Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/15246
Karar No: 2019/13693
Karar Tarihi: 02.12.2019

Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/15246 Esas 2019/13693 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2017/15246 E.  ,  2019/13693 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, nitelikli dolandırıcılık, tehdit
    HÜKÜM : 1) Sanık ... hakkında TCK 220/1, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    2) Sanıklar ..., ... ve ... hakkında TCK 220/2, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    3) Sanıklar ..., ... ve ... hakkında, müşteki ..."a yönelik eylem nedeniyle, TCK 158/1-h, 52, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    4) Sanıklar ... ve ... hakkında, katılan ..."ya yönelik eylem nedeniyle, TCK 158/1-h, 52, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    5) Sanıklar ..., ... ve ...hakkında, katılan ..."e yönelik eylem nedeniyle, TCK 158/1-h, 52, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    6) Sanıklar ... ve ... hakkında, katılan ... ..."ye yönelik eylem nedeniyle, TCK 158/1-h, 52, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    7) Sanıklar ... ve ... hakkında, katılan ..."e yönelik eylem nedeniyle, TCK 158/1-h, 52, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    8) Sanıklar ... ve ... hakkında, katılan ... ..."a yönelik eylem nedeniyle, TCK 158/1-h, 52, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    9) Sanıklar ... ve ... hakkında, müşteki ..."na yönelik eylem nedeniyle, TCK 158/1-h, 52, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet
    10) Sanık ... hakkında, katılan ..."ya yönelik eylem nedeniyle, TCK 106/1, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet



    Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, nitelikli dolandırıcılık, tehdit suçlarından sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler sanıklar ... müdafii, ... müdafii, ... müdafii, ... müdafii ve sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
    Hüküm fıkrasının 4-b bendinde, katılan ..."e yönelik eylem nedeniyle sanıklardan “...” hakkında hüküm kurulurken soyadının “Barlak” yerine “Pişkin” şeklinde yazılması, mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.
    Hükmolunan ceza miktarına nazaran, sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken CMUK"un 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; sanık ...’ın yokluğunda verilen 07/04/2015 tarihli hükümlerin tebliği için sanığın sorgusunda beyanı alınırken bildirmiş olduğu en son adresi esas alınarak doğrudan "mernis adresi" ibareleri ile çıkarılan ve Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olmasından dolayı yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, bu nedenle sanık ...’ın 30/05/2016 tarihli dilekçesi ile yaptığı temyiz taleplerinin öğrenme üzerine süresinde olduğu belirlenerek ve tebliğnamedeki ret yönündeki düşünceye iştirak edilmeyerek yapılan incelemede;

    Sanıklardan ..., ... ve temyiz dışı sanık ...’ın ... Tekstil Metal ve Hırdavat San. ve Tic. Şirketi adı altında faaliyette bulundukları, sanık ...’ın gerçekte şirketin sahibi olduğu halde resmi kayıtlara göre şirket sahibinin temyiz dışı sanık ... olarak göründüğü, sanık ...’un şirkette satın alma müdürü olarak görev yaptığı, diğer sanıkların da şirket ile birlikte çalışıp hareket ettikleri, sanıkların piyasada şirketin iyi bir firma olduğu izlenimini yaratarak ve bir kısım firmaları referans olarak kullandırtmak suretiyle katılanlara ait firmalarla irtibata geçtikleri, yaptıkları alışveriş sonucu katılanlardan tekstil ve metal malzemesi aldıkları, ancak başlangıçta yüzde on ya da yüzde yirmi gibi bir kısmı ödeyip, kalan borcu ödemedikleri, davaya konu edilen olaylara aralarındaki iş bölümüne göre tüm sanıkların kendi rolleri dahilinde katıldıkları ve önceden amaçladıkları dolandırıcılık eylemlerini gerçekleştirmek amacıyla, bu amaçlarına ulaşabilmek için gerekli hazırlıkları da yaparak, kişilere güven telkin edip planlı ve iş bölümü içinde bir araya gelerek, süreklilik arz edecek şekilde dolandırıcılık eylemlerini örgüt faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirdikleri, örgüt liderinin sanık ... olduğu,
