Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/13769
Karar No: 2020/4477
Karar Tarihi: 02.06.2020

Karşılıksız Yararlanma - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/13769 Esas 2020/4477 Karar Sayılı İlamı

17. Ceza Dairesi         2019/13769 E.  ,  2020/4477 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEME KARARI : Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/03/2019 tarih,
    HÜKÜM : Mahkumiyet
    SUÇ : Karşılıksız Yararlanma


    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/12/2019 tarih ve 2019/71284 numaralı tebliğnamesi ile sanık ... hakkında yapılan itirazın yapılan incelemesinde;
    Sanık ... hakkında karşılıksız yararlanma suçundan yapılan yargılama sonucunda; 5237 sayılı TCK’nun 163/3, 168/5 ve 62. maddeleri uyarınca gereğince 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2018 tarih, 2018/162 Esas ve 2018/1121 Karar sayılı kararına ilişkin o yer Cumhuriyet Savcısının itirazı ile Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/03/2019 tarih ve 2019/261 D. İş sayılı kararı ile itirazın kabulüne karar verilmesi ile o yer Cumhuriyet Savcısı’nın kanun yararına bozulma talebi ile T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01/07/2019 tarihli yazılı istemlerine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/07/2019 tarihli tebliğnamesi ile bozma talebi sunulması üzerine,
    Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 31/10/2019 tarih, 2019/10162 Esas ve 2019/13705 Karar sayılı kararıyla;
    Karşılıksız yararlanma suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/3. maddesi gereğince 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2018 tarihli 2018/162 Esas ve 2018/1121 Karar sayılı kararınına yapılan itiraz neticesinde itirazın kabulüne dair Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16/03/2019 ve 2019/261 D. İş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 01/07/2019 gün ve 94660652-105-16-6425-2019-KYB sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/07/2019 gün ve 2019/71284 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İstem yazısında;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 Esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şeklî olarak değil, hem maddî olay, hem de hukukî yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alınarak yapılan değerlendirmede;
    Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2018 tarihli kararı ile sanığın eylemi nedeni ile oluşan kamu zararını iddianamenin kabulünden sonra kovuşturma aşamasında gidermesinden dolayı temel cezadan 2/3 oranında indirim yapılamayacağından bahisle o yer Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın kabulüne karar verilmiş ise de,
    5237 sayılı Kanun"un 168/5. maddesinin; " Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz." şeklinde olduğu, dolayısıyla anılan madde uyarınca, Mahkeme tarafından belirlenen cezanın 1/3"ine kadar indirileceği, bu oranın 2/3 oranını da kapsadığı gözetilmeksizin itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Denilmektedir.
    Hukuksal değerlendirme:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 Esas, 2013/15 Karar sayılı kararı ile itiraz mercinin sadece şeklî olarak değil, hem maddî olay, hem de hukukî yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı,
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 21/11/2017 tarih 2017/13-387 Esas ve 2017/489 Karar sayılı, 27/11/2018 tarih 2017/13-318 Esas ve 2018/578 Karar sayılı kararlarında da bu hususlara işaret edilmiş, karşılıksız yararlanma suçundan yapılan yargılamada keşfe gidilip bilirkişi tarafından katılan kurumun vergili cezasız gerçek zararının belirlenmesinden sonra sanığa kurum zararının giderilmesi halinde hakkında suç tarihine göre düşme kararı verileceğine ilişkin ihtarda bulunulup ödeme için makul süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi şeklindeki süreçte sanığa ihtarda bulunulmamış ise de sanığın duruşma sırasında katılan kurumun zararını gidermek istediğini bildirmesi üzerine, kendisine süre verildiği ve sanığın da zararı giderdiği dikkate alındığında sanık hakkında bu konuda soruşturma aşamasında yapılması gerekip yapılmayan usuli işlemlerin kovuşturma aşamasında tamamlanması sebebiyle, sanık hakkında katılan kurumun zararının giderilmesi nedeni ile etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğine ilişkin hususlarının tartışılması gerekmektedir.
