4. Ceza Dairesi 2012/38050 E. , 2014/4723 K.
"İçtihat Metni"
Adli işe ait belge düzenlenmesi sırasında memura yalan beyanda bulunmak ve başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçlarından, sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair,.... Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 30/12/2008 tarih ve 2006/564 esas, 2008/853 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 25.09.2012 tarih ve 2012/8692 esas, 2012/18419 sayılı kararıyla;
"Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Suçların oluştuğu 12/08/2003 tarihine göre temyiz süreci içinde sanık yararına olan 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, sanık ..."ün temyiz nedenleri bu sebeple yerinde bulunmakla 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak KAMU DAVALARININ DÜŞÜRÜLMESİNE, " karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.12.2012 gün ve 2011/1363 sayılı yazısı ile;
"Sanık hakkında 28.02.2007 tarihli iddianame ile mağdur ..."a karşı eyleminden dolayı suç tarihi 12.08.2003, mağdur ..."e karşı eyleminin suç tarihi 20.07.2006 olarak gösterilerek iki ayrı eyleminden dolayı kamu davası açılmıştır. Mahkemede iki ayrı suçtan dolayı sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir. Sanığın eylemlerinin ikisinin de Yüksek Dairece yapılan inceleme tarihine göre zamanaşımına uğramadığı düşünülmektedir. Zira mağdur ..."e karşı işlenen suçun tarihi 20.07.2006"dır ve bu olayda mağdur olan ..."e yargılama safahatında tebligat yapılmadığı gibi gerekçeli kararda bu mağdura mağdur sıfatıyla tebliğ edilmemiştir. Diğer mağdur ..."a karşı işlenen suçun tarihi de her ne kadar 12.08.2003 olarak gösterilmiş ise de, gerçekte bu suçun tarihinin mağdur ..."ın olaydan haberinin olduğu, mağduriyetinin ortaya çıktığı, kendi kimlik bilgilerinin sanık tarafından kullanılması sonucu yapılan yargılama neticesinde verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşip infaza verilmesi sonucunda infaz için yakalandığı tarihtir. Bu tarihte 24.06.2006 tarihidir. Bu suç tarihlerine göre zamanaşımının dolmadığı açıktır. Yargıtay Yüksek 4. Ceza Dairesi’nin 25/09/2012 gün ve 2012/8692 esas, 2012/18419 karar sayılı kamu davalarının düşürülmesine ilişkin ilamının yerinde olmadığı, sanık hakkındaki suçların zamanaşımına uğramadığı ve esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Sonuç ve istem: 1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 25/09/2012 gün ve 2012/8692 Esas, 2012/18419 Karar sayılı kamu davalarının düşürülmesine ilişkin ilamının KALDIRILMASINA,
3- ... 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30.12.2008 gün ve 2006/564 esas ve 2008/853 karar sayılı hükmünün, esastan incelenmeden önce mağdur ..."e kararın tebliğinin sağlanması ve sonrasında hükümlerin esastan incelenmesine,
4-Yüksek Daireniz aksi kanaatte ise, itirazın incelenmesi bakımından 5271 sayılı CMK"nın 308/3. maddesi uyarınca dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine,
Karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, itiraza konu sanık ve suç yönünden incelenerek gereği düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, adli işe ait belge düzenlenmesi sırasında memura yalan beyanda bulunmak ve başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçlarından, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine dair, Dairemizin 25.09.2012 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
