17. Hukuk Dairesi 2014/23951 E. , 2017/6391 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından 3"İşyeri Paket Sigorta Poliçesi" ile sigorta örtüsü altına alınan işyerinde 21.05.2007 tarihinde yağan yağmur sırasında ana cadde üzerindeki atık su giderlerinin hatalı yapımı veya yol yapımı sırasında hasarlanması sonucunda tıkanması nedeniyle taşan suların işyeri zemininde bulunan rögar haznesine dolması ve işyerine yayılması sonucunda hasar meydana geldiğini, 11.188,00.-TL tutarındaki hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödenerek haklarına halef olunduğunu belirterek bu alacağın rücu"en ve 5.6.2007 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, aynı konuda idari yargıda açılmış bir davanın bulunduğunu, yağmur suları nedeniyle oluşan zararlarda muhatabın müvekkili olmayıp Büyükşehir Belediyesi veya ilgili İlçe Belediyesi olduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini, zarar ile müvekkili arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, binanın projesine uygun olarak yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, hasarın meydana geldiği söylenen binanın onaylı atık su bağlantı projesinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, rizikonun gerçekleşmesinde davacının sigortalısının kusurlu bulunduğu, zarar ile davalının eylem ve işlemi arasında nedensellik bağının bulunmadığı, gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, TTK"nun 1301.maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde (1086 sayılı HUMK 237. md) “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın
taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir. (4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır. (5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükme göre kesin hükmün söz konusu olabilmesi için daha önce açılarak hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olan davanın, tarafları, dava sebebi ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davanın talep sonucunun aynı olduğu ikinci bir dava açılması gerekir.
Somut olayda, iş bu davanın davacısının...Belediye Başkanlığı aleyhine ... 7. İdare Mahkemesinin 2008/764 esasında aynı konuya ilişkin dava açtığı,bu davanın yargılaması sırasında eldeki davanın davalısı İSKİ"nin davalı olarak hasım mevkiine alındığı, esasa ilişkin yapılan inceleme sonucunda sigortalıdan kaynaklanan kusur nedeni ile illiyet bağının kesilmiş olduğu belirlenerek davanın reddine karar verildiği (... 7.İdare Mahkemesinin 2008/764 E -2010/1105 K sayılı kararı), kararın 19.04.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu halde, mahkemece, 6100 sayılı HMK 114/1-i ve 115/2. maddeleri gereğince davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsamına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.05.2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.