Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/597
Karar No: 2020/722
Karar Tarihi: 02.07.2020

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/597 Esas 2020/722 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/597 Esas
KARAR NO : 2020/722 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/406 Esas - 2019/945 Karar
TARİH: 19/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 02/07/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının müvekkiline olan borcundan dolayı davalı aleyhine İstanbul .... İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu, davalının Almanya'da ... şirketini iki ortak ile kurduğunu,şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, davalının enerji alanında yatırım yapması gereken şirket için aralarında davacının da bulunduğu çok sayıda kişiden 45 milyon Avro'ya yakın para topladığını,ancak şirkete ait olan bu paraların davalı tarafından sanat eserleri alımı gibi göstermelik işlemlerle davalının nezdinde şirket hesabından yok edildiğini, adı geçen şirkete amacı doğrultusunda yatırım yapan müvekkili davacı ve daha birçok kişinin davalı tarafından dolandırıldığını, davalının bu eylemleri nedeniyle Hamburg Asliye Ceza Mahkemesi'nin 09/04/2013 tarihli ve 620 KLs 1/11 ve 5500 Js 24/06 (5550) sayılı kararı ile dolandırıcılık suçundan beş yıllık mahkumiyet kararı aldığını, davalı hakkında Almanya Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 15/07/2008 tarihli kararı ile 15/07/2008 tarihinde saat 12:40'da tüketici iflası açıldığını, buna göre davacının davalıdan 22.658,83 Avro alacağının bulunduğunu, davalının Almanya'daki iflas tasfiyesinde kötü niyetli olarak Muğla ... ... ada, ... parselde kain taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, davacının yanı sıra ayrıca 42 müvekkilinin de aynı konuda davalıdan muhtelif miktarda alacaklı olduklarını, bu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulması taleplerinin olduğunu belirterek davalının İstanbul ....İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, husumet itirazlarının olduğunu,davalı olarak .... şirketinin gösterilmesi gerektiğini, bu davayı görmekte yetkili ve görevli olmadığını,Alman Mahkemelerinin yetkili olduğunu,Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığını,davaya konu idda edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, Alman kanunlarının Türkiye'de uygulanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın ... olduğunu iddia ettikleri alacaklarını hukuka aykırı olarak davalıdan tahsil etmeye çalıştıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 19/12/2019 tarih ve 2019/406 Esas - 2019/945 Karar sayılı kararında;"...Yetki anlaşması MÖHUK 'a göre belli bir şekle bağlı olmayıp yetki kaidesinin ''Kamu düzeni '' veya "Kesin yetki '' esasına dayanılarak tayin edilmemesi bu noktada önem arz eder.Bunun yanı sıra taraflar arasında borç ilişkisinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olması , taraflardan birinin veya her ikisinin yabancı olması veya aktin yapıldığı yerin veya icra yerinin yabancı olması gibi yabancılık unsuru taşıması , mutlak suretle uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşmış olması gerekir.MÖHUK .47 maddesi hükmüne göre ise bu tür uyuşmazlıklar için yabancı bir devlet mahkemesini yetkilendiren yetki anlaşmasının geçerliliği , o uyuşmazlıkta yer itibariyle yetkili olan Türk mahkemesinin yetkisinin << münhasır >> yetki esasına göre tayin edilmiş olmamasına bağlıdır. Eldeki davanın,yönetici sorumluluğundan kaynaklanan bir alacak iddiası olması nedeniyle Türk mahkemesinin bu konuda münhasır bir yetkisinin bulunamayacağı açıktır. Davalının yetki itirazına esas olan husus uyuşmazlık Türk Mahkemelerinin değil Alman Mahkemelerinin olması esasına dayanmaktadır.Öncelikle belirtmek gerekir ki taraflar arasında uyuşmazlıkla ilgili yapılmış yetki sözleşmesi bulunmamaktadır.Kural olarak, yetki sözleşmesi ile yabancı bir devlet mahkemesi yetkili kılınmış ise, Türk Mahkemelerinde doğrudan dava açılamaz. Türk Mahkemesi'nin milletlerarası yetkisine ilişkin sözleşmenin geçerli olabilmesi açısından, öncelikle yetki sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerektiği şartı somut olayda gerçekleşmemiştir.Davaya dayanak olan yöneticinin sorumluğuna dayalı alacak davası açısından,6102 sayılı TTK m.567 hükmüne göre "Sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir." Gerek kanun hükmünün açık içeriği ve gerekse Yargıtay 11.HD uygulaması dikkate alındığında somut olayda mahkememizin kesin yetkili bulunmadığı,nitekim davalı tarafın Türk mahkemesinin