    Katılan ...’nin ... ... Metal San. Ve Tic. A.Ş. yetkilisi olduğu, 2008 yılı Ocak ayında kendisini ... Tekstil Metal ve Hırdavat Paz. Tic. sahibi ... olarak tanıtan sanık ...’ın bu şirketten mal almak için görüşme yaptığı ve görüşme sonunda anlaşmaya vardıkları, sanık ...’ın alınan mallara karşılık 15.750 YTL, 23.500 YTL ve 25.000 YTL bedelli olmak üzere üç adet müşteri çekini katılana verdiği, daha sonra bunların bedellerinin ödenmediği, yapılan görüşmeler sonucunda sanık ...’ın bu çeklerin yerine 77.000 YTL bedelli 29.02.2008 tanzim tarihli seneti tanzim ederek verdiği ancak ödeme yapılmadığı,
    Katılan ...’nun daha önce çalıştığı ... Tekstil isimli firmadan 2006 yılı içerisinde ayrıldığı, ancak bu şirket ile çalışmaya devam ederek onların ürettiği malzemeleri çeşitli firmalara yüzde karşılığı satmaya başladığı, 2008 yılının 3. ayı içerisinde İlke Kimyavi Maddeler Ayakkabıcılık Deri Tekstil San ve Tic. İsimli şirketin sahibi olduğunu söyleyen sanık ...’in katılandan mal talep ettiği, katılanın sanığın o tarihte Esenler’de bulunan işyerine gittiğinde orada bulunan mallardan ve çalışanların sayısından güven duyarak sanığa 23.500 YTL tutarında tekstil malzemesi verdiği, bunların karşılığında nakit ödeme olarak anlaştığı halde, sanığın ilk gün ve sonraki günlerde katılana ödemede bulunmayıp onu oyaladığı, üç hafta kadar sonra ise katılana 4.000 YTL nakit ve 19.428.05 YTL bedelli şirket çeki verdiği, ancak bu çekin de bedelinin ödenmediği,
    Müşteki ...’ın ... Tekstil isimli firmanın sahibi olduğu, 2008 Ocak ayında ... firmasından sanık ...’un bu firmadan mal istediği, orada sanık ...’ın da işyeri çalışanı olarak bulunduğu, görüşmeler sonucunda şikayetçinin 60.000 YTL karılığında 5 ton kumaşı ... Tekstil’e vermek üzere anlaşmaya varıldığı, başlangıçta 1.5 ton kumaş bedelinin şikayetçiye ödediği, daha sonra da 1 ton kumaşın şikayetçiye iade edildiği ancak verilen diğer kumaşlar için şikayetçiye ödemede bulunulmadığı,
    Katılan ...’ın önceleri Ümit Örme ismi altında işlettiği ve kiracı olarak tuttuğu yeri işlerinin iyi gitmemesi üzerine biriken 43.000 YTL tutarındaki kira borcunu mal sahibine ödemeleri şartıyla sanıklar ... ve ...’e devrettiği, sanıkların burada 23 gün kalıp işyerine çeşitli tekstil malları getirdikleri ancak kısa bir süre içinde bu malları buradan tekrar çıkardıkları, 23 günün sonunda da iş yerini tamamen terk ettikleri, katılan ile anlaştıkları 43.000 YTL’yi ödemedikleri gibi ayrıca iş yerinde bulunan ve katılana ait olan malları da sattıkları,

    Müşteki ...’nun ... Tekstil isimli şirkette pazarlama görevlisi olarak çalıştığı, 2008 yılı Ocak ayı içerisinde ... Tekstil’den mal talebini içeren mesaj geldiği, bunun üzerine müştekinin söz konusu firmaya giderek orada sanık ... ile görüştükleri ve yaptıkları görüşme sonucunda ... Tekstil’e 14.01.2008 tarihinde 35.793.23 YTL bedelli, 21.01.2008 tarihinde 13.626.88 YTL bedelli iplik verdiği, satılan malların karşılığında 16.01.2008 tarihinde 14.000 YTL, 25.01.2008 tarihinde 8.500 YTL, 29.01.2008 tarihinde 2.500 YTL tutarındaki ödemenin ... Tekstil’in hesabına yatırıldığı, ancak aradan zaman geçmesine rağmen kalan borcun alacaklı firmaya ödenmediği,
    Katılan ...’ün Amper Elektrik İnş. San. A.Ş.nin ortağı olduğu, 2007 yılının 10. ayı içerisinde ... Tekstil’in bu firmadan bakır malzemesi almak için fiyat teklifi istediği, fiyat teklifi isteyen kişinin sanık ... olduğu, daha sonra anlaşmaya varıldığı, katılanın ortağı olduğu şirketin ... Tekstil’e 10.10.2007 tarihinde 355188 nolu faturayla 26.468 YTL’lik, 26.10.2007 tarihinde 401631 nolu fatura ile 26.031,28 YTL’lik bakır sattığı ve bunların karşılığında ilk teslimat için 2.720 YTL, ikinci teslimat için de 4.550 YTL para aldığı, ayrıca 23.750 YTL’lik ve 21.350 YTL’lik 2 adet müşteri çeki aldığı, ancak çeklerin ödeme günü geldiğinde karşılıksız çıktığı gibi kalan borcun da ödenmediği, katılana çekler verilirken şirket yetkilisinin sanık ... olduğunun söylendiği, daha sonra haciz için ... Tekstil’e gidildiğinde orada sanık ...’ın da bulunduğu ve şirketin sahibinin temyiz dışı sanık ... olduğunun belirtildiği,
