Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/1291
Karar No: 2019/6767
Karar Tarihi: 11.04.2019

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/1291 Esas 2019/6767 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2019/1291 E.  ,  2019/6767 K.

    "İçtihat Metni"




    Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle (2 kez), 125/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis (2 kez) ve 1.500,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı kararına yönelik Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan itirazın kabulüne, hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle (2 kez), 125/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 (2 kez) Türk lirası ve 1.500,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 19/02/2019 gün ve 94660652-105-37-10889-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/02/2019 gün ve 2019/19165 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre; Azdavay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/10/2017 tarihli ve 2017/243 soruşturma, 2017/85 esas, 2017/84 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında ayrıca basit tehdit suçundan kamu davası açılmasına rağmen bu suç yönünden mahkemesince bir karar verilmemesinde isabet görülmemiş ise de, dava zamanaşımı süresinde mahkemesince karar verilebileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
    1- Sanığın müştekiye 03/11/2015 ve 10/12/2015 tarihlerinde, “...bak seni darmadağan ederim, bak ben goz yaşı doktum sana kan doktururum” ve “...o konuşan dillerini koparmazsam insan deilim” şeklindeki sözlerle bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi karşısında, zincirleme suç hükümleri gereği bir kez ceza verilip, bu cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 43/1. maddesi ile artırılması gerekirken, her bir suç için ayrı ayrı ceza verilmesinde,
    2- 10/12/2015 tarihinde, “...delirmiş kasar gebe kalip kapilarda yatan kahbe...siğinti ayyas... Kocanin taktiği boynuzlarla bir omur gezeceksin. Kırmızı kespirli deli... Boynuzlu kespir... boynuzlarını onune koy dusun” şeklindeki hakaret içeren eylemleri açısından şikayet süresi geçtiği gerekçesiyle 03/10/2017 tarihinde sanık hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği ve dosya içeriğine göre söz konusu takipsizlik kararının itiraz edilmeden kesinleşmiş olması karşısında, aynı tarihli eylem nedeniyle ilgili kamu davası açılması üzerine mahkemece kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden bahisle düşme kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek mahkumiyet kararı verilmesinde,
    3- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/05/2015 tarih ve 2014/8-145 esas, 2015/145 sayılı ilâmında belirtildiği üzere; Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalı, “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç (hüküm)" kısmında ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine anılan kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmesi gerektiği, sanık hakkında kurulan hükme esas alınan ve mahkemece ulaşılan kanaatin, sabit görülen fiilin belirtilmesi ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle infazı kabil bir hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, gerekçesiz olarak yazılı şekilde karar verilmesinde,
    isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle (2 kez), 125/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis (2 kez) ve 1.500,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı kararına yönelik Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan itirazın kabulüne, hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle (2 kez), 125/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 (2 kez) Türk lirası ve 1.500,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı kararının, müştekiye 03/11/2015 ve 10/12/2015 tarihlerinde, “...bak seni darmadağan ederim, bak ben goz yaşı doktum sana kan doktururum” ve “...o konuşan dillerini koparmazsam insan deilim” şeklindeki sözlerle bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi karşısında, zincirleme suç hükümleri gereği bir kez ceza verilip, bu cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 43/1. maddesi ile artırılması gerekirken, her bir suç için ayrı ayrı ceza verilmesinde, 10/12/2015 tarihinde, “...delirmiş kasar gebe kalip kapilarda yatan kahbe...siğinti ayyas... Kocanin taktiği boynuzlarla bir omur gezeceksin. Kırmızı kespirli deli... Boynuzlu kespir... boynuzlarını onune koy dusun” şeklindeki hakaret içeren eylemleri açısından şikayet süresi geçtiği gerekçesiyle 03/10/2017 tarihinde sanık hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi ve dosya içeriğine göre söz konusu takipsizlik kararının itiraz edilmeden kesinleşmiş olması karşısında, aynı tarihli eylem nedeniyle kamu davası açılması üzerine mahkemece kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden bahisle düşme kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek mahkumiyet kararı verilmesinde ve gerekçesiz olarak hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sanık ... hakkında tehdit suçundan hüküm kurulurken TCK"nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin, gerekçesiz hüküm kurulmasında ve sanığın hakaret suçundan cezalandırılmasında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

    III- Hukuksal Değerlendirme:
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" şeklinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Kararların gerekçeli olması" başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; "Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir" denilmiştir.
    Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar CMK"nın 230. maddesinde, hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar ise anılan Kanun"un 232. maddesinde düzenlenmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/05/2015 tarih ve 2014/8-145 esas, 2015/145 sayılı kararında belirtildiği üzere; Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç (hüküm)" kısmında ise CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
    5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnalarına, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44. maddelerine yer verilmiştir. Aynı nev’iden fikri içtima halinde, fiil yani hareket hukuksal anlamda tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Bu durumda hareket tek olduğu için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza mağdur sayısı fazla olduğu için, TCK’nın 43/1. maddesine göre artırılacaktır. (Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 tarih ve 15/491-219 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
    TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
    a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
    b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
    c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
    Ceza Genel Kurulunun 14/01/2014 gün ve 384-2, 03/12/2013 gün ve 1475-577, 30/05/2006 gün ve 173-145, 08/07/2003 gün ve 189-207, 13/10/1998 gün ve 205-304, 20/03/1995 gün ve 48-68 ile 02/03/1987 gün ve 341-84 sayılı kararlarında "aynı suç işleme kararı" kavramından, kanunun aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine, kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmiş, ilk eylemle ikinci eylem arasında makul sayılamayacak uzunca bir sürenin geçmesinin, sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini gösterdiği belirtilmiştir.
    Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 tarihli ve 2014/10-847 esas, 2016/128 sayılı kararında belirtildiği üzere, suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur. Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir. Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
    Zincirleme suçla bağlantılı olması nedeniyle "hukuki kesinti" kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında CMK"nun 170. maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır. Buna karşın işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, sanığın aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı yeniden suç işlemesi durumunda, hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Bu ahvalde sanığın her suçtan ayrı ayrı cezalandırılması yoluna gidilmeyecek, sanığa bir suçtan ceza verildikten sonra hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle cezasında artırım yapılacaktır. Buna göre, soruşturma aşamasında sanığın aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı değişik zamanlarda aynı suçu işlediğinin tespit edilmesi durumda, soruşturma dosyalarının birleştirilerek kamu davası açılması, bu hususa riayet edilmeden kamu davalarının açılması halinde ise hukuki kesintinin oluşmasından önce sanığın aynı mağdura karşı bir suç işleme kararıyla aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin anlaşılması durumunda dava dosyalarının birleştirilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi isabetli bir uygulama olacaktır.
    CMK"nın 172 . maddesinin 2. fıkrası; "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz." şeklindeyken, 06/01/2017 tarihli ve 29940 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 10. maddesi ile değiştirilerek "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz." şeklini almıştır.