    Kurum zararının soruşturma aşamasında ödenmesi halinde TCK"nun 168/5. fıkrası gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekli olduğu, bu konuda soruşturma aşamasında yapılması gerekip yapılmayan usuli işlemlerin kovuşturma aşamasında tamamlanması sebebiyle, 02/07/2012 tarihli 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanıp 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/1 ve 2. fıkraları gereğince kurum zararının yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık sürede ödenmesi ibaresine yer verilmiş ise de suç nedeni ile meydana gelen zararın tespitinin bilirkişi marifeti ile mümkün olduğu dikkate alınarak meydana gelen zarar tespit edildikten sonra sanığa, zararı tazmin ettiği taktirde hakkında ceza verilmeyeceğine ilişkin bildirim yapıldıktan sonra sanığın durumunun değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu görüş af niteliğinde bir düzenleme ile sanığa ikinci bir şans veren kanun koyucunun amacına daha uygun olacaktır. Bu nedenle 15/03/2016 tarih 2014/13-409 Esas ve 2016/124 Karar sayılı, 07/11/2017 tarih, 2017/17-968 Esas ve 2017/460 Karar sayılı, 21/11/2017 tarih, 2017/13-387 Esas ve 2017/489 Karar sayılı, 27/11/2018 tarih, 2017/13-318 Esas ve 2018/578 Karar sayılı CGK kararları ile de kabul edildiği üzere bilirkişi tarafından normal tarifeye göre hesaplanan vergili ve cezasız kurum zararının, varsa daha önce yapılan ödemeler kurumdan sorulup mahsup edildikten sonra kalan miktar belirlenip verilecek makul sürede ödenmesi halinde etkin pişmanlıktan faydalanabileceği, TCK’nun 168/5. ve CMK’nun 223/8. fıkraları uyarınca kovuşturma şartının sonuçları ile benzer sonuçları doğurması nedeni ile suç tarihine göre düşme kararı verileceği, ödenmediği takdirde yargılamaya devamla dosyadaki delillere göre hüküm kurulacağı tebliğ ve ihtar edilip, yüze karşı ise talep etmesi halinde, tebliğ yapılıyor ise makul bir süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği değerlendirilmiştir.
    İnceleme konusu somut olayda:
    Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. görevlilerince ... isimli şahıs hakkında “Borcundan dolayı sökük olan sayacın direk bağlantı yaparak ölçüsüz enerji kullanıldığı tespit edilmiştir.” şeklinde 19.10.2013 tarih ve 33755 sayılı tutanak düzenlendiği, Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığınca 07/11/2013 tarih ve 2013/454 numaralı iddianame ile sanık hakkında iddianame düzenlendiği ve yapılan yargılamada keşfe gidilerek bilirkişi raporu alındığı, raporda eylemin kaçak kullanım olduğu ve kurumun 330,27 TL zararı bulunduğu bildirildiği, duruşmada hazır olan sanık bilirkişi raporu ile tespit edilen kurum zararını karşılamak istediğini bildirmesi üzerine, kendisine sonraki celseye kadar süre verildiği, sanığın bu süreçte ödeme yaparak makbuzu dosyaya ibraz ettiği ve sanık hakkında Mudanya 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 04/02/2014 tarih 2013/578 Esas ve 2014/93 Karar sayılı kararı ile TCK’nun 163/3, 51, 50/1-a maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 07.12.2017 tarih 2017/4930 Esas ve 2017/13248 Karar sayılı ilamı ile TCK’nun 168/5. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasın nedeni ile kararın bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/162 Esas sayılı dosyasına kaydedilerek yapılan yargılamada sanık hakkında TCK’nun 163/3, 168/5 ve 62. maddelerince uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, karara o yer Cumhuriyet Savcısı’nın itiraz etmesi üzerine, Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 16.03.2019 tarih ve 2019/261 D. İş sayılı karar ile sanık hakkında TCK’nun 168/5. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılabilecekken 2/3 oranında indirim yapılmaıs sureti ile fazla indirim yapılması nedeni ile itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına karar verildiği, Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından söz konusu kararın yasaya aykırı olması nedeni ile kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulması için ihbarda bulunulduğu, yapılan inceleme sonucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığın’ın 08/04/2019 tarihli yazılarına istinaden de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 01/07/2019 tarihli talepleri üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/07/2019 tarihinde Kanun Yararına Bozma talebinde bulunulduğu, anlaşılmıştır.
    Dairemizin ve Yargıtayın yerleşik içtihatlarında sayaçsız olarak direk bağlı kullanımlarda eylemin karşılıksız yararlanma mahiyetinde olup olmadığının tespiti için keşfe gidilip, bilirkişi tarafından yapılacak hesaplamalar doğrultusunda katılan kurumun vergili cezasız gerçek zararının belirlenmesinden sonra sanığa kurum zararının giderilmesi halinde hakkında suç tarihine göre düşme kararı verileceğine ilişkin ihtarda bulunulup ödeme için makul süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kabul edilmekle Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2018 tarihli, 2018/162 Esas ve 2018/1121 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında eksik kovuşturma ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi hukuka aykırıdır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden;
    Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/03/2019 tarih ve 2019/261 D. İş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA,
    Aynı Yasa"nın 309/4-d maddesi uyarınca bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK"nın 168/5. ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, karar kesinleştiğinde bir suretinin Adli Sicil Kanunu"nun 6/2. maddesi uyarınca mahsus siciline kaydı için Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne mahkemesince GÖNDERİLMESİNE karar verilmiştir.
