17. Hukuk Dairesi 2016/787 E. , 2018/11074 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, sürücü ... idaresindeki motosiklet ile ... idaresindeki aracın çarpışması sonucu motosiklette yolcu olan davacı ... Aydın"ın yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre sürücü ... "in asli kusurlu olduğunu, motosikletin kaza tarihinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi olmadığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL (sakatlık) tazminatının davalı ..."ndan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 13/05/2015 havale tarihli dilekçesi ile hesap raporundaki aleyhe olan kısımları kabul etmediğini, dava dilekçesindeki işgücü kaybı nedeniyle 8.000,00 TL"lik tazminat talebini raporlar doğrultusunda, poliçe limiti tutarı olan 200.000,00 TL olarak ıslah etmiş, maddi tazminat alacağının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 200.000,00 TL maddi tazminatın, 08/05/2011 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına davcının yolcu olup kazaya etkili kusurunun olmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı yolcu, çift taraflı kazada, yolcu olarak yer aldığı motosikletin Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası bulunmadığından Güvence Hesabına karşı açılmış trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu"nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda davacı motosiklette yolcu olup kask takıp takmadığı kaza tespit tutanağına göre belirsizdir. Dosyada aldırılan ATK 3. İhtisas Kurulunun 24.09.2014 tarihli raporunda, davacının diğer muayenelerine ek olarak göz muayenesi sonucunda da maluliyeti tespit edilmiştir. Davalı vekili, kask takılmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği savunmasında bulunmuştur. Bu itibarla, davalının savunması üzerinde durularak mahkemece zarar görenin müterafik kusurun varlığı ve indirim yapılması gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, müterafik kusur oluşturduğunun kabul edilmesi halinde tazminattan %20 oranında indirim yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı ... vekili, cevap dilekçesinde tarafına evrakların eksik gönderildiğini beyan etmiş olup, yargılama aşamasındaki savunmalarında, davacının kazaya karışan motosiklette hatır için taşındığını ileri sürerek belirlenecek zarardan indirim yapılması gerektiğini bildirmiş, davacı vekili bu savunmalara karşı çıkmamıştır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, soruşturma dosyasında davacının sürücü Mehmet ile arkadaş olduğuna dair, dava dışı sürücünün beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece karar verilirken davalı vekilinin hatır savunması hakkında değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece, hatır taşıması bulunup bulunmadığı, %20 oranında hatır indirimi yapılıp yapılmaması hususu tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-Davacı vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000,00 TL maddi tazminat talepli dava açmış olup, yargılama aşamasında 13/05/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 200.000,00 TL olarak belirlemiş ve bu bedelin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen ... Yönetmeliği"nin 15. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte Güvence Hesabının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davalı ..."nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte Güvence
Hesabı"na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. Güvence Hesabından davacılar tarafından davadan önce başvuru olup olmadığı sorulup, varsa hasar dosyası istenilerek yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre temerrüt tarihinin kesin olarak belirlenmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kaza tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.