8. Hukuk Dairesi 2013/6500 E. , 2014/4251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ....Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen ........2012 gün ve 85/322 sayılı hükmün ..."ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/.... (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince ... Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı ... gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 285,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, ....03.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava konusu 647 parsel sayılı taşınmazda kayıt maliki ...’in .../... payı bulunduğunu, arta kalan .../... payın ise ...’a ait olduğunu, ne var ki .../... pay maliki ...’in 1945 yılında diğer kişilere ait payları haricen köy senedi ile satın aldığını, .../... pay maliki ...kızı ...’ın ise 1946 yılında öldüğünü, o tarihten bu güne kadar bu kişinin payının davacı tarafından kullanıldığını ileri sürerek davalıya ait payın iptali ile vekil edeni adına tapu kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili ........2011 tarihli bir başka dilekçe ile, ... mirasçıları olarak belirlediği beş kişiyi dahili davalı olarak göstermiş bu kişilerin adına tebliğat çıkarılmıştır.
Davalı olarak dava dilekçesinde .../... pay sahibi ... varisi olarak ... gösterilmiş, bu kişi adına çıkarılan tebliğat yöntemine uygun olarak tebliğ edilmeden iade edilmiştir. Dahili davalılara dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmüştür. Bu kişilerin vekilleri 07.06.2012 tarihli dilekçede öncelikle, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, harici satış senedinin geçersiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, özellikle Anayasa Mahkemesi"nin ....03.2011 tarih, 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla TMK"nun 713/.... fıkrasındaki “ ölmüş” kelimesinin iptal edildiği, iş bu davanın iptal kararından beş gün sonra açılmış olduğu ancak, payının iptali istenen ...’ın ....03.1946 yılında öldüğü, tanık anlatımlarına göre davacının zilyetliğinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararından yirmi yıl öncesinden itibaren aralıksız-nizasız devam ettiği, TMK"nun 713/.... maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararından önce davacının dava konusu taşınmazın mülkiyetini kazandığının kabulü gerekeceği, davacının bu taşınmazı .../... payının mirasen intikalden malik olduğunu, diğer .../... payı ise satış yoluyla edindiği tüm bu nedenlerle davacının davasının kanıtladığından bahisle davanın kabulüne 647 parseldeki .../... pay maliki ...kızı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde davalılar vekili tarafından dilekçelerinde yazılı gerekçelerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava konusu 647 nolu parsele ilişkin tapulama tutanağı getirtilmiştir. Temmuz 1943 tarih ve 60 sıra nolu tapu kaydı ile 341 tahrir nolu vergi kaydı esas alınarak ....09.1967 tarihinde .../... pay Recep oğlu ..., .../... payı ...kızı ... adına tarla niteliğiyle 9150 m2 olarak tespit görmüş, itirazsız olarak 28.08.1968 tarihinde kesinleşmiştir. Söz konusu parsele revizyon gören tapu kaydı sureti dosya içerisindedir. ........2009 tarihli 12890 yevmiye numaralı resmi senet onaylı fotokopisi getirilmiştir. 647 sayılı parseldeki ...’e ait payın intikalden sonra .../... payının mirasçı ... tarafından alıcısı ...’ya satıldığı görülmüştür. Davacı ... ........2009 tarihi itibarıyla intikal, satış ve tevhid sonrasında .../... payı kayden maliki olduğu anlaşılmıştır. Harici satış senedi aslı ve fotokopileri dosya içerisindedir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 03.01.2012 tarih, 2012/ ... Esas-ve Karar sayılı hasımsız mirasçılık belgesi dosya içindedir. ...’ın ....03.1946 tarihinde öldüğü, eşi Ali Çalışkan’ın 08.07.2009 tarihinde öldüğü, mirasçıları olarak Şükran Pektaş, ..., Emel Çevik, ... ve ...’ın kaldıkları anlaşılmıştır. Mahallinde keşif yapılmıştır. Yerel bilirkişi davacı tanıkları dinlenmiş, uzman bilirkişiler kroki ve raporlarını dosyaya sunmuşlardır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir.
Uyuşmazlık, tapu kayıt maliki .../... pay sahibi, ...kızı ...’ın ....03.1946 tarihinde ölümü ve 647 sayılı parselin 28.08.1968 tarihinden beri .../... payının kayden maliki olması nedeniyle TMK"nun 713/.... maddesindeki ölüm sebebiyle davacının aynı Kanunun 713/.... maddesindeki koşulların gerçekleştiğinden bahisle davacı yararına iptal ve tescil kararı verilip verilmeyeceğinde toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, eldeki dava harcı ödenmek suretiyle ....03.2011 tarihinde açılmıştır. Anayasa Mahkemesi"nin değinilen kararı ....03.2011 tarihlidir. Bir başka
.//..
2013/6500-2014/4251 -...-
anlatımla Anayasa Mahkemesi"nin ....03.2011 tarih, 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı anılan kararı ile 4721 sayılı TMK.nun 713/.... maddesindeki “ ölmüş” sözcüğü iptal edilmiş ve Kanun metninden çıkarılmıştır. Eş anlatımla, iş bu davanın hukuki sebebi ve yasal dayanağı yoktur. Olmayan bir yasa nedenine dayanılarak aynı Kanunun 713/.... maddesinden bahisle iptal ve tescile karar verilmesi doğru değildir. Şöyle ki, TMK.nun 713/.... maddesindeki dava koşulu başlı başına olağanüstü zamanaşımı yoluyla tescil isteğine ilişkindir. Yine aynı Kanunun 713/.... Maddesi ise özel bir düzenleme olup tapuda kayıtlı taşınmazların malikinin dava tarihine göre en az yirmi yıl önce ölmüş olması, yine en az yirmi yıldan beri maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan kişi olması veya yine en az yirmi yıl önce kayıt malikinin gaipliğine karar verilmiş olması gerekir. Bu üç koşul birbirinden ayrı dava sebebidir. Aynı Kanunun 713/.... maddesindeki genel koşul gerçekleşirse iptal ve tescil kararı verilebilmektedir. TMK.nun 713/....maddesi ve 713/.... maddesindeki dava sebepleri birbirlerinden farklı olup aynı Kanunun 713/.... , ...,... ve diğer bentleri sadece 713/.... maddesinde yazılı davalı ile ilgilidir.bu nedenle 713/.... madde ile 713/.... maddenin doğrudan veya dolaylı olarak birbiri ile hiçbir şekilde hukuki bağlantısı v ilgisi bulunmamaktadır. Ne var ki Daire çoğunluğu her nedense irtibat olduğunu kabul etmektedir.
Tüm bunlardan ayrı olarak Anayasa Mahkemesinin iptal kararları kural olarak geçmişe yürümezler. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 153/.... maddesinin hükmüne göre Anayasa Mahkemesi kararlarının derdest davalara uygulanacağı tartışmasızdır. ... Hukuk Genel Kurulu"nun, Birinci Hukuk Dairesinin, Dördüncü Hukuk Dairesinin, Ondördüncü ve Yirminci Hukuk Dairesinin içtihatları hiç sapma göstermeksizin bu yöndedir. Kaldı ki, Dairemizin, kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde kalan tapulu taşınmazlarla ilgili olarak ...’nin açmış olduğu tapu iptal ve tescil harici bırakma ile ilgili dava dosyalarında Dairemizde hiç sapma göstermeksizin T.C. Anayasası"nın 153/.... maddesinin derdest davalara uygulanacağını oy birliği ile kabul etmektedir. Fakat, her ne hikmetse TMK"nun 713/.... maddesindeki “ ölmüş” hukuki sebebine dayalı olarak açılan davalarda Anayasa Mahkemesi"nin 153/....maddesinin bence bilinmeyen bir sebeple oy çokluğuyla uygulanmamaktadır. Elbette ki, aynı Dairede iki ayrı hukuki sebeple açılan davaların bir bölümünde uygulanması, bir bölümünde uygulanmaması hukuki istikrar açısından doğru değil ise de o yönde oy kullanana kişilerin takdirleridir.
Netice olarak, artık 4721 sayılı TMK"nun 713/.... maddesinde “ ölmüş” diye bir hukuki sebep yoktur. Olmayan bir hukuki sebebe dayanılarak açılan davaların yukarıda yazılan gerekçelerle tümüyle reddi gerekirken kabulü yönündeki Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmam mümkün değildir. Öte yandan, dayanılan harici satış kabul edilse dahi bu belgenin tapulama tespitinin yapıldığı sırada ileri sürülmesi gerekir idi. Veya en geç parselin kesinleşme tarihinden itibaren on yıl içerisinde tespit öncesi harici satış senedine tutularak iptal ve tescil davası açılması icap ederken on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra halen 1945 tarihli harici satış senedi ve ona dayalı zilyetlikten bahisle hak talep edilmesi de isabetsizdir. Açıkladığım tüm bu nedenlerle sayın çoğunluğun formül onama şeklinde tecelli eden görüşlerine katılmam mümkün olmamıştır. Mahalli mahkeme kararının kesin olarak bozulması gerektiği kanaatindeyim. ....03.2014