15. Ceza Dairesi 2017/37911 E. , 2018/358 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (... açısından değişen vasfıyla suç eşyasının kabul edilmesi ), Resmi belgede sahtecilik (... için)
HÜKÜM : Sanık ... hakkında ; resmi belgede sahtecilik suçundan ; Beraat,
Sanık ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan; 5237 sayılı TCK"nın 155/2, 62, 52 maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında ayrı ayrı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından beraat
Sanık ... hakkında suç eşyasının kabul edilmesi suçundan 5237 sayılı TCK"nın 165, 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Sanık ..."ın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine ve resmi belgede sahtecilik suçundan beraatine, sanıklar ..."ın, ..."in, ..."in, ..."in, ..."in hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından beraatine ilişkin hükümler katılan vekili tarafından, sanık ..."ın ise suç eşysının kabul edilmesi suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm katılan vekili ve sanığın kendisi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ..."ın temyiz talebi açısından; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 05.06.2012 gün ve 616-218 sayılı kararında da açıklandığı üzere; kendisine zorunlu müdafi atandığının sanığa bildirilmediği ve bu konudaki görüşünün dosya kapsamından anlaşılamadığı durumlarda, adil yargılanma hakkının gereği olarak hükmün müdafi yanında sanığa da tebliğ edilmesinin gerektiği, gerekçeli kararda sanık ... müdafii olarak adı geçen avukat ..." a gerekçeli karar 06.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiş görünüyorsa da, dosya içeriğinde baro görevlendirme yazısı veya vekaletname bulunmadığı gibi baro görevlendirmesi bulunsa dahi sanığın durumdan haberdar olmadığı ve sanığa gerekçeli kararın tebliğ edilmeyip, sanığın 01.04.2013 tarihinde e-devlet üzerinden kararı öğrendiğini beyan ederek aynı tarihte temyiz dilekçesi sunduğu görülmekle, öğrenme ile temyiz başvurusunu süresinde kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanıklardan ..."ın ..."ün kimlik bilgilerini taşıyan sahte kimliği kullanarak nakliye komisyoncusu sanıklar .... ve ..."in şirketine taşıma işi için başvurduğu ve katılan şirketin mallarını taşıma işini üstlendiği halde teslim yerine götürmeyerek bu malları diğer sanıklar ..., ..., ..., ... ile birlikte piyasada satmaya çalıştığı, sanıkların iştirak halinde atılı suçları işllediği iddia ve kabul edilen olayda ;
1)Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmüne ve sanık ... hakkında suç eşyasının kabul edilmesi suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne dair temyiz taleplerinin incelenmesinde,
5237 sayılı TCK"nın 204/1,165/1 ve 66/1-e maddelerine göre, resmi belgede sahtecilik ve suç eşyasının kabul edilmesi suçlarında; olağanüstü zamanaşımı süresinin ise 12 yıl olduğu dikkate alındığında 14/09/2005 olan suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar 5237 sayılı TCK"nın 204/1, 165/1 ve 66/1-e maddesinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan beraat hükümlerine dair temyiz taleplerinin incelenmesinde ;
Sanıkların savunmaları, katılan beyanı, oluş ve tüm dosya kapsamına göre sanıkların atılı suça bilerek iştirak ettiklerine dair her türlü şüphe den uzak somut ve kesin delil bulunmadığından ""kuşkudan sanık yararlanır"" ilkesi gereğince mahkemenin beraate ilişkin hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin sanıklar hakkındaki suçun sübut bulduğuna dair temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
3)Sanık ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyete dair temyiz taleplerinin incelenmesinde ;
Halen geçerliliğini sürdüren 10/06/1942 gün 26-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09.05.2017 gün ve 2014/469 Esas 2017/260 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, merci tayini kararları kesin olup, tekrar değerlendirme konusu yapılamayacağı, somut olaya ilişkin yapılan yargılama sırasında da, Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi ile Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığı sonucunda, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 29/06/2011 tarih ve 2011/7802-5047 esas ve karar sayılı ilamıyla Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği belirlendiğinden, bu kapsamda yapılan incelemede;
Sanığın komisyoncu nakliye şirketine sahte kimlik kullanıp başvurarak onlar aracılığı ile katılan şirketin mallarını teslim almak suretiyle nüfus idaresinin mal varlığı olan nüfus cüzdanını kullanarak eylemini gerçekleştirdiği sabit olduğundan eyleminin TCK"nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle TCK"nın 155/2. maddesindeki hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi ,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/01/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.