17. Hukuk Dairesi 2016/15830 E. , 2017/5752 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının yolcu olarak bulunduğu araca çarpmasıyla oluşan kazada davacının yaralandığını, uzun süre tedavi gören davacının maluliyet durumunu 28.05.2015 tarihli ... Devlet Hastanesi raporuyla öğrenebildiğini, bu raporla davacının % 47 oranında malul olduğunun saptandığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 10.475,00 TL. tazminat ödenmişse de bu bedelin gerçek zararın altında kaldığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 08.06.2016 tarihli artırım dilekçesiyle, taleplerini 81.469,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın başvurusu üzerine alınan aktüer raporuna göre 06.02.2012"de 10.475,00 TL. maluliyet tazminatı ödediklerini, davacının ibraname karşılığı aldığı bu bedelin düşük olduğunu ..."nun 111. maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürmediğini, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalının kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 81.469,00 TL. tazminatın 06.02.2012 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastaneleri"nin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak, davacının haricen kendisinin aldığı, Ordu Devlet Hastanesi"nin 23.05.2016 tarihli raporu mahkemece benimsenmiş olup bu raporda, davacının % 53 oranında kalıcı maluliyetinin bulunduğu bildirilmiştir. Ne var ki, anılan bu raporda, yukarıda ifade olunan ve kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak maluliyet değerlendirmesinin yapılmadığı görülmektedir. Bu yönüyle, maluliyet oranı tespitine ilişkin bu rapor hükme esas almaya elverişli olmadığından, maluliyetin belirlenmesi konusunda mahkemece yapılan araştırma yetersizdir.
Bu durumda mahkemece, kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakları celbedildikten sonra, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi"nden, daha önce Ordu Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen raporlar da irdelenmek suretiyle, davacıda kaza nedeniyle meydana gelen ve kaza ile illiyet bağı içinde bulunan rahatsızlıkların tespiti, davacının uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davalı sigortacı tarafından zorunlu trafik sigortalı ... plakalı araç, kullanım amacı yolcu nakli olan hususi araç olup, dava dışı gerçek kişiye aittir. O halde, temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken, ticari faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22.5.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.