15. Ceza Dairesi 2015/4873 E. , 2018/4051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanıklar hakkında TCK’nın 157/1, 168/2, 62/1, 52/2 maddeleri gereğince mahkumiyet
TCK’nın 207/1, 62/1, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanıklar hakkında dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri sanık ... ve sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun"un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 6. alt bendi ile TCK"nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış ise de, TCK 207. maddesinde düzenlenen özel belgede sahtecilik suçunun uzlaşma kapsamında olmaması ve “uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suç ile birlikte işlenmesi halinde uzlaşma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde ki düzenleme karşısında, sanıkların dolandırıcılık suçu ile birlikte özel belgede sahtecilik suçunuda işlediği anlaşıldığından, açıklanan nedenlerden dolayı temyiz kapsamında bulunan dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamı dışında olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,
Her iki sanık yönünden verilen kısa süreli hapis cezaları, seçenek adli para cezasına çevrilirken hüküm kısmında TCK 50/1-a maddenin yazılmamış olmasının mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Sanıkların birlikte müştekilere ait özel ... Fizik Tedavi Rehabilitasyon Merkezine geldikleri, burada işyeri sorumlusu olan müşteki ..."e ... isimli işyerinden geldiklerini ve yangın tüplerinin bakımını-değişimini yapacaklarını söyleyerek işyerindeki 4 adet 6 kg"lik yangın tüpü, 2 adet 5 kg"lik yangın tüpü ve 1 adet 10 kg"lık yangın tüpünü alarak işyerinden ayrıldıkları, 04.03.2011 tarihinde ise sanık ..."ün bahse konu yangın tüplerini yeniden müştekilere ait işyerine getirdiği, irsaliyeli faturayı müşteki ..."e verdiği, bahse konu yangın tüpleri üzerinde
... Ticaret ibareli etiketlerin bulunduğu, yapılan işlem ve irsaliyeli fatura karşılığında işyeri tarafından şüphelilere 500 TL para ödendiği ancak daha sonra yapılan kontrolde yangın tüplerine herhangi bir işlem yapılmadan geri getirildiğinin anlaşıldığı, müşteki ..."ün ... Ticaret yetkilisini telefonla aradığında böyle bir işlemin yapılmadığını öğrendiği, irsaliyeli faturanın adına düzenlendiği İstanbul ilinde faaliyet gösteren ... Grup Yangın Güvenlik Sistemleri isimli şirketin yetkilisi olan ... ... isimli şahıs ile yapılan telefon görüşmesinde de firmanın yangın tüpleri ile ilgili bu yöntemde bir çalışmasının olmadığının öğrenildiği, sanıkların eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ederek sahte düzenlenmiş irsaliyeli fatura ile kendilerini ... Ticaret çalışanları olarak tanıtmak suretiyle müştekilere ait işyerinden yangın tüplerini bakım - değişim yapmak bahanesiyle alarak ücret tahsil ettiklerinin, iddia edildiği olayda,
1- Sanıklar hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ... ve sanık ... müdafii tarafından tarafından yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde;
Sanıklar savunması, müşteki ve tanık beyanları ve dosya kapsamından sanıkların atılı suçu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin mahkumiyet yönünde kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ...’ün bir sebebe dayanmayan ve sanık ... müdafiinin eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA;
2- Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik, Sanık ... ve sanık ... müdafii tarafından yapılan temyiz başvurusunun incelemesinde;
Sanıklar savunması, müşteki ve tanık beyanları ve dosya kapsamından sanıkların atılı suçu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin mahkumiyet yönünde kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Müştekinin zararının tamamını sanık ...’nun karşıladığı, sanık ...’ün zararı karşılamadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 27/10/2009 tarih ve 2009/6-132 Esas ve 2009/251 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; 5237 sayılı Kanun"un 168. maddesinde yer alan “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanabilmesi için, sanığın bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi gerektiği gözetilmeden sanık ... hakkında da TCK’nın 168/2 maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmış olması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık ... ve sanık ... müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin sanıklar hakkında hükmolunan adli para cezasının alt sınırın üzerinde “60 gün” olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve sanık ... müdafiinin temyiz başvuruları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı
CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "60 gün", “30 gün” “25 gün”ve 500 TL” terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 gün", “2 gün” “1 gün” ve “20 TL” ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.