MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-TCK"nın 207/1, 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- TCK"nın 157/1, 62, 52/2 maddeleri gereğince mahkumiyet


Dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan ..."in imal ettiği 40 adet çelik kapıyı sanığa sattığı, sanığın satın almış olduğu çelik kapılar karşılığında katılan ... adına düzenlemiş Ziraat Bankası Erbaa Şubesi"ne ait 30/11/2009 keşide tarihli, 20.000 TL bedelli, 0263125 numaralı tamamen sahte olarak oluşturulan çeki, katılan ..."e Çerkezköy ilçesinde ciro ederek teslim ettiği, 02/12/2009 tarihinde katılan ..."in çeki ödenmek üzere Ziraat Bankası Çerkezköy Şubesine ibraz ettiği ve banka görevlilerince çekin sahte olduğu anlaşılarak arka yüzüne şerh düşüldüğü, bu şekilde sanığın atılı suçları işlediği iddia olunan somut olayda;
1- Özel belgede sahtecilik suçu açısından; Çekin 20/01/2012 tarihli celsede incelenmesi neticesinde "keşide yerinin Ç. Köy, keşide tarihinin 30/11/20009" yazılmış olması nedeniyle çekin kambiyo senetlerine mahsus özelliklerini, unsurlarını taşımadığı iğfal kabiliyetini haiz olmadığının belirtildiği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polis Kriminal Laboratuvarı"nın 09/03/2011 tarihli ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polis Kriminal Laboratuvarı"nın 11/04/2011 tarihli ekspertiz raporlarında ise "çekin iğfal kabiliyetine haiz olduğunun" tespit edildiği, ayrıca mahkemenin çekin iğfal kabiliyeti bulunmadığı şeklindeki kabulü ile özel belgede sahtecilik suçunun da oluşmayacağının anlaşılması karşısında hükümde çelişkiye neden olunması, 2- Dolandırıcılık suçu açısından; Katılan ..."in Asayiş Büro Amirliğinde vermiş olduğu 02/12/2009 tarihli ifadesinde "...sanıkla 1 yıldan bu yana iş yaptıklarını olaydan 5-6 ay önce sanığa 40 adet çelik kapı yapıp teslim ettiğini, sanığın 1,5 ay önce dükkanına gelerek kendisine suça konu çeki verdiğini..." beyan ettiği gözetildiğinde, Yargıtay C.G.K"nın 03.03.1998 gün ve 6/8-69 sayılı kararında açıklandığı üzere önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı, somut olayda da suça konu çekin önceden doğan borç nedeni ile sonradan verildiği ve dolayısıyla dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı halde beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de; 1-28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 106/3. maddesi ile yapıan değişikliğin gözetilmemesi, 2-Suç tarihinin, çekin bankaya ibraz tarihi olan 02/12/2009 tarihi olmasına rağmen, hükümde "30/11/2009" olarak yazılması,
Sanığın, bankanın maddi varlıklarından olan sahte çeki katılana vermesi şeklindeki eyleminin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 08/04/2014 tarih ve 2013/15-726 E- 2014/169 sayılı kararı da göz önünde bulundurulduğunda, 5237 sayılı TCK"nın 158/1-f maddesinde belirtilen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 12/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.