9. Hukuk Dairesi 2015/2596 E. , 2015/11104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde Bölge Müdürü olarak çalıştığını, fesih bildiriminde şirketin satılması için piyasaya sürdüğü ilaçların satılıp satılmadığının ... adlı şirket tarafından sayısal verilerle ölçüldüğünü, ... adlı şirketin verileri dikkate alınarak davacıya ve diğer mümesillere prim ödemesi yaptığını, 2013 Şubat ve Eylül ayları arasında ... raporundaki verilerin depo çıkışlarından fazla gösterildiğini, bunun komisyoncu adı verilen kişiler vasıtasıyla yapıldığını, davacının yöneticiliğini üstlendiği bölgelerde de bazı tanıtım temsilcilerinin ... verileri ile ilaç depo çıkışlarının farklı olduğunu, davalı şirket tarafından bazı tıbbi tanıtım temsilcilerinin iş akdinin bu nedenle feshedildiğini, davacının görevinin ilaç satmak veya tıbbi tanıtım temsilcilerine ilaç satmalarına yardımcı olmak olmadığını, davacının görevinin bölge müdürü olarak tıbbi tanıtım temsilcilerini kontrol etmek ve denetlemek olduğunu, davacının görev tanımında tüm bölgelerdeki ilaçları, eczaneleri denetlemek, kontrol etmek gibi bir görevinin de bulunmadığını, bu nedenle davacının hangi eczanenin kaç adet ürününü satın aldığını veya almadığını bilemeyeceğini, depo çıkışları ile ... verileri arasındaki farkın neden, nasıl kaynaklandığını davacının bilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin zarara uğramasında bölge müdürü olarak çalışan davacının ağır ihmalinin olduğu iddiasıyla iş akdinin sona erdirildiğini ,davalı işverenin keyfi olarak fesih işlemini uygulamış olduğunu belirterek feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette bölge müdürü olarak olarak sabit ücret artı prim sistemi kapsamında çalıştığını, birçok ilaç firması gibi müvekkili şirketinde prime esas sayılı verilerin tespiti için Uluslar arası ... adlı şirketten hizmet aldığını, satılacak ilaçlara ilişkin sayısal hedefler ve bu hedeflerin gerçekleşme oranına bağlı olarak kendilerine ne kadar prim ödeneceği müvekkili şirket tarafından hem bölge müdürlerine hem de tıbbi tanıtım temsilcilerine her yıl prim sistemi kitapçığı ile bildirildiğini ve nihayetinde de ... adlı şirketten alınan sayısal verilere göre tıbbi tanıtım temsilcilerine ve bölge müdürlerine prim ödemesi yapılmakta olduğunu, aracı kişilere komisyon vermek suretiyle prime esas ... çıkışlarının depo çıkışlarından fazla gösterilmesini sağlayarak haksız prim kazancı sağladıkları yönünde ihbar alındığını,hatta bu durum ilk aşamada sözel olarak bazı tıbbi tanıtım temsilcileri tarafından da itiraf edilmiş olduğunu, zira soruşturma komisyonu raporunda ,davacının da dahil olduğu bazı bölge müdürlerinin şirket pazarlama stratejileri açısından etik olmayan veya haksız kazanca yol açan davranışları veya şirketin zarara uğramasına sebep olan bu süreçte hiyerarşik olarak sorumluluklarında bulunan tıbbi tanıtım temsilcilerinin denetim ve kontrolü görevinde ağır ihmallerinin tespit edildiğini, bölge müdürü olan davacının denetim ve kontrol sorumluluğunun ağır ihmali teşkil eden bu davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açtığını, iş akdinin geçerli nedene dayanarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, görevi bölge müdürü olan davacının kendi bölgesinde kendisine bağlı olarak çalışan tıbbi tanıtım temsilcilerinin çalışmalarını denetleme ve kontrol etme görevini yapmadığı ya da ağır şekilde ihlal ettiğini gösterir delil olmadığı, davalı şirketin iddia edilen hususlar ile ilgili Cumhuriyet Savcılığına yaptığı suç duyurusunda davacı işçinin sanal satış artışı yaptığı iddia edilen ve hakkında suç duyurusunda bulunulan 153 kişi arasında bulunmadığı , davalı şirketin davacı işçinin sanal satış yöntemine başvurduğuna ilişkin herhangi bir iddiada bulunulmadığı, söz konusu genel soruşturma kapsamındaki iddialar nedeni ile davacının iş akdinin İş Kanunu 25/II-e maddesi kapsamında feshedilmesinin yerinde olmadığı gibi iş akdinin feshini geçerli kılacak ve feshe esas alınabilecek nitelikte davacı hakkında ortaya konulmuş güçlü ve yoğun şüphenin de bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir. Bu nedenle, geçerli fesih için söz konusu olabilecek sebepler, işçinin iş görme borcunu kendisinden kaynaklanan veya işyerinden kaynaklanan sebeplerle ciddi bir biçimde olumsuz etkileyen ve iş görme borcunu gerektiği şekilde yerine getirmesine olanak vermeyen sebepler olabilecektir. Sonuçta, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir".
