23. Hukuk Dairesi 2014/161 E. , 2014/3662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2012
NUMARASI : 2007/295-2012/694
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkilerinden T.. K.."in davalı kooperatifin kurucu başkanı olduğunu, diğer davacı B.. K.."in başkan yardımcılığı görevlerinde bulunduğunu, görevlerini 20.12.2003 tarihine kadar sürdüklerini, 20.09.2004 tarihinde tekrar göreve geldiklerini ve 2006 yılının 7. ayına kadar görevde kaldıklarını, müvekkillerinin huzur haklarından sadece 23.500,00 TL tahsil ettiklerini, diğer huzur hakkı alacaklarını tahsil edemediklerini, huzur hakları dışında kooperatif için yaptıkları masrafları da tahsil edemediklerini, Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/140-120 D.İş sayılı dosyalarında alacaklarının tespiti için başvurduklarını ancak, bu raporda alacaklarından daha az tespit yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın, doğduğu tarihten itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslahla talebini 156.258,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacıların daha önce tespit yaptırdığını, ceplerinden yaptıkları masrafların yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle bu yöndeki taleplerinin reddedildiğini, sadece inşaat maliyeti ile huzur hakkı yönünden tespite karar verildiğini, davacıların kooperatiften hiçbir alacağı bulunmadığını, tam tersine borçları bulunduğunu, davacılar adına kooperatifte toplam 4 adet üyelik hakkı bulunduğunu, bu üyeliklere karşılık ayrıca aidat girişi bulunmadığını, bu üyeliklerin bir kısmının da çok yakın bir zamanda üçüncü kişilere noter sözleşmesi ile devredildiğini, davacıların kooperatifte kaynağı belli olmayan bir nedenle bir çok üyelik hakkına sahip olduklarını, kooperatifin daire satışı, bodrum satışı nedeniyle elde ettiği gelir, bilirkişi raporunda olmadığı için aidat toplamı ile harcamalar arasındaki farkın davacıların haricen yaptığı masraf olarak hesaplandığını, davacıların kooperatif üyesi olduğunu, üyeliklerden dolayı aidat borçları bulunduğunu savunarak, davanın reddi istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların 09.05.1998 ile 12.10.2003 tarihleri arasında ve 12.09.2004 ile 16.07.2006 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği yaptıkları, dava dışı Ö. A. huzur hakkını T.. K.."e devrettiği, 19.05.1998 tarihli genel kurul gündeminin 7. maddesinde Bakanlık temsilcisinin aylık ücret ve oturum ücreti dışında hiçbir ödeme yapılamayacağı uyarısına rağmen genel kurulca yönetim kuruluna %15 huzur hakkı verilmesine oy birliğiyle karar verildiği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 56/5. maddesinde yönetim kurulu üyelerine genel kurulca belirlenen aylık ücret, huzur hakkı, risturn ve yolluk dışında hiçbir ad altında başkaca ödeme yapılamayacağının düzenlendiği, anasözleşmenin 49. maddesinde, "yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile murahhas üyelere bu sıfatla yapacakları hizmet için aylık ücret veya katılacakları her toplantı için bir huzur hakkı ve yapacakları görev seyahatleri için yolluk ödenir, ödemenin miktar ve şekli genel kurulca kararlaştırılır, yönetim
kurulu üyelerine genel kurulca kararlaştırılan yukarıdaki nevi ve miktarların dışında hiçbir ödeme yapılamaz" hükmünün düzenlendiği, buna göre 09.05.1998 tarihli genel kurulda bakanlık temsilcisinin uyarısına rağmen alınan yönetim kurulu üyelerine inşaat maliyetinin %15"i tutarında huzur Hakkı verilmesinin yasanın emredici nitelikteki hükmü ve Anasözleşme hükmüne aykırı olduğundan batıl olduğu, baştan itibaren hüküm ifade etmeyeceği, ayrıca 30.06.2002 tarihli genel kurulda huzur hakkı olarak her üyeden alınması kararlaştırılan 2.250,00 TL"nin ekonomik veriler, memur maaşları ve asgari ücretle kıyaslandığında çok fahiş olduğu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 56/5 ve anasözleşmenin 49. maddesinde öngörülen aylık ücret veya toplantı başına ücret niteliğinde bulunmadığından batıl olduğu, buna göre hakkaniyet açısından davacılara yönetim kurulu üyesi bulundukları dönemde en az asgari brüt ücret düzeyinde net ücret ödenmesi gerektiği, bu durumda görev yaptıkları süre dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre 21.209,14 TL ödenmesi gerektiği, huzur haklarından davacıların toplam 23.500,00 TL"sini tahsil ettiklerini kabul ettiklerinden her birinin huzur hakkı alacağından 11.750,00 TL tahsil ettikleri, buna göre her bir davacının 21.209,14 TL"den 11.750,00 TL düşüldüğünde 9.459,14 TL huzur hakkı alacaklarının olduğu, B.. K.."in 2.950,00 