15. Ceza Dairesi 2018/3417 E. , 2018/4905 K.
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 500,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.03.2012 tarih ve 2009/825-2012/195 sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 17.05.2018 gün ve 94660652-105-37-8053-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.05.2018 gün ve 2018/44834 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre,... Lojistik Ekpres Taşımacılık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi ile İsa Güney Nakliye İşletmesi"nin salça sevki konusunda anlaşma yaptıkları, kamyon sürücüsünün ... olduğu, suça konu malların yerine ulaşmadığı yönünde yapılan şikâyet üzerine sanık hakkında kamu davası açıldığı ve mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmış ise de; diğer sanıkların sanık ..."i tanımadıkları şeklindeki ifadeleri, müştekinin sanıkları tanımadığı ve kovuşturma aşamasında neden müşteki olduğunu bilmediği şeklindeki çelişkili beyanları ile sanığın ehliyetini kaybettiği ve bu konuda daha önce de ifade verdiği şeklindeki tutarlı savunmaları karşısında, sevk irsaliyesinin aslı getirtilerek ürünleri teslim alan sürücü ile sanığın imza ve yazı örneklerinin karşılaştırılması için bilirkişi raporu aldırılması, sonucuna göre de sanığın hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, gerekçeli kararda sanığın atılı suçu işlemiş olduğuna dair hiçbir delil ve gerekçeye yer verilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş olup, ülke genelinde uygulama birliğini sağlamak ve farklı uygulamalar nedeniyle oluşabilecek hak kayıplarının önlenmesi açısından kabul edilmiş bir kurumdur. Bu denetimin konusunu maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklar oluşturmaktadır. Ancak kesin hüküm otoritesinin korunması zorunluluğu nedeniyle dar kapsamlı olan olağanüstü bu yola başvurulabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Nitekim kanun yolunun bu özelliği nedeniyle delillerin takdir ve tercihinde hataya düşüldüğünden bahisle takdire ilişkin konularda bu yola başvurulması, sözü edilen olağanüstü kanun yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmayacaktır. Başka bir deyişle, kabul edip etmemenin mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen karar ve bunlara ilişkin gerekçelerin yeterli veya yerinde olup olmadığı olağan kanun yolu olan temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozmaya konu edilemeyecektir. Ayrıntıları 26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı içtihadı birleştirme kararında da, kanun yararına bozmanın konusunun uygulamadaki yanlışlıklar ile esasa etkili usul hatalarından oluştuğu açıkça belirtilmiştir.
Bu kapsamda, inceleme konusunu oluşturan kamu davasında olduğu gibi, olayla ilgili tüm kanıtların toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra verilen kararlarla ilgili olarak, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünden ya da eksik kovuşturmayla karar verildiğinden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurma olanağı bulunmadığı anlaşılmakla; Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.03.2012 tarih ve 2009/825-2012/195 sayılı kararına yönelik Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 02/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.