yetkisine itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının temsilcisi olduğu şirket adresi ise esasen Almanya'dır. Bu çerçevede bakıldığında, taraflar arasında somut uyuşmazlık yönünden yetki sözleşmesinin bulunmadığı,mahkememizin ise kesin yetkili hale gelmesine yol açacak hüküm bulunmadığı açıkça anlaşılmakla beraber diğer yetki kaidelerinin de bu noktada ayrıca ele alınması gerekir.Dava hukuki nitelendirme açısından haksız fiil hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiğinden 6100 sayılı HMK m.16 hükmü dikkate alındığında haksız fiilin işlendiği yerin veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yerin ya da zarar gördüğünü iddia eden davacının yerleşim yerinin İstanbul asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinde bulunmadığı,bilakis bu yerler Almanya'da olmakla Almanya mahkemelerinin bu noktada yetkili bulunduğu açıktır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre ve Türk Mahkemelerinin yargı yetkisine itirazın süresi içinde yapılmış olması karşısında,Türk mahkemesinin, milletlerarası yetkili olduğunun kabulü için gerekli şekli ve diğer geçerlilik şartları lex fori olarak Türk usul hukukuna tabidir. MÖHUK. da milletlerarası nitelik taşıyan ihtilaflarda hangi şartlarda bir Türk Mahkemesine yetki verileceği konusu düzenlenmemiştir.Mahalli yetki kurallarının, milletlerarası yetkiyi de tayin edeceğini ifade eden MÖHUK. karşısında, bu kanundaki ilgili hükümlerin dikkate alınması gerekir.(Doç. Dr. Nuray Ekşi, Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi , 2. Baskı, 2000, İstanbul, Sayfa: 125).Yine 5718 sayılı MÖHUK. 40. maddede de "Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin, iç hukukun yer itibari ile yetkili kaldığı tayin eder." hükmü açıkça belirtilmiştir. O halde Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin nasıl ve hangi şartlarda tayin olacağı hususunda dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK. hükmünün dikkate alınacağı açıktır. Bu noktada 6100 sayılı HMK. dikkate alındığında m.9 hükmü gereği davalının yerleşim yerinin dava tarihi itibariyle Türkiye olduğunda dair davalı aleyhine veri bulunmadığı gibi bilakis davalının mernis adresi dahi Federal Almanya'dır.Yine yukarıda açıklandığı üzere yöneticinin sorumluluğuna dair yetkiyi belirleyen 6102 sayılı TTK m.561 hükmü,haksız fiil ile ilgili yetki hükümlerini düzenleyen HMK m.16 hükmü karşısında Türk Mahkemelerinin yargı yetkisinin Türk usul hukukuna göre bulunmadığı,zaten açıklandığı üzere yetki sözleşmesinin de bulunmadığı belirlenmiştir.Bu itibarla Türk Mahkemesinin somut uyuşmazlık açısından milletlerarası yetkisinin bulunmadığı görülmektedir. Yine MÖHUK. 47. maddesine göre "Yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar, aralarında yabancı unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın, yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler... Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk Mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması halinde , yetkili Türk Mahkemesinde görülür. " Somut olayda Türk mahkemelerinin yetkisine yönelik açık itirazda bulunulduğu, yetki itirazının süresinde ve usulüne uygun olarak gerçekleştiği,taraflar arasında Türk mahkemelerinin yetkili hale gelmesini gerektirir bir usul kaidesinin ise tespit olunmadığı anlaşılmıştır.Somut olayda davalının Türk Mahkemesinin milletlerarası yetkisine de süresinde açıkça itirazda bulunması karşısında mahkememizin milletlerarası yetkisinin somut olayda olmadığı sonucuna varmak gerekmiştir.6100 sayılı HMK m. 114/f.1-bend uyarınca Türk Mahkemesinin yargı hakkının bulunması dava şartı olarak kabul edilmiştir.Somut olayda Türk Mahkemesinin yargı hakkının bulunmadığı açık olduğundan dava şartı da oluşmamıştır. Dava şartı ise HMK'nun m.115 gereği her aşamada ele alınabilir. Nitekim bir kısım Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ilgili kararlarında belirtildiği üzere << Bugün bilgi çağı döneminde devletlerin bir birleri ile olan zorunlu sosyal ve sanayi ihtiyaçları karşısında ekonomik ilişkilerinin , kolay iletişim ve süret araçları eli ile yoğunluk kazındağı , o nedenle ülke sınırlarını aşan sözleşmeler düzenlemek zorunda oldukları yadsınamaz. Dünya devletlerine ve dünya ekonomisine entegre olan Türkiye'nin bu gerçekten uzak durması düşünülemez.Esasen zamanımızın sosyal ve ekonomik koşullarının gerektirdiği zorumluluklar karşısında, her devlet devletler hukukuna dahil olduğunu gözden kaçırmamalı ve her türlü hukuki egoizimden uzak durmaya gayret sarfetmelidir. O nedenle bu tip ticari