15. Ceza Dairesi 2018/3333 E. , 2018/4902 K.
"İçtihat Metni"
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 23.11.2017 tarih ve 2017/97359 soruşturma, 2017/82358 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20.12.2017 tarih ve 2017/4918 değişik iş sayılı sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 08.05.2018 gün ve 94660652-105-34-3650-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2018 gün ve 2018/41381 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda müşteki şirket vekilinin müracaatında belirttiği haliyle, şüphelinin şirket müdürü olarak şirketin tek iştigal konusu olan gayrimenkul kiralama işlemlerini usulüne uygun yapmadığı, şirkete ait bir kısım gayrimenkulleri oğluna sembolik rakamlarla kiraya verdiği, bazı kira bedellerini düşük gösterdiği, ancak gerçek kira bedellerini elden tahsil ettiği, kiracılardan tahsilat yapmadığı, kiraları usulüne uygun toplamadığı, kira artışlarını düzenli yapmadığı, böylece şüphelinin güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasına ilişkin yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/99 esas sayılı dosyasına sunulan 19.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda şüpheli müdürün kanuni görevlerini yerine getirirken özen borcuna uygun davranmadığının belirtilmesi karşısında şirket kayıt, belge ve defterlerinin getirtilerek söz konusu usulsüz tahsilatların yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
...Ocak Sanayi Limited şirketinin müdürü olarak görev yapan ve aynı zamanda % 50 ortağı olan şüphelinin, şirketin bir kısım gayrimenkullerini oğluna sembolik rakamlarla kiraya verdiği, diğer kira bedellerini de düşük gösterdiği, kira bedellerini elden tahsil ettiği, şirket muhasebecisine ödenen paranın fahiş olduğu, bankada mevcut paraları iyi değerlendiremediği, kiraları usulüne uygun toplamadığı, kira artışlarını düzenli yapmadığı, kira alacaklarını tahsil etmediği iddia edilerek şikayetçi olunduğu, aynı iddialara dayanılarak şüphelinin şirket müdürlüğünden alınması amacıyla İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesine dava açıldığı, hukuk mahkemesince dosyanın tevdi edildiği bilirkişi tarafından şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, tek faaliyeti kira takibi olan şirketin kira kayıtlarının listelenmediği, 25 ila 27. sayfalarında sıralanan bir çok kalemi için kayıtlarda fatura veya makbuzların tarih numaralarının ve açıklayıcı bilgilerin bulunmadığı, diğer bir deyişle harcamalara ait detay bilgilerin yer almadığı, Türk lirasının altın, döviz ve faiz gibi yatırım araçları kullanılarak değerlendirilemediği, şirketin tahsil etmesi gereken toplam alacağının 224.029,68 TL olduğu, şirket kayıtlarının düzgün tutulmadığı, başka bir deyişle şüphelinin kanuni görevlerini yerine getirirken özen borcuna uygun davranmadığının tespit edildiğinin anlaşıldığı olayda; dosyada yer alan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamından şüphelinin kasıtlı hareket etmediğinin belirlenmesi ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun taksirle işlenmesinin mümkün olmaması nedenleriyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile merci kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20.12.2017 tarih ve 2017/4918 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 02.07.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif Üye)
KARŞI OY:
Somut olayda; müşteki şirket vekilinin Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu şikayet dilekçesinde özetle, şüphelinin şirket müdürü olarak şirketin tek iştigal konusu olan gayrimenkul kiralama işlemlerini usulüne uygun yapmadığı, şirkete ait bir kısım gayrimenkulleri oğluna sembolik rakamlarla kiraya verdiği, bazı kira bedellerini düşük gösterdiği, ancak gerçek kira bedellerini elden tahsil ettiği, kiracılardan tahsilat yapmadığı, kiraları usulüne uygun toplamadığı, kira artışlarını düzenli yapmadığı, böylece şüphelinin güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasına ilişkin yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/99 esas sayılı dosyasına sunulan 19.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda şüpheli müdürün kanuni görevlerini yerine getirirken özen borcuna uygun davranmadığının belirtilmesi karşısında;
Öncelikle şirket muhasebecisinin beyanına başvurulması, şirket kayıt, belge ve defterlerinin getirtilerek şirket kayıtlarında bir usulsüzlük olup olmadığı, şüphelinin tahsil ettiği paraları uhtesinde tutup tutmadığı ya da şirket menfaatlerine aykırı şekilde kişisel tasarruflarda bulunmak suretiyle şirketin zararına neden olup olmadığı hususunda konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/99 esas sayılı dosyasının onaylı bir örneğinin getirtilip incelenmesi sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği dikkate alındığında, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmekle, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20.12.2017 tarih ve 2017/4918 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince bozulması gerektiği düşüldüğünden sayın çoğunluğun kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin görüşüne katılmıyorum.02.07.2018