17. Hukuk Dairesi 2016/16163 E. , 2018/10997 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 28.09.2008 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu ve dava dışı..."nın sevk ve idaresindeki araca, davalı... ve idaresindeki davalı ...na ait kamyonun kusurlu şekilde çarptığını, kazanın meydana gelmesinde davalı ..."nın kusurlu olduğunu, araçta yolcu olarak bulunan davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, diğer davalı ... A.Ş."nin ise her iki aracın da zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçeleri nedeniyle ayrı ayrı maddi tazminattan limiti dahililinde sorumluluğu bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili; 17.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 6.778,78 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili; davanın görev, zamanaşımı ve husumet yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davalıya dava konusu kazada izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... A.Ş. vekili; davalının tespit edilecek gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davacı tarafın dava açılmadan önce davalı şirkete müracaat etmediğinden
davalı şirketin temerrüde düşmediği gibi hasardan dahi haberi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı ..."ya karşı açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davalı ... Genel Müdürlüğü"ne açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddine, davalı Sigorta şirketine karşı açılan davanın kısmen kabulü ile 26/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 6.778,78 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maluliyet durumunun ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı ... Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” denilmektedir. Anılan Yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği gözönünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gerektiğini ifade etmiştir. Aynı şekilde anılan yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11.01.2011 tarihinde değişikliğe uğrayan 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet
verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür" şeklinde ifade edilmiştir. Yasanın anılan bu hükümleri karşısında, kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare, kamu hukuku kurallarına göre değil, "işleten" sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir.
Bu durumda, dosya kapsamındaki araç tescil kayıtlarına göre, davalı ... Genel Müdürlüğü"ne ait aracın karıştığı kazada meydana gelen zararlardan, davalı ... Genel Müdürlüğü"nün sorumluluğu, hizmet kusuruna değil araç işletenin sorumluluğu ilkelerine dayanmakta olup, bu kuralları uygulamakla görevli olan yargı kolu da adli yargı olduğundan, mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin yargı yolu bakımından usulden red kararı verilmesi doğru görülmemiştir
3-Mahkemece, davalı araç sürücüsü ... hakkında, davalının olay tarihinde kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında ve kamu görevlisi sıfatıyla hizmet ifa ederken zarara sebep olduğu ve kişisel kusuruna dayanılmadığından davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, husumetten red kararı verilmiştir. Davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, davalı sürücü ..."nın da haksız fiil faili konumunda olduğu ve sorumluluğunun temelini Borçlar Kanunu"nun haksız fiil hükümleri oluşturduğundan, bu davalı aleyhine KTK hükümlerine göre müteselsil sorumlu olarak dava açılabileceğinden, yazılı gerekçelerle husumetten red kararı verilmesi doğru değildir.
4- Davacı vekili dava dilekçesinde; kazada yaralanan müvekkili için maddi ve manevi zararının tahsilini talep etmiştir. Mahkemece davacıda oluşan yaralanma sebebi ile 9 aylık iş göremezlik halinin bulunduğu değerlendirilerek 9 aylık geçici iş göremezlik tazminatına karar verilmiş, davacının dava dilekçesinde talep ettiği 15.000,00 TL manevi tazminat talebi hakkında karar verilmemiştir.
Davacının dava dilekçesinde bulunan manevi tazminat talebi hakkında mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5-2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte
sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Yine ıslah durumunda da, ıslah ile istenilen tazminat için de davadan önce başvuru varsa bu başvurudan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihinden temerrüt faizi uygulanması gerekir.
Somut olayda, davacı taraf, dava ve ıslah dilekçesinde, davaya ve ıslah talebine konu ettiği maddi tazminat için kaza tarihinden itibaren faize karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava ve ıslah dilekçesinde istenen miktara, sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacı vekilinden davalı sigorta şirketine usulüne uygun olarak başvuru yapılıp yapılmadığının sorulması, başvuru mevcutsa başvurunun tebliğine ilişkin belgelerin istenip ibraz edildiğinde tespit edilecek tarihe 8 iş günü eklenmek suretiyle bulunacak tarihten, başvurunun belgelendirilememesi halinde dava tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüt faizinden sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının, (2), (3), (4) ve (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.