17. Hukuk Dairesi 2016/1990 E. , 2018/11732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ...
vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 21/10/2011 tarihinde davacının sürücüsü olduğu araç ile davalıların işleteni, sürücüsü ve ZMSS poliçesi ile sigortacısı oldukları aracın çarpışmaları şeklinde meydana gelen kaza sonucu davacının yaralandığını, bu sürede çalışamadığını, ileride de muhtemel kazanç kaybı oluşacağını, motorsikletinin hasar gördüğünü ve davacının kazadan sonra ameliyat geçirdiğini ve geçirmesi gereken bir çok ameliyat olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 15.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın ise kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalı ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm davalılar yönünden maddi tazminat talebi ile ilgili davadan feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden manevi tazminat talebi ile ilgili davadan feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden manevi tazminata yönelik davanın kısmen kabulü ile 7.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 21/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Yine, HUMK.nun 388/3. maddesi gereğince (HMK. 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3.maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır. Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesi mümkün değildir. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır.
Somut olayda davacı vekili 19.11.2014 tarihli yazılı beyanı ile davalı ... ile yaptıkları görüşmeler neticesinde davalı ... şirketinin sorumlu olduğu maddi tazminat yönünden karşılıklı sulh oldukları, davalı ... A.Ş. hakkındaki maddi tazminat
taleplerinden sulh nedeniyle feragat ettiklerini, manevi tazminat taleplerinin halen devam ettiğini bildirmekle; yine 10.12.2014 tarihli celsedeki sözlü beyanında maddi tazminat davasından feragat ettiklerini, ayrıca sulh nedeniyle davalı ... yönünden davadan feragat ettiklerini, araç işleteni ... yönünden maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini, sürücü ... hakkında davalarına devam ettiklerini beyan ettiği görülmüştür.
Davacının talebi hakkında hangi gerekçelerle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği açık ve anlaşılır olmadığı gibi, karar denetime elverişli de değildir. Bu husus yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, eğer yapılan bir ödeme var ise bu husus açıklığa kavuşturulmadan ve davaya davalılara etkisi gerekçede tartışılmadan yazılı şekilde "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi usul hükümlerine aykırı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine 05/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.