    Katılan ...’ün Ecem Aksesuar isimli işyerinde pazarlamacı olarak çalıştığı, 15.01.2008 tarihinde 2.515.21 YTL bedelli, 16.01.2008 tarihinde 5.481 YTL bedelli, 21.01.2008 tarihinde 445.38 YTL bedelli malı İlke Kimyevi Mad. Ayak. Deri Teks. San. Tic. Ltd. Şti.ne verdikleri ancak kendilerine herhangi bir ödemenin yapılmadığı, söz konusu malların bu firmaya tesliminden önce ... Tekstil’den sanık ...’ın katılana İlke Tekstil isimli firma ile çalıştıklarını söyleyerek referans olduğu, katılandan mal alan kişinin sanık ... olduğu, ayrıca sanık ...’in de her iki firma anlaşmadan önce katılana gönderilen müşteri bilgi formunda satın alma görevlisi olarak isminin yer aldığı,
    Sanık ...’ın katılan ...’ya karşı daha önceki bir tarihte işlediği ileri sürülen dolandırıcılık suçundan dolayı bu sanık hakkında kamu davasının daha önce açılmış olduğu, bu olaydan sonra sanık ... ve onunla birlikte hareket eden temyiz dışı sanık ...’ün katılan Soner’i ölümle tehdit ettikleri,
    Sanıkların müşterilerini kandırmak için onlara kendi numaralarını referans şirkete aitmiş gibi verdikleri ve böylece ... Tekstil isimli işyerinin referansını öğrenip onlarla iş yapmak isteyen kişilerin farkında olmadan bu işyerinin telefonlarını aradıkları,
    Bu suretle sanık ...’ın nitelikli dolandırıcılık, tehdit ve suç işlemek için örgüt kurma; diğer sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve suç işlemek için kurulan örgüte üye olma suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olaylarda;
    1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    a- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarına yönelik yapılan incelemede;
    TCK"nin 6. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde; örgüt mensubu suçlu; suç işlemek için örgüt kuran, yöneten, bu örgüte katılan veya örgüt adına suç işleyen kişi olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 220. maddesinde ise, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı suç düzenlenmiştir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir. Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir. TCK"nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir. Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arzeden örgütün varlığı için suç işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
    TCK"nin 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için;
    a-Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
    b-Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
    c-Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
    d-Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
    e-Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
    Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir. Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nin 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır. Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir.
    Suç örgütü ile iştirak halinde suç işleme durumları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. Oysa kişilerin bir suç işlemek için bir araya gelmelerinde iştirak iradesinden bahsedilir. İştirak ilişkisinde suç ortakları nazarında suçun, konu veya mağduru bakımından somutlaşması gerekir. Suç örgütünde ise işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağduru itibariyle somutlaştırılması zorunlu değildir. Suç örgütü kurmak, yönetmek ile örgüte üye olmak veya alt grup suçlar yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve suçların en azından hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve delillerin mevcut olması yeterlidir. Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Her somut eylemin özelliklerinin birbirinden farklı olduğu ve ayrı değerlendirilmesinin gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Zaman zaman iştirak halinde birliktelikleri suç örgütü sayılmaya çalışıldığında ve suç örgütü olup olmadığına bakılmaksızın ceza sorumluluk alanı genişletildiği de izlenmektedir. Bu nedenle bir suç işlemek için iştirak ile suç örgütü arasındaki ayrım ise; suç örgütü ve/veya örgütlerin yapısı ve yapılanması netleştirilip, bu suç örgütü ve/veya örgütleri ile ilgili faillerin suçları örgüt ile ilgisi olmayan faillerin ve eylemlerin ayrımı ile olacaktır. Bu husus etkin soruşturma ve/veya kovuşturma yapılarak saptanabilir. Telafisi olanaksız hatalara düşülmemesi, insan hak ve hürriyetlerinin ihlalini önlemek için bu hususun bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır. Örgüt yöneticisi bizzat, azmettiren olarak katılmadığında örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan örgüt yöneticileri ve örgüt mensupları üzerinde kurduğu hakimiyet, kontrol, talimat, hiyerarşi ve emir komutanın bir sonucu olarak uygulanır. Bu hükümle farazi bir azmettirme düşünülmüştür. TCK’nin 220/5. maddesinin gerekçesi bu sorumluluğu açıklamaktadır. Elbette bu durumda örgüt yöneticisinin somut olayda örgüt üyesi ve işlenecek amaç suç üzerinde hakimiyet, kontrol, bilgi ve yönlendirme güç ve yetkisinin olması halinde uygulama alanı bulacaktır. Bu alanı daraltma değildir. En azından müdahale edip suçun işlenmesinin önüne geçebilecek bilgi ve etkisinin olmasının veya yönlendirebilme konusuna yeterli hakimiyeti bulunması ya da örgütün üzerinde genel bir etki gücünün ya da bölgesel de olsa (onay makamı) konumunun olması aranmalıdır. Bu da kanunun gerekçesinde açıkça vurgulanmıştır. (Suç örgütü) hiyerarşisi, devamlılığı, disiplini olan ve devlet içinde devlet olmayı hedefleyen, toplumu etkileyen düzeni geniş çapta bozan, suç işleyen, kendine göre kurumsallaşmış karmaşık bir yapılanma ağını kapsar. Çete kavramı ise; nispeten küçük, gevşek hiyerarşik yapılanma ve disiplini olan bir veya birkaç suç işlemeye niyetlenen ancak bu konuda profesyonel taktik ve yöntemler izlemeyen, aracılık yapan daha ziyade sokak yapılanması niteliği taşıyan devlet içinde devlet olmaya hareket etmeyen mahalli suçlar işleyen yapılanmalar için kullanılabilir. Çete bağımsız bir suç tipi değildir. Örgüt suçlarında bir unsur fikir alış verişinde bulunup paylaştıkları, plan ve program yapıp eylem hazırlığı yaptıkları zeminin de bu özelliği ile yerleri olmalıdır.
    Sonuç olarak; 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi; örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması gerekir.

    Bu hukuksal olgular ışığında somut olay irdelendiğinde; sanıkların sayısının suç örgütü kurmak için yeterli olduğu, dolandırıcılık ve benzeri suçları işlemeyi amaç edinerek örgüt lideri sanık ...’ın etrafında bir araya geldikleri, aralarında hiyerarşik bir ilişkinin mevcut olduğu ve kendilerine verilen görev dağılımına göre hareket ettikleri, sanıkların, örgüt mensupları üzerinde hakimiyet teşkil eden, örgütten ayrılamama ve örgütün istediği şekilde hareket etme ve yaşama zorunluluğunu sağlayan organik ve hiyerarşik bir ilişki içerisinde, suç işlemek amacıyla devamlılık arzeder şekilde fiilen bir araya gelerek amaçlanan suçları tam bir işbirliği ve eylem paylaşımı anlayışı çerçevesinde süreklilik ve devamlılık gösterecek şekilde işledikleri, haklarında yürütülen soruşturmanın başlatılmasından sonra gözaltına alınmaları ile sanıkların eylemlerinin son bulduğu, bu kapsamda olmak üzere, örgüt lideri sanık ...’ın bu davadaki suç tarihlerinden önceki bir tarihte işlediği iddia olunan dolandırıcılık suçundan tutuklanarak bir süre ceza evinde kaldığı, tahliye edildikten sonra resmi kaydı temyiz dışı sanık ... adına olan “... Tekstil Metal ve Hırdavat San. Ve Tic.” isimli ticari işletmeyi yönetmeye başladığı ve diğer sanıkları da etrafına topladığı, sanık ...’un işletmede satın alma sorumlusu olarak çalıştığı, sekreterya işlerini yürüttüğü, müştekilerle olan diyaloğu başlattığı, gelen ödeme taleplerini bilinçli ve yöntemli bir şekilde oyalayıp geciktirdiği, örgüt içerisindeki görevini bu şekilde yerine getirdiği, sanıkların, peşinat olarak malın bedelinin % 10 yahut % 20 gibi meblağını ödeyerek piyasadan tekstil ve metal mallarını toplayıp çok kısa süre içerisinde değerinin altında fiyatlara sattıkları, peşinat dışında kalan borçlara karşılık çek ve bono verdikleri, sanıkların bu şekilde yaptıkları iş ve işlemlerde örgüt lideri sanık ...’ın tam bir hakimiyetinin bulunduğu ve örgüt üyesi diğer sanıkları sevk ve idare ettiği, sanık ...’ın çekleri ciro ederken sanık ...’a ait “... Tekstil Metal ve Hırdavat Paz. Tic. ...” kaşesini kullandığı, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine alacaklılarca icra takibi başlatılıp işyerine hacze gelindiğinde sanık ...’ın işyerinin resmi olarak temyiz dışı sanık ...’a ait olduğunu beyan ettiği ve bu şekilde icra takiplerinin de neticesiz bırakıldığı, sanık ...’ın kendine ait ticari işletmenin kaşesini ve bankalarca kendi ad ve hesabına verilmiş çekleri sanık ...’a kullandırtmak suretiyle suç kastının daha baştan itibaren mevcut olduğu ve suç örgütü çerçevesinde gerçekleştirilen dolandırıcılık eylemlerine örgüt üyesi sıfatıyla katıldığı, sanık ...’in kendini piyasada İlke Tekstil adlı şirketin sahibi olarak tanıttığı ve müştekiler nezdinde güven kazanmak için sanık ...’ın idare ettiği ... Tekstil’i referans olarak verdiği, herhangi bir ticari iş ilişkisi olmadığı halde sanık ...’ın referansı öğrenmek için arayan müştekilere 1,5 yıldır İlke Tekstil ile çalıştıkları ve herhangi bir sorun yaşamadıkları, ticaret yapabileceklerini söyleyerek güven telkin ettikleri, bu şekilde gerçekleşen eylemleri suç örgütünün faaliyetleri içerisinde gerçekleştirdikleri usulüne uygun şekilde verilen iletişim tespiti kararları doğrultusunda elde edilen iletişim tespit tutanakları, usulüne uygun arama ve el koyma tutanakları, sanık savunmaları, müşteki ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamından anlaşılmakta olup müsnet suçlardan sanıkların mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabul ve uygulamasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
    b- Nitelikli dolandırıcılık suçuna yönelik yapılan incelemede;
    Sanıkların, suç örgütü çerçevesinde baştan itibaren dolandırıcılık kastı ile hareket ederek, ticaret yapılabilecek güvenilir firma oldukları izlenimini piyasaya verdikleri, yapılan ayrıntılı araştırma ve tahkikat sonucunda sanıklara ait işyerinde yapılan aramalarda suçlarda kulanılan ya da kullanılmaya hazır durumda bulundurulan çeşitli senet ve çek asılları ile fotokopilerinin ele geçirildiği, sanıklarla yaptıkları ticari işlemlere ilişkin katılanlar tarafından da bir kısım ticari belge ve evrakların teslim edildiği, yine sanıkların ticari piyasada yaptıkları iş ve işlemlerde baştan beri dolandırıcılık kastıyla hareket ederek ve farklı şirket isimlerini kullanarak birbirlerine referans oldukları, referans olarak kendi numaralarını verip katılanların ticari işlem yapmasını sağladıkları, peşinat olarak malın bedelinin % 10 yahut % 20 gibi meblağını ödeyerek piyasadan tekstil ve metal mallarını toplayıp çok kısa süre içerisinde değerinin altında fiyatlara sattıkları, peşinat dışında kalan borçlara karşılık çek ve bono verdikleri, ancak bu nevi kıymetli evrakın karşılığının olmadığı ve kalan borçlarını da ödemedikleri, çekleri keşide yahut ciro ederken sanık ... adına kayıtlı ticari işletmenin kaşesinin kullanıldığı, alacaklılarca hacze gelindiğinde ise işletmenin temyiz dışı sanık ... adına kayıtlı olduğu söylenerek haczin de neticesiz bırakıldığı, sanıkların suç örgütü kapsamında organize bir şekilde hareket ettikleri ve görev dağılımları çerçevesinde davrandıkları, bu olguların suç örgütü kapsamında usulüne uygun şekilde verilen iletişim tespiti kararları doğrultusunda elde edilen iletişim tespit tutanakları, usulüne uygun arama ve el koyma tutanakları, suçlarda kullanılan yahut kullanılmaya hazır vaziyette bulunan çek-bono asılları ve fotokopileri, ticari işlemlere ilişkin katılanlar tarafından sunulan çek, bono ve diğer yazılı deliller, sanık savunmaları, müşteki ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamından anlaşılmakta olup müsnet suçlardan sanıkların mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabul ve uygulamasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiileri ve sanık ...’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
    2) Tehdit suçundan sanık ... hakkında katılan ...’ya yönelik tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanığa yüklenen ve uzlaştırma kapsamında olmayan diğer suçlarla farklı zamanda işlenen tehdit suçu nedeniyle, hükümden sonra ve 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi