MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6362 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) Hükümden önce, 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe giren 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu"nun 139. maddesi ile 30.07.1981 tarihli 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu"nun tümüyle yürürlükten kaldırılıp, 6362 sayılı Kanun"un 107. maddesiyle birlikte piyasa dolandırıcılığı suçunun unsurlarının ve yaptırımının yeniden düzenlendiğinin anlaşılması karşısında;
Mahkemece, 5237 sayılı TCK"nin 7. maddesi uyarınca 2499 sayılı ve 6362 sayılı Kanunların sanıkların eylemine uyan hükümleri somut olaya ayrı ayrı uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle denetime olanak sağlayacak biçimde, lehe olan yasa hükmünün belirlenmesinden sonra sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken,
Temyize konu edilen gerekçeli kararın "gerekçe" kısmında; yukarıda belirtildiği gibi bir uygulama veya karşılaştırma yapılmaksızın, doğrudan 6362 sayılı Kanun"un 107/1. maddesinin sanıklar lehine sonuç doğurmadığından ve sanıkların 2499 sayılı Kanun"un 47/1-A-2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerektiğinden bahisle hüküm kurulduğu yazılmasına rağmen, "hüküm" kısmında 6362 sayılı Kanun"un 107/1. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması sonucu; hem lehe olan Kanun hükmünün denetime elverişli şekilde açıkça belirlenememesi hem de gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye sebebiyet verilmesi,
2-) Sanıkların suça konu eylemlerinin SPK"nin inceleme dönemi dönemi olarak belirlediği 25.02.2009 ila 02.03.2009 tarihleri işlenmesi karşısında, gerekçeli karar başlığında 02.03.2009 olarak gösterilmesi gereken suç tarihinin; 25.02.2009 olarak (hatalı) yazılması,
Kabule göre de;
1-) 5237 sayılı TCK"nin 53/3. maddesi gereğince kısa süreli olmayan erteli hapis cezasına hükmedilmesi sebebiyle aynı Kanun"un 53/1-c. maddesinin uygulanmayacağının gözetilmemesi,
2-) 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün, tebliğnameye aykırı olarak, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.