    İTİRAZ NEDENLERİ:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 14/12/2019 tarih ve 2019/71284 sayılı yazısı ile;
    ANLATIM VE TALEP:
    “ Karşılıksız yararlanma suçundan sanık ..."nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 163/3 ve 168/5. maddeleri gereğince 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2018 tarihli ve 2018/162 esas, 2018/1121 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2019 tarihli ve 2019/261 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde, Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2018 tarihli kararı ile sanığın eylemi nedeni ile oluşan kamu zararını iddianamenin kabulünden sonra kovuşturma aşamasında gidermesinden dolayı temel cezadan 2/3 oranında indirim yapılamayacağından bahisle o yer Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Kanun"un 168/5. maddesinin; " Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz." şeklinde olduğu, dolayısıyla anılan madde uyarınca, Mahkeme tarafından belirlenen cezanın 1/3"ine kadar indirileceği, bu oranın 2/3 oranını da kapsadığı gözetilmeksizin itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2019 tarihli 2019/261 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulması lüzumu T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.07.2019 tarihli yazılı istemlerine dayanılarak ihbar olunmakla, anılan kararın 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.07.2019 günlü tebliğnamesiyle bozma talebi sunularak ilgili dosya Yargıtay 17. Ceza Dairesi Başkanlığına gönderilmiştir.
    Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesi, 31.10.2019 gün ve 2019/10162 Esas, 2019/13705 sayılı Kararı ile özetle, "Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2019 tarih ve 2019/261 D. İş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, Aynı Yasa"nın 309/4-d maddesi uyarınca bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK"nın 168/5. ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, karar kesinleştiğinde bir suretinin Adli Sicil Kanunu"nun 6/2. maddesi uyarınca mahsus siciline kaydı için Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne mahkemesince GÖNDERİLMESİNE" karar vermiş, 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesi çerçevesinde yapılan incelemede, Yüksek 17. Ceza Dairesinin anılan kararına karşı aşağıda açıklanmaya çalışılacak nedenlerden dolayı itiraz edilmesi zorunluluğu doğmuştur.
    İTİRAZ NEDENLERİ: İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2018 tarihli ve 2018/162 Esas, 2018/1121 sayılı kararına karşı yapılan itirazı inceleyen Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2019 tarihli 2019/261 değişik iş sayılı merci kararının kanun yararına bozulması halinde, bozmanın 5271 sayılı CMK"nin 309/4-a maddesi uyarınca mı yoksa aynı Kanun"un 309/4-d maddesi gereğince mi yapılacağının belirlenmesine, başka bir ifadeyle CMK"nin 309/4-d maddesi uyarınca kanun yararına bozma yapılıp yapılamayacağının tespitine ilişkindir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesinin 4.
    fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle "karar" ve "hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
    Yargıtay Ceza Dairesi tarafından 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kanun yararına bozma kararı verilmesi halinde, dava dosyası mahalline gönderilecek, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden karar verilecektir. CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan incelemeye konu olacak kararın, hüküm niteliğinde olmaması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (b), (c) ve (d) bentleri uyarınca yapılan incelemelerde ise öncelikle inceleme konusu kararın "hüküm" niteliğinde olmasında zorunluluk bulunmakta olup, bu zorunluluk Ceza Muhakemesi Kanunu"nun gerek lafzı gerekse kanun yararına bozma kurumunun hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede; mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
    5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince talep konusu hükmün bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde ise cezanın kaldırılmasına Yüksek Dairece karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda bu hafif cezaya Yargıtay Ceza Dairesince doğrudan hükmedilecektir. Mahkûmiyet hükmünün 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince kanun yararına bozmaya konu olabilmesi için, hükmün kanun yararına bozulması halinde yerel mahkemece hükmolunan cezanın kaldırılmasına veya daha az ceza verilmesine Yüksek Dairece karar verilmesi gerektiğinden, açıklanmayan bir hükmün Yargıtay Ceza Dairesi tarafından esasına girilerek cezanın kaldırılmasına veya azaltılmasına karar verilmesine hukuki olanak bulunmamaktadır.