    İncelenen dosyada;
    Yürütülen soruşturma neticesinde sanık ..."ın katılan Bahar Sömek"e yönelik 10/12/2015 ve 05/06/2016 tarihli hakaret eylemleri nedeniyle Azdavay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 03/10/2017 tarihli ve 2017/243 soruşturma sayılı kararıyla ve " Yukarıda açık adres ve kimlik bilgileri yazılı ..."ın 10/12/2015 tarihinde facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde mağdura "... Delirmis kasar gebe kalip kapilarda yatan kahbe... siğinti ayyas... Kocanin taktiği boynuzlarla bir omur gezeceksin. İyi oyna oglumun uzerinde simdilik. Kırmızı kespirli deli... Boynuzlu kespir... boynuzlarini onune koy dusun" dediği, 05/06/2016 tarihinde mağdura facebook üzerinden içinde "Deli, boynuzlu, gurursuz" gibi ifadelerin geçtiği mesajlar attığı, Şüphelinin eylemlerinin hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun soruşturmasının şikâyete bağlı olduğu, 5237 sayılı TCK m.73/1"e göre şikâyet süresinin altı ay olduğu, somut olayda suçun üzerinden altı aydan fazla süre geçmesi nedeniyle suçun kovuşturma imkânı kalmadığı anlaşıldığından..." biçimindeki gerekçeyle kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, anılan kararın şikayetçiye tebliğ edildiği, bu ek karara yönelik herhangi bir itirazın dosya içerisinde yer almadığı, Sanık ..."ın katılan Bahar Sömek"e yönelik 03/11/2015, 10/12/2015 ve 03/07/2017 tarihindeki hakaret ve tehdit eylemleri nedeniyle cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı kararıyla sanığın, 03/11/2015 tarihli tehdit eylemi nedeniyle TCK"nın 106/1-1.cümle ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 10/12/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle TCK"nın 125/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına, 10/12/2015 tarihli tehdit eylemi nedeniyle TCK"nın 106/1-1.cümle ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, 07/03/2017 tarihli olaya ilişkin olarak daha önceden dava açıldığı için CMK"nın 223/7. maddesi uyarınca gereğince 07/03/2017 tarihli suç yönünden davanın reddine karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara Cumhuriyet savcısı tarafından itiraz edildiği, yerel mahkemece itirazın kabulüne karar verilerek bu kez Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı ek kararıyla sanığın, 03/11/2015 tarihli tehdit eylemi nedeniyle TCK"nın 106/1-1.cümle, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına, 10/12/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle TCK"nın 125/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına, 10/12/2015 tarihli tehdit eylemi nedeniyle TCK"nın 106/1-1.cümle, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına hükmolunduğu, hakaret suçundan kurulan hükmün, cezanın türü ve miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğu, tehdit suçundan kurulan hükümlerin kanun yoluna konu edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    1)Tüm hükümler yönünden;
    Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç (hüküm)" kısmında ise CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
    Bu bağlamda; Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı ek kararı incelendiğinde; itirazın kabulüne karar verilmesi durumunda itiraz edilen kararın hukuk dünyasındaki varlığını kaybedeceği ve kurulacak yeni hükmün öncelikle denetime imkan verecek şekilde, diğer taraftan kesinleştiğinde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte bir hüküm olması gerektiği gözetilmeden, yukarıdaki açıklamalara aykırı olarak, açıklanması geri bırakılan hükme atıf yapıldığı ve gerekçesiz hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
    2)Tehdit suçundan kurulan hükümler yönünden;
    Sanık ..."ın, katılan Bahar Sömek"e yönelik 03/11/2015 ve 10/12/2015 tarihli eylemlerinde yer alan sözler, TCK"nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçlarını oluşturmaktadır.
    TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için; aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması, bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir. İncelemeye konu olayda, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan ilk iki koşul mevcuttur. Çözüme kavuşturulması gereken husus sanığın her iki suçu aynı suç işleme kararı altında işleyip işlemediğidir.
    "Aynı suç işleme kararı" suç kastından daha geniş bir anlamı içerip suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur. Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Aynı suç işleme kararına dair değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
    Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamı nazara alındığında, suçların işleniş biçimi ve işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi birlikte değerlendirildiğinde, sanığın tehdit eylemlerini aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği ve bu nedenle sanığın tehdit suçundan iki kez cezalandırılması yerine sanık hakkında TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmasının gerektiği anlaşılmaktadır.
    3) 10/12/2015 tarihli hakaret eyleminden kurulan hüküm yönünden;
    10/12/2015 tarihinde, “...delirmiş kasar gebe kalip kapilarda yatan kahbe...siğinti ayyas... Kocanin taktiği boynuzlarla bir omur gezeceksin. Kırmızı kespirli deli... Boynuzlu kespir... boynuzlarını onune koy dusun” şeklindeki hakaret içeren eylemleri açısından şikayet süresi geçtiği gerekçesiyle 03/10/2017 tarihinde sanık hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kurulması, anılan kararın şikayetçiye tebliğ edilmesi, bu ek karara yönelik herhangi bir itirazın dosya içerisinde yer almaması karşısında, aynı tarihli eylemle ilgili olarak kamu davası açılması üzerine mahkemece kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden bahisle düşme kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek mahkumiyet kararı kurulması yasaya aykırıdır.
    Açıklanan tüm bu nedenlerle, sanık ..."ın, 03/11/2015 tarihli tehdit eylemi nedeniyle TCK"nın 106/1-1.cümle, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına, 10/12/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle TCK"nın 125/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına, 10/12/2015 tarihli tehdit eylemi nedeniyle TCK"nın 106/1-1.cümle, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Azdavay Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2018 tarihli ve 2017/127 esas, 2018/36 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-b maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 11/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi