23. Hukuk Dairesi 2014/3379 E. , 2014/7173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya(Kapatılan) 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/426-2013/117
Taraflar arasında görülen tespit davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 23.01.2014 gün ve 2013/6146 Esas, 2014/413 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, davalı kooperatifle müvekkilleri arasında düzenlenen 31.05.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı kooperatifin sözleşmede belirtilen sürede inşaatı tamamlayıp teslim etmediğini, sözleşmenin III/5. maddesi gereğince müvekkilleri lehine kira ve gecikme tazminatı isteme hakkının oluştuğunu ileri sürerek, kira tazminatının ödenmeye başlayacağı tarih ile daire ve dükkanların teslim edilmesi gereken tarihten itibaren 1 yıl geçmiş olması durumunda gecikme tazminatının ödenmeye başlayacağı tarihlerin tespit edilmesini talep ve dava etmiş, bilahare sunduğu 16.01.2012 tarihli cevaba cevap dilekçesiyle 43 aylık sürenin başlangıç tarihinin 15.05.2011 olarak tespitine dair karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmeye göre iki ayrı ada ve paftada bulunan 8 parselin tümünün mülkiyetinin müvekkili kooperatife geçirilmesinden itibaren imar tadilatına başvurulacağını, teslim süresinin 8 arsanın tamamının mülkiyetinin müvekkili kooperatife geçmesi ile başlayacağını, bu tarihin de 24.09.2010 olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, sözleşmenin III/2, III/4, III/5. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde dükkan ve dairelerin teslim süresinin, imar tadilatının bittiği veya reddedildiği tarihten itibaren 43 ay olarak belirlendiği, söz konusu imar tadilatı ve tevhit işleminin 27.10.2010 tarihinde tamamlandığı ve 30965 ada 3 parsel olarak davalı kooperatif adına tescil edildiği, sözleşmenin III/5. maddesi gereğince dükkan ve dairelerin teslim süresinin tevhit işlemlerinin tamamlandığı 27.10.2010 tarihinden itibaren başlayacak 43 ay olup bu sürenin 27.05.2014 tarihinde dolacağı, davacılar vekilinin teslim tarihinin 15.05.2011 olduğu yönündeki iddia ve bu yöndeki tespit talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 23.01.2014 tarih ve 2013/6146 E., 2014/413 K. sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davacılar vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, tespit istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası güncel bir yarar var ise açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının güncel bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece,kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlâli nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlâl edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. İdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır.
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Somut olayda, davacılar vekilince sözleşme uyarınca müvekkillerine düşecek daire ve dükkanların teslim edilmesi gereken tarihin 15.05.2011 olduğunun tespiti istenmiştir. Davacı tarafça, ileride açılacak bir eda davasında iddia ya da savunma konusu olabilecek uyuşmazlıklarla ilgili tespit davası açılmasında davacıların hukuki yararının bulunmadığı gözetilmelidir. Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, aynı sonuca esasa ilişkin gerekçelerle varılması isabetsiz ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hüküm fıkrasının düzeltilerek onanması gerekirken, esasa ilişkin gerekçeye dayalı kararın onandığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının reddi ile onama ilamı (re"sen) kaldırılarak, kararın gerekçesi değiştirilmek ve hüküm fıkrası düzeltilmek suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin (esasa ilişkin) karar düzeltme itirazlarının reddi ile, Dairemizin 23.01.2014 tarih ve 2013/6146 E., 2014/413 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak, kararın gerekçesi değiştirilerek ve “HÜKÜM” fıkrasının 1. bendindeki “Davacıların davasının” ibaresinden sonra “HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden” ibaresinin eklenmesi suretiyle, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacılardan alınması gereken karar düzeltme harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.