazı sağlamaya elverişli teknik bilirkişilere düzenlettirilecek ölçekli kroki ve rapora yansıttırılması, bundan ayrı, 07.08.2007 tarihinden 20-30 yıl öncesine ve iki ayrı zamana ait hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan getirtilmesi varsa orman tahdit haritası veya orman kadastro haritasının ve amenajman planlarının orman müdürlüğünden getirtilerek işin uzmanı bilirkişiler vasıtasıyla zemine uygulattırılmalı; böylece, nizalı yerin öncesinin orman olup olmadığı, ormandan açılıp açılmadığı konusunun duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, orman olmadığının ve ormanda açılmadığının belirlenmesi halinde, hava fotoğraflarının işin uzmanı bilirkişiler vasıtasıyla uygulanarak 07.09.2007 tarihinden en az 20 yıl öncesinden imar – ihyanın tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilip getirilmediğinin bilimsel içerikli raporla doğrulanması, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla uzman bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunda, uzman bilirkişilerin raporlarına itibar edilmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen konularda araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davacı vekili ile davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 437,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya verilmesine, 17.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.