MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.06.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yol olarak terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, yol olduğu iddia edilen taşınmaz bölümlerine ilişkin özel kişilere ait tapu kayıtlarının iptali ve terkin istemine ilişkindir.
Bir kısım davalılar davayı kabul etmiş, bir kısmı dava konusu yerde yol mevcut olduğunu ileri sürmüş, bir kısım davalılar ise savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece dava kabul edilmiş, yol olduğu saptanan taşınmaz bölümlerine ilişkin tapu kayıtlarının iptaline ve yol niteliği ile tapuya tesciline, davalıların da elatmalarının önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü davanın ihbar edildiği Hazine ve bazı davalılar temyiz etmiştir.
1-Davalılardan Rasim, Murat, Ramazan ve Halis temyiz taleplerinden vazgeçtiklerinden bu davalıların temyiz istemlerinin vazgeçmeleri sebebi ile reddine karar vermek gerekmiştir.
2- 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesine göre, yollar ya kamunun yararlanmasına tahsis edilen yerler veya kadimden beri kamunun yararlandığı bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen taşınmaz mallardır. Yol, meydan, köprü gibi orta malı taşınmazlar tapuya tescil edilmez. Bu gibi yerlerin niteliği belirlenerek haritasında gösterilmesi ile yetinilir. Bu bakımdan kabul şekli itibarı ile mahkemenin tescile ilişkin hüküm kurulması doğru değildir.
Diğer taraftan, tıpkı olağanüstü zamanaşımı ile taşınmaz kazanımını düzenleyen Türk Medeni Kanununun 713.maddesi uyarınca tescil davalarında olduğu gibi yola ilişkin terkin davalarında da Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi olmasından dolayı taşınmazın bulunduğu köy tüzel kişiliği veya ilgili belediye davada taraf durumunu almalıdır. Davanın ihbarı suretiyle Hazine o davanın tarafı olamayacağından Hazinenin davalı sıfatı ile yer almadığı bir davada taraf teşkili sağlanmış olmaz. Açıklanan nedenlerle davanın eksik taraf teşkili ile sonuçlandırılması doğru değildir.
Mahkemece yapılacak iş, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi köy veya belediye hakkında dava açmak üzere davacıya mehil vermek, dava açılırsa eldeki dava ile birleştirmek ve davanın onların da huzuru ile esasını incelemek olmalıdır. Taraf teşkili tamamlanmadan çekişmenin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalılardan Rasim, Murat, Ramazan ve Halis temyiz taleplerinden vazgeçme nedeniyle reddine, hükmün 2.bent uyarınca BOZULMASINA, 15.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.