    5271 sayılı CMK"nin 231. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, hüküm niteliğini henüz kazanmamıştır. Hüküm niteliğini kazanmadığından istinafı veya temyizi kabil kararlardan da olmayıp, CMK"nin 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın veya karara yapılan itirazı inceleyen merci kararının CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kanun yararına bozulması halinde, kararı veren hâkim veya mahkeme tarafından gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilebilecek, bu şekilde belirlenen hukuka aykırılık mahallinde giderilebilecektir. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veya bu kararı itirazen inceleyen merci kararı yönünden herhangi bir hukuka aykırılık tespit edildiğinde, sadece CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kanun yararına bozma kararı verilebilir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2019 tarihli 2019/261 değişik iş sayılı kararını inceleyen Yüksek Daire tarafından, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kanun yararına bozma kararı verilmesi, kanun yararına bozmaya konu hukuka aykırılığın mahallinde giderilmesi gerekmektedir. Yüksek Dairece kanun yararına bozma konusu yapılmayan Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2018 tarihli ve 2018/162 Esas,
    2018/1121 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararının, kanun yararına bozma konusu olmayan bir hukuka aykırılık gerekçe gösterilerek kanun yararına bozulması ve yeni bir hüküm kurulması Kanuna aykırı görüldüğünden olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
    SONUÇ VE İSTEM : Açıklanan gerekçelerle;
    1) İTİRAZIMIZIN KABULÜ ile Yüksek Dairenizin, 31.10.2019 gün ve 2019/10162 esas, 2019/13705 karar sayılı İLAMININ KALDIRILMASI,
    2) Bursa 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2019 tarihli 2019/261 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASI, kanun yararına bozma konusu yapılmayan yeni bir hukuka aykırılık tespit edilmesi halinde ise bu hususta kanun yararına bozma ihbarında bulunulup bulunulmayacağı yönünde değerlendirme yapılabilmesi amacıyla dosyanın T.C. Adalet Bakanlığına gönderilmesi için tevdi kararı verilmesi,
    3) Yüksek Daireniz aksi kanaatte ise dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesi uyarınca itirazen arz ve talep olunur.” şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
    İTİRAZIN KAPSAMI:
    Karşılıksız yararlanma suçundan TCK’nun 168/5 maddesinin 1. cümlesi gereği dava açılmadan önce kurum zararının tamamen tazmini halinde kamu davasının açılamayacağı hükmü gereğince soruşturma merci Cumhuriyet Başsavcılığı’nca suça konu kurum zararının Yargıtay CGK’nun muhtelif kararlarında da ifade edildiği gibi gerekir ise keşif yapılmak sureti ile ve bilirkişi marifeti ile tam ve doğru olarak tespiti, bu zarar miktarının ödenmesi halinde kovuşturmaya yer olmadığına kararı verileceği hususunun usulünce sanığa bildirilmesini takiben dava açılması gerektiği istikrar bulmuş yargılama uygulaması durumundadır. Bu husus soruşturma merci tarafından yapılmadan dava açılması halinde mahkeme iddianameyi kabul ettiği taktirde aynı hususu kendisinin ikmal etmesi gerektiği ve bu defa zararın tamamen tazmin edildiğinde CMK’nun 223/8. maddesi gereği düşme kararı verileceği hatırlatılarak sanığa bildirimde bulunulması gerektiği kabul edilmektedir. Bu çerçevede kurum zararının iddianame öncesi giderilmesi halinde kovuşturmaya yer olmadığına kararı, kurum zararı usulünce belirlendiği ve bildirildiği halde soruşturma aşamasında değil de dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde TCK’nun 168/5. maddesi 2. cümle gereği 1/3’ne kadar indirim, ancak gerçek kurum zararı soruşturma aşamasında belirlenmeden dava açıldığı taktirde ise yukarıda açıklanan usul sonrası ödenir ise düşme kararı verilmesi şeklinde sonuçlar bağlanmıştır. Yerel mahkemece ve merci tarafından indirim oranının 2/3 mü, yoksa 1/3’ne kadar mı olduğu hususu niza konusu olmuş ve kanun yararına bozmaya konu yapılmış ise de; kurum zararının ödenmesi konusunun 3. hukuki sonucu olan düşme kararı yeniden yargılama gerektirir yönü bulunmadığından Dairemizce karara konu yapılmıştır. Bu karar ise kanun yararına bozma talebinde yer almayan bir husus olarak değerlendirilmiş ve itiraza konu yapılmıştır. Her ne kadar kurum zararının tamamen giderilmesi işlemi için öngörülen hukuki sonuçlardan biri olarak böyle bir karar verilmiş ise de dosyanın sürüncemede kalmaması amacı ile itirazın kabulü ile Adalet Bakanlığı’ndan bu hususta kanun yararına bozma talebinde bulunulup bulunulmayacağı konusunda görüş sormak gerekmiştir.
    KARAR
    Açıklanan nedenlerle itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği anlaşılmıştır.
    Bu nedenle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/12/2019 tarih ve 2019/71284 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan İTİRAZIN KABULÜNE, Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 31/10/2019 tarih, 2019/10162 Esas ve 2019/13705 Karar sayılı ilamı ile sanık ... hakkında karşılıksız yararlanma suçundan verilen düşme kararının KALDIRILMASINA,
    2- Adalet Bakanlığından sanığın kurum zararının tamamın tazmin etmiş olması sebebi ile yerel mahkemece düşme kararı verilmesi gerektiği hususuna ilişkin kanun yararına bozma talebinde bulunulup bulunulmayacağı konusunda görüş sorulmak üzere evrakın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi