
Esas No: 2016/6805
Karar No: 2020/4735
Karar Tarihi: 23.11.2020
Danıştay 4. Daire 2016/6805 Esas 2020/4735 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/6805
Karar No : 2020/4735
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 18/03/2015 tarihli borç sorgulama işlemi sonucunda adına tarh edildiği öğrenilen vergi ve cezaların kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı adına düzenlenen ...-...-... ve ... /...-...-... sayılı ihbarnamelerin tebliğinin muhatara bırakılmak suretiyle yapıldığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda yer verilen 93 ve devamı maddelerinde ise muhtara tebliğ şeklinde bir tebliğ usulünün olmadığı, şayet davacıya adreslerinde ulaşılamıyorsa söz konusu hususun 213 sayılı Kanun'un 102. maddesinde belirtilen kişilerin imzası alınmak suretiyle usulüne uygun olarak tutanak haline getirilerek sonrasında ilanen tebliğ yoluna gidilmesi gerekirken bu yola gidilmeyerek tebliğin muhtara yapılması halinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda yer verilen 93 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir tebliğden bahsedilemeyeceği açık olup, bu haliyle davacı adına 2008 yılına ilişkin olarak yapılan dava konusu cezalı tarhiyat ve kesilen özel usulsüzlük cezalarına ilişkin tarh zamanaşımı sürelerinin 31/12/2013 tarihinde dolduğu, dolayısıyla tarh zamanaşımı süresi içerisinde davacı adına yapılan dava konusu kamu alacaklarına ilişkin tarhiyat işlemlerine ait ihbarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilememiş olmasından dolayı zamanaşımına uğrayan ilgili kamu alacaklarında ve bunlara ilişkin gecikme faizi ve gecikme zamlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı kurumun 2008 yılı kayıtlarının tetkikinde, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmadığı sebebiyle VUK'nun 30/4. maddesi gereği re'sen takdire sevk edildiği, inceleme sonucu tespit edilip raporda zabıt altına alındığı üzere, mükellef kurum 2008 yılında KDV dahil 571.942,46 TL tutarındaki mal alışlarına ilişkin faturaların, hakkında sahte fatura düzenlemeden dolayı vergi tekniği raporu düzenlenmiş olan mükellef tarafından düzenlenen sahte faturalar olduğu ve dolayısıyla mükellefin bir kısım mal ve hizmet alışının belgesiz olduğunun tespit edildiği, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu, davanın kabulü yönünde verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaati ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 14. maddesinde dava dilekçelerinin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15/1-b maddesinde ise, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu olayda, davacı tarafından dava konusu yapılan vergi ve cezalardan 18/03/2015 tarihinde borç döküm listesiyle haberdar olunması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 377. maddesinin 1. fıkrasında; mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra, 378. maddesinde de; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
Mükelleflerin vergi idaresine olan borçlarını gösterir bilgilendirici mahiyette olan borç sorgulama ekranından öğrenilen borç döküm listeleri idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte işlem olmadıklarından, borç sorgulama ekranı ile öğrenilen 397.085,54 TL vergi ve cezanın kaldırılması istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-b maddesi uyarınca esasının incelenmesine olanak bulunmadığından incelenmeksizin reddi gerekmekte iken, uyuşmazlığın esasını inceleyerek hüküm kuran Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyize konu olayda davacı tarafından borç döküm listesinin iptali istemiyle değil, borç döküm listesi içeriğinde yer alan vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle dava açıldığı anlaşılmakta olup, bu haliyle söz konusu işlemin davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte bir işlem olduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenle Vergi Mahkemesince verilen kararın esastan incelenmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi gerektiği belirtilerek verilen Dairemiz bozma kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