Keza işçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
Somut olayda, Bölge Müdürü olan davacının iş sözleşmesi sorumluluğunda bulunan tıbbi tanıtım temsilcilerinin denetim ve kontrolü görevinde ağır ihmali olduğu ve iş ilişkisinin sürdürülmesinin şirket açısından kabul edilmez olduğu gerekçesi ile 4857 sayılı yasanın 25/II-e maddesi uyarınca feshedilmiştir.
Dosya kapsamından ... verileri ile ecza depolarından çıkış oranları arasında bir fark bulunduğu sabittir. Davalı işverenin bu olayın saptanması üzerine, sanal satış farkı nedeni ile gerçekleştiren ecza satış depo sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunduğu, ... verileri ile ecza depo çıkış kayıtları farklılık arzeden tıbbi tanıtım temsilcileri ile bağlı bulundukları bölge müdürlerinin savunmasını aldığı ve sanal satış nedeni ile haksız prim elde eden davacı gibi çalışan yaklaşık 300 kişinin iş sözleşmelerini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II.e maddesi uyarınca feshettiği anlaşılmaktadır.
Temyiz aşamasında davalı tarafından sunulan iddianameye göre 338 kişi hakkında Ağır Ceza Mahkemesi’ne “7 adet depo sahibi şüphelinin müşteki firma çalışanları olan diğer şüphelilerin bilgisi ve isteği dahilinde onların satmadıkları ilaçları eczanelere satmış gibi göstererek müşteki firma ile anlaşmalı ... İstatistik isimli firmaya yanlış ve yanıltıcı bilgiler verdikleri, ardından müşteki firmaya gerçek satış bilgilerini geçtikleri, bu şekilde ilk bildirimlerle tıbbi tanıtım temsilcilerinin haksız prim ödemesi almalarını sağladıkları, ardından gerçek rakamları üzerinden kendilerinin de müşteki firmadan prim ödemesi aldıkları, bu hususun evrak içerisinden mevcut 3 ayrı inceleme raporu ve bir kısım tıbbi tanıtım temsilcilerinin beyanlarında da anlaşıldığı” gerekçesi ile nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmıştır.
Bölge müdürü olan davacı hakkında her ne kadar ceza davası açılmamışsa da kendi denetimi altında bulunan tıbbi tanıtım temsilcileri hakkında ceza davası mevcuttur. Davacının denetim görevini gereği gibi yerine getirmediği, bu nedenlerle taraflar arasında güven ilişkisinin zedelendiği, iş ilişkisinin olumsuz etkilendiği, davalı işveren açısından en azından fesih tarihi itibari ile geçerli nedenlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Geçerli olan bu feshin daha ağır olan haklı neden niteliğinde olup olmadığı açılan kamu davasının veya davacı tarafından açılacak kıdem ve ihbar tazminatı davasının sonucunda ortaya çıkacaktır. Davalı işverenin iş sözleşmesini feshetmesi geçerli nedene dayandığından, davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1- Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Davanın REDDİNE,
3- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4- Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 1.288.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak 19.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.