4. Hukuk Dairesi 2019/1107 E. , 2021/1267 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve Karayolları Genel Müdürlüğüne izafeten Karayolları Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürlüğü aleyhine 25/07/2011, 22/04/2015 ve 08/02/2016 günlerinde verilen dilekçeler ile trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, 22/04/2015 tarihli birleşen davanın kısmen kabulüne ve 08/02/2016 tarihli birleşen davanın reddine dair verilen 05/07/2018 günlü karara karşı davalı ... vekili ve davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvuruları üzerine yapılan incelemede; davalı ... Müdürlüğünün istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yenice (Karabük) Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/07/2018 gün ve 2018/48-2018/89 sayılı kararının kaldırılmasına dair verilen 30/11/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava ve birleşen dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... yönünden davanın yargı yolu bakımından reddine, diğer davalı yönünden ise dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme karşı davacılar ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi tarafından davalı ... Müdürlüğünün istinaf başvurusunun reddine,
davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin sevk ve idaresindeki araç ile 25/07/2010 tarihinde Karabük Yenice Balıkısık tren istasyonundaki bariyersiz hemzemin geçitten geçerken tren çarpması neticesinde hayatını kaybettiğini, olayın meydana gelmesinde müteveffanın kusurunun bulunmadığını, kusurun TCDD görevlilerinde olduğunu, olayın meydana geldiği yerde trenin 30 km hızla geçme zorunluluğu olduğu halde 68 km hızla seyrettiğini, sürücünün çarpmanın etkisiyle araçtan fırladığını, geçidin batısında bulunan çalı ve ağaç dallarının, demir yolu geçidine girmeden önce tren yolunu kontrol etmek isteyen araçların görüşünü kısıtladığını, olay nedeniyle Yenice Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/80 esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını ve yargılamanın devam ettiğini belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar, dava konusu kaza nedeniyle herhangi bir kusurlarının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece tazminata konu olayın hizmet kusuru kapsamında kaldığı ve davalı Karayollarının kamu tüzel kişisi olduğu, davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle davalı ... yönünde yargı yolu bakımından davanın usulden reddine, diğer davalı yönünden ise bilirkişi raporu benimsenerek davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı davacılar vekili ve davalı TCCD Genel Müdürlüğü istinaf isteminde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince; davalı TCCD Genel Müdürlüğünün istinaf başvurusu esastan reddedilmiş; davacıların vekalet ücretine yönelik ve davalıların müteselsil sorumlu tutulmalarına yönelik istinaf başvuruları kabul edilerek Yenice (Karabük) Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.07.2018 gün ve 2018/48 Esas-2018/89 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, buna göre HMK"nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmiş, hüküm, davacılar vekilince ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasına bağlı maddi ve manevi tazminat davasıdır. Somut uyuşmazlıkta çözümlenmesi gereken esas sorun, davanın davalı ... yönünden hangi yargı kolunda görüleceği üzerinde toplanmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun birinci maddesinde, bu Kanun’un amacının, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, 2918 sayılı Kanun"un 6099 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen 110. maddesi ise “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” şeklindedir.
Yasama belgeleri ile anılan düzenlemenin gerekçesine bakıldığında, 2918 sayılı Kanun’un uygulanması gereken sorumluluk davalarında bir karmaşanın söz konusu olduğu, bu karmaşanın adli yargı yerlerinin görevli olduğu belirlenmek suretiyle giderilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bahse konu düzenleme, Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi (AYM) önüne taşınmış, Anayasa’nın 2, 125 ve 155. maddeleri bağlamında inceleme yapan mahkeme, düzenlemeyi şu gerekçelerle Anayasa’ya aykırı bulmayarak iptal istemini reddetmiştir. (AYM’nin 26/12/2013 tarihli ve 2013/68-165 E-K sayılı kararı): “Anayasa Mahkemesinin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği
üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa"da adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması hâlinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir.
İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına, kamu ya da özel araç olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun"dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek, söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.”
Öte yandan, Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesi (UYM) de önüne gelen benzer uyuşmazlıklarda AYM’nin yukarıda yer verilen kararına atıf yaparak benzer sonuca ulaşmıştır. UYM, 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesiyle, yargı yolu uyuşmazlıklarına ve bu nedenle de yargılamaların uzamasına neden olan anılan Kanun"dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarında, yeknesaklığı sağlamak amacıyla ve kamu yararı gözetilerek adli yargı yerlerinin görevli kılındığını, AYM’nin de bu durumu Anayasa’ya aykırı bulmadığını tespit etmektedir. (UYM’nin 11/04/2016 tarihli ve 2016/163-210 E-K sayılı; 24/09/2018 tarihli ve 2018/530-467 E-K sayılı kararları)
2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin gerekçesiyle AYM ve UYM’nin yukarıda yer verilen kararları birlikte değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Kanun"dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi gerekliliği ortaya çıkmış, Anayasa’nın 153. maddesinin birinci ve son fıkraları ile 158. maddesinin birinci fıkrası uyarınca da tüm yargı yerlerinin benzer nitelikte yorum yapması kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki benzer olaylara aynı hukuki sonuçlar bağlanması anlamına gelen yargısal kararlardaki istikrar, adil yargılanma hakkının görünümlerinden olan hakkaniyete uygun yargılama ilkesinin gereğidir. İstikrarlı karar verme, hukuki belirliliği ve öngörülebilirliği sağladığı gibi, kişilerin yargı sistemine ve mahkeme kararlarına güvenini de tesis eder. Bu itibarla söz konusu uyuşmazlıkla ilgili ilke kararı alınması gerekli hâle gelmiştir. 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin uygulanmasında, Dairemizin idari yargı yerlerini görevli kabul eden kararları (11/03/2013 tarihli ve 2013/1438-4361 E-K sayılı; 18/04/2013 tarihli ve 2013/6055-7371 E-K sayılı; 06/11/2013 tarihli ve 2013/15737-17128 E-K sayılı; 06/03/2013 tarihli ve 2013/258-3916 E-K sayılı) bulunmakta ise de yukarıda açıklanan gerekçe ve yüksek mahkeme kararları gözetildiğinde önceki yerleşik uygulamadan dönülmüştür.
Dosyanın incelenmesinde; davacıların, murisinin sevk ve idaresindeki araç ile 25/07/2010 tarihinde Karabük Yenice Balıkısık tren istasyonundaki bariyersiz hemzemin
geçitten geçerken tren çarpması neticesinde hayatını kaybetmesi şeklinde gerçekleşen kazanın, davalıların kusurlu davranışları nedeniyle meydana geldiği iddiası ile eldeki davayı açtığı, bu hali ile uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda eldeki davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu gözetilerek mahkemece, davalı ... yönünden işin esasına girilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve ilk derece mahkemesi kararının aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve temyiz eden davacılar ile davalı ... Müdürlüğünden peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 18/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.