ilişkiye dayanan sözleşmelerde kararlaştırılan yetki şartı sözleşmenin vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Kaldı ki , tarafların gidebilecekleri yetkili devlet mahkemesini hemen akdin başında bilmeleri ve kendilerine uygulanacak hukuk kaidelerini önceden tespit ve tayin etmekte bir çok yararları göz ardı edilemez >>. Hele hele Avrupa Birliği üyesi olan Federal Almanya'da kurulu ticari şirket ile doğrudan ilgili bulunan taraflar açısından ve şirket adresinin Federal Almanya dahi olduğu gözetildiğinde mevcut ve açık yetki itirazına rağmen Türk mahkemelerinin genel yetkisinin devam edeceğini kabul etmek MÖHUK. nun açıklanan hükümlerine,HMK hükümlerine ve yetkili yabancı mahkemeyi tayin etmek amacıyla dikkate alınan hükümlerin varlığına aykırı olacaktır. Mahkememizin milletlerarası yetkisizliği karşısında,usule ilişkin diğer hususların değerlendirilmesi mümkün görülmemştir. Zira usule ilişkin diğer hususlar , görevli ve yetkili mahkemece tartışılması gereken nitelikte kabul edilmiştir. Ne var ki davalı borçlunun icra dairesine yönelik itirazı karşısında da bu husus mahkememizin yani Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunup bulunmadığı uyuşmazlığından önce ele alınmıştır.Buna göre 19/12/2019 tarihli duruşmada da açıklandığı üzere davalı borçlunun icra dairesine yönelik itirazı karşısında öncelikle bu hususun ele alınması, bu hususun özel dava şartı olması nedeniyle zorunluluk arz ettiği;ancak İİK.m.50 hükmüne atfen HMK.m.19/f.2 hükmü uyarınca yetkili icra müdürlüğünün açıkça adının itiraz dilekçesinde belirtilmediği, yetkili icra müdürlüğünün Almanya İcra Müdürlükleri olarak yazılmakla bu hususun belirsiz bulunduğu dikkate alınarak usulüne uygun olarak icra müdürlüğünün yetkisine yönelik bir itiraz bulunmadığından icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın reddine dair karar verilmiştir.Zaten bu nedenle ve yukarıda mahkememizin milletlerarası yetkisizliğine dair inceleme yapılmış,bu çerçevede ise açıklanan gerekçelerle davanın dava şartı yokluğundan ve usulden reddine dair hüküm oluşturulmuştur. Yapılan açıklamalar karşısında,açılan davanın Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması nedeni ile HMK.m.114/f.1 bend a gereğince dava şartı yokluğundan ve usulden reddine,davanın reddi nedeni karşısında davacının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. ..."gerekçesi ile, Açılan davanın Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması nedeni ile HMK.m.114/f.1 bend a gereğince dava şartı yokluğundan ve usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi tarafından davanın HMK 114/1-a maddesi uyarınca yetki dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin karar verildiğini, bu kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu,Davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ve buna istinaden belirtilen tüm gerekçelerinin hatalı olduğunu, (MADDE 567– 1 Esas sözleşme, ikinci fıkrasının (f) bendi hariç olmak üzere 339 uncu maddede yer alan tüm kayıtları içermelidir)Davalının itirazına gerekçe gösterdiği TTK 561.md.de belirlenen yetki kuralının HMK da belirlenen genel yetki kuralına ek bir seçenek olarak sunulduğunu, Yerleşik Yargıtay kararları uyarınca da, bunun bir kesin yetki kuralı değil, seçimlik yetkinin sözkonusu olduğunu, kaldı ki, haksız fiil etkilerini Türkiye’de gösterdiğini, İşbu dava özel hukuk tüzel kişisinin (şirketin) bir ortağına veya bir ortağın bu sıfatla diğer ortaklara karşı açtığı bir dava olmadığını, HMK 14/2 somut olayda uygulanamayacağını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/6973 K. 2016/7321 T. 19.9.2016 - Yargıtay 11.Hukuk Dairesi E:2016/3212 K:2016/4279 )Davalının “mutad meskeni” İstanbul’da bulunduğundan, yabancılık unsuru ihtiva eden davada bu kavramın önemle dikkate alınması gerekiğini, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin gerekçesinin yasal dayanağının bulunmadığını, Davalının Alman Hukukuna göre “kişisel” iflası ve ayrıca gerçek kişinin kişisel malvarlığı ile sorumluluğunun sözkonusu olduğunu, gerçek kişi davalının kişisel iflası ve Almanya’da bu gerçek kişiye karşı tüm yasal yolların tüketilmiş olduğunu, davalı gerçek kişinin Türkiye’de kayıtlı resmi adresleri dikkate alınmadan adalet duygusunu zedeleyen yanlış bir karar verildiğini,Bu bağlamda Türk Mahkemelerinin yetkisi belirlenirken somut olayın şartları gözetilmek kaydı ile MÖHUK hükümlerinin uygulanmasının gerektiğini, (MADDE 40 – (1) - MADDE 9- )Ayrıca davalının Türkiye’de 3 ayrı şirkette, kurucu, yönetim kurulu üyesi ve ortak sıfatı ile, resmen