TL aidat borcu düşüldüğünde B.. K.."in huzur hakkı alacağının 6.509,14 TL, dava dışı yönetim kurulu eski üyesi Ö. A. huzur hakkı alacağını davacı T.. K.."e devrettiği, buna göre Ö. A. görev yaptığı 09.05.1998- 12.10.2003 dönemi için huzur hakkı alacağının 10.276,60 TL olduğu, bu alacağın eklenmesi ile birlikte T.. K.."in toplam huzur hakkı alacağının 19.735,74 TL olduğu, davacı T.. K.."in ayrıca kooperatife verdiği borçlardan dolayı 89.458,00 TL alacaklı olduğu buna göre, davacıların toplam alacağının 115.702,88 TL olduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile davacı T.. K.."in 19.735,74 TL huzur hakkı alacağı ile davalı kooperatiften 89.458,00 TL alacağı, davacı B.. K.."in 6.509,14 TL huzur hakkı alacağı olmak üzere davacıların toplam 115.702,88 TL alacağının dava tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalı vekilinin, kooperatife borç olarak verildiği belirtilen para ile ilgili davacı T.. K.. yararına kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davalı konut yapı kooperatifinin tip anasözleşmesinin “Amaç ve faaliyetler” kenar başlıklı 6/5 maddesinde kooperatifin ancak finans kuruluşlarından kredi alabileceği öngörülmüştür.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi göndermesiyle kooperatifler hakkında da uygulanması gereken dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın "Hükmi Şahısların Ehliyeti" başlıklı 137. maddesinde; " Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar mahfuzdur. " hükmü yer almakta olup, bu hükümle ticaret ortaklıklarının medeni haklardan yararlanma ehliyeti düzenlenmiştir.
Bu düzenleme ile ticaret ortaklıklarının yararlanma hakkı kanuni istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi ile sınırlandırılmış olup, "ultravires" olarak adlandırılan bu teoriye göre, ortaklığın iştigal konusu dışında kalan işlerin ortaklığı bağlamayacağı ilkesi benimsenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 09.12.1998 tarih ve 11-863 Esas, 895 Karar sayılı
ilamı ile Dairemizin 03.12.2012 tarih ve 5371 E., 7112 K; 09.07.2013 tarih ve 3726 E., 4799 K. sayılı ilamlarında kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesinin bu işleme açıkça icazet vermesiyle mümkün olacağı belirtilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 59/1. maddesi hükmü karşısında temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden, kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Bu durumda, öncelikle, özel kişilerden borç para alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığı belirlenmeli, kooperatif yöneticilerine kendileri dahil özel kişilerden borç alma konusunda yetki verilmemiş ancak buna rağmen borç alınmış ise uyuşmazlık ilke olarak vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde çözemlenmelidir.
Mahkemece hükme esas alınan rapor ve ek rapor eksik inceleme ve araştırmaya dayanmaktadır.Bilirkişilerce bazı yıllara ait bilançoların da dosyada bulunmadığı tespit edilmiştir.Bu durum karşısında mahkemece, kooperatif uygulamaları ve mali hesap uygulamalarında uzman hesap bilirkişisi aracılığıyla kooperatif defter, kayıt ve belgeleri öncelikle kooperatiften, temin edilemezse mahallinde keşif yapılması, yine temin edilemezse ilgili Ticaret Sicil Memurluğu"ndan ya da anasözleşmenin 41. maddesi hükmü gereğince ilgili Bakanlık İl Müdürlüğü"nden, bilançolar, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri, genel kurul tutanakları istenerek, davacının borç para verdiğini ya da kooperatif adına ödeme yaptığını iddia ettiği tarih ve öncesindeki kooperatifin mali yapısı, aidat ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü, üzerinde durularak, davacının borç para vermesini ya da kooperatif adına ödeme yapmasını gerektirir bir gereksinimi bulunup bulunmadığı, bu harcamanın ne şekilde muhasebeleştirildiği, davacının ödeme iddiası ile kooperatifin gelir ile giderlerinin kasa hesap hareketleri gözetildiğinde uyum gösterip göstermediği, kooperatif anasözleşmesinin amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyaçlarının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı hususlarında denetime elverişli rapor alınması, defter ve belgelerin kendi gözetim ve denetiminde tutulması gerektiği olgusu nazara alındığında, kooperatif kayıtlarındaki düzensizliğin borç verdiğini iddia eden yönetici lehine sonuç doğurmayacağının ilke olarak kabul edilmesi ve davacının yaptığını iddia ettiği ödemeleri kesin delillerle ispatlaması gerektiği hususları da dikkate alınarak, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.