İncelenen dosya içeriğine göre: sanık ...’ün 12.08.2003 tarihinde işlediği dolandırıcılığa teşebbüs suçundan yakalandığında, kendisini ... olarak tanıttığı, bu isimle sorgusu yapılarak tutuklandığı, 15.08.2003 tarihinde dolandırıcılık suçundan dava açıldığı ve 16.07.2004 tarihinde ... ismiyle bu suçtan mahkum edildiği, kararın kesinleştirilerek infaza verildiği ve 08.03.2006 tarihinde yeni TCK hükümlerine göre uyarlamasının yapıldığı, uyarlama kararının ardından mağdur ...’ın 22.04.2006 tarihinde hükmün infazı için cezaevine alındığı ve 27.04.2006 tarihinde tahliye edildiği, mağdur ...’ın, kimliğinin başkası tarafından kullanılmış olduğuna dair yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine, yeniden yapılan soruşturma safhasında, sanık ... savcılıkta verdiği 20.07.2006 tarihli ifadesinde, bu kez kendisini ... olarak tanıttığı, ... hakkında başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan dava açıldıktan sonra sanığın gerçek kimliğinin anlaşılarak, 28.02.2007 tarihinde hakkında her iki mağdura iftira eylemi nedeniyle dava açıldığı, bu şekilde sanığın 12.08.2003 tarihinde gerçekleştirdiği ve sonradan sürdürdüğü eylemi nedeniyle 2006 yılında da ... ismiyle sahte resmi belgeler düzenlendiği ve böylece sahtecilik eyleminin zincirleme biçimde bu tarihte de sonuçlar doğurmaya devam ettiği, yine mağdur ..."e yönelik suçun ise 20.07.2006 tarihinde işlendiği, bu suretle her iki mağdura yönelik suçlar yönünden zamanaşımının dolmadığı anlaşılmakla,
Dairemizce verilen 25.09.2012 tarih ve 2012/8692 esas, 2012/18419 sayılı düşme kararının, KALDIRILMASINA,
..... Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 30/12/2008 tarih ve 2006/564 esas, 2008/853 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;
Sanığa yükletilen adli işe ait belge düzenlenmesi sırasında memura yalan beyanda bulunmak ve başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı; böylece olaylara ilişkin sorunlarda gerekçenin yeterli bulunduğu,
Sanığın 12.08.2003 tarihinde dolandırıcılığa teşebbüs eylemi nedeniyle yakalandığında adli işlemler yapılırken memura yalan beyanda bulunarak kendisini ... olarak tanıtmak şeklindeki eyleminin o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nın 343/2. maddesine temas eden sahtecilik suçunu oluşturduğu, bu suçun ani suçlardan olduğu ve adli işlemlerin sonraki aşamalarında yeni belgeler düzenlenmeye devam ettiği sürece zincirleme biçimde işlenmeye devam ettiği, sözü edilen Kanunun 103. maddesi uyarınca müteselsil suçta zamanaşımının teselsülün bittiği günden itibaren hesaplanması gerektiği, öte yandan yargılamaya konu bu eylemin 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanunda düzenlenen suç tiplerinden 268/1. maddesinde öngörülen “işlediği suç nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmak” suçunu oluşturduğu ve iftira suçuna ilişkin bulunan 267. madde uyarınca cezalandırılması gerektiği,
Bu suçun ise, iftiraya maruz kalan mağdur yönünden soruşturma veya kovuşturmanın devamı süresince temadi etmeye devam edeceği, bu bağlamda sanık ..."in 12.08.2003 tarihinde dolandırıcılığa teşebbüs suçu nedeniyle yakalandığında adli belgeler düzenlenirken kendisini ... olarak tanıtmasıyla oluşan bu suçun 01.06.2005 tarihine kadar zincirleme biçimde, sonrasında ise mağdur ..."ın dolandırıcılık suçundan uyarlama yargılamasının yapılması, mahkum olması süreçlerinde ve nihayetinde cezanın infazı için cezaevine alınıp tahliye edildiği 27.04.2006 tarihine kadar da temadinin sürdüğü saptanmakla, sanık ..."ün gerek 765 sayılı gerekse 5237 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu süreçler içinde teselsül ve temadi eden eylemleri nedeniyle zamanaşımı süresinin başlangıcının, temadinin sona erdiği 27.04.2006 tarihi olduğu, ayrıca suçun süreç içindeki değişik yasal düzenlemelere göre vasıflandırması ve uygulama yapılırken yine aynı tarih esas alınması gerektiği halde, teselsül ve temadi dikkate alınmadan ilk eylemin gerçekleştirildiği tarihte yürürlükte bulunan yasal düzenlemeye göre uygulama yapılmasının aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle bozma konusu yapılamayacağı,
Eleştiri dışında eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği, Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu ve cezaların yasal bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından sanık ...’ün ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, itiraz yazısına uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.