ve fiilen ticaret yapmakta olduğunu (Ek 3). İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne Türkiye’deki adresini (Fevzi Paşa cad.No.96 Fatih İstanbul olarak) bildirdiğini, diğer faaliyetleri için de internette Hacımimi Mah. Lüleci Hendek Cad. 20 Beyoğlu, İstanbul adresini ilan edildiğini, gerek takip talebinde bildirilen adres, gerekse dava dilekçesinde belirtilen adrese göre yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, bu hususun BAM 13.HD nin 2018/1641-1343 dosya no.lu 27.12.2018 tarihli kararında da açıkça belirtildiğini ve davalının “yetki itirazı” üst mahkeme denetiminden (BAM) geçerek reddedildiğini,Anayasa’nın 9.maddesi uyarına, Türk Mahkemelerinin yargı hakkının Türkiye’deki bütün davalar için genel olarak olduğunu, İhtilafı çözmeye yetkili mahkemenin belirlenmesinde, davalının Türkiye’de mutad meskenin bulunmasının yanısıra, ihtiyat-i hacize konu malvarlığı unsurunun bulunduğu yer de dikkate alınması gerektiğini,Borçlunun Almanya dışında bulunan mal ve hakları yabancı ülkedeki iflas masasına konu olmaktan çıktığını,Dolayısıyla haksız fiilin etkilerinin, artık davalının mutad meskeninin ve sebepsiz zenginleşme sonucu elde edilen malvarlığının bulunduğu yer olan Türkiye’de görüldüğünü,İhtilafı çözmeye yetkili mahkemenin belirlenmesinde, davalının Türkiye’de mutad meskenin bulunmasının yanısıra, ihtiyat-i tedbire (hacize) konu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerin de dikkate alınmasının gerektiğini,Haksız fiil etkisini Türkiye’de gösterdiğini, zira davalının Almanya’da müvekkillerden aldığı nakit tutarlar ile Türkiye’de çok değerli bir taşınmaz edindiğini, Türk Mahkemeleri de bu taşınmaz üzerinde, emsal dosyalarda adalet duygusunu tatmin edici şekilde ihtiyat-i haciz kararları verdiklerini bu taşınmazın müvekkilinin alacağının tek teminatı olduğunu, (İstanbul BAM 2019/ 620 E, 2019/699 K s. 08.05.2019 tarihli RED kararı )Açıklanan nedenle, Yerel Mahkemenin “lex fori” esasına dayanarak davayı reddetmesinin somut olayın şartlarına aykırı olduğunu,İleri sürerek istinaf itirazlarının kabulüne gerekçeleri yerinde bulunmayan hatta yanlış belirtilen yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının Almanya'da kurduğu şirkete yatırımcı arayışına girdiğini, müvekkilininde söz konusu şirkete yatırım yaptığını, davalı şirket yöneticisinin şirkete yatırılan paraları amacı dışında kullandığını, Almanya'da davalı hakkında davalar açıldığını, ayrıca davalının kişisel olarak iflasına karar verildiğini, davalının Türkiye'de bulunan taşınmazını iflas masasına kaydettirmediğini, Alman mahkemelerince verilen kararla davalının borçlu oluğunun tespit edildiğini, alacağın tahsili amacıyla yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece, Davaya dayanak olan yöneticinin sorumluğuna dayalı alacak davası açısından,6102 sayılı TTK m.561 hükmüne göre "Sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde davanın açılması gerektiği, ilgili şirketin merkezinin Almanya'da olduğu bu nedenle Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığından bahisle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.MÖHUK 40. maddede "Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder." hükmü düzenlenmiştir.TTK'nın 553. maddesinde şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir. Buna göre TTK 561. maddesinde belirtilen yetki kuralı kesin yetki olmayıp, genel mahkemelerin yetkisini kaldırmamaktadır.HMK'nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir ve yine 9. maddede Türkeye'de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye'de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye'de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Buna göre davalının mutad meskeninin bulunduğu yerin tespiti önem taşımaktadır. Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi Şişli/ İstanbul olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye' de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni Şişli/İstanbul'dur. HMK 9. maddesine göre davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur.Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davalının Türkiye'de mutad meskeni bulunmakta olup, buna göre ilk derece mahkemesi yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizlik kararının kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 19/12/2019 tarih ve 2019/406 Esas - 2019/945 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 148,40. TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/07/2020 tarihinde HMK' nun 353/1-a3 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi