13. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/8378 Karar No: 2014/9649 Karar Tarihi: 31.03.2014
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/8378 Esas 2014/9649 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2014/8378 E. , 2014/9649 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı şirket, davalı idare ile hizmet alım sözleşmesi düzenlediklerini, edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirdiğini, ancak davalının hakediş ödemelerinden 5510 sayılı yasanın 81/1-1 maddesine aykırı olarak kesintiler yaptığı gibi icra takibinede itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 3512,86 TL.na yönelik itirazın iptaline, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu Alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiği ve şartları oluşmadığı gerekçesiyle bu istemin reddedilmiş olması bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK. nun 438/7. maddesi gereğidir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentde açıklanan nedenlerle; davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca makeme kararının 1. bendinin 3. cümlesinin (son cümle) çıkarılarak yerine aynen (hükmedilen asıl alacak olan 3512,86 TL.nın %40"ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline) söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.