Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/2622
Karar No: 2020/267
Karar Tarihi: 10.03.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2622 Esas 2020/267 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/2622 E.  ,  2020/267 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 20. İş Mahkemesince verilen dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 20.11.2014 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 18.06.2000 tarihinde vefat eden SSK kapsamında sigortalı olan eşi Sait Çakmak"tan ve 03.05.1999 tarihinde vefat eden Bağ-Kur sigortalısı babası Ahmet Çakmak"tan dolayı ölüm aylığı aldığını, Kurumun 19.09.2014 tarihli işlemi ile babasından aldığı ölüm aylığının bağlanma tarihi itibariyle iptal edildiğini ve ödenen aylıkların borç kaydedildiğini, müvekkili tarafından Kurum işlemine itiraz edilmiş ise de 17.10.2014 tarihli işlem ile itirazının reddedildiğini ileri sürerek söz konusu Kurum işleminin iptaline, Kuruma borçlu olunmadığının tespitine ve kesilen ölüm aylığının tekrar bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... vekili 07.01.2015 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacının hak sahibi sıfatının bulunduğu tahsis dosyasının Sivas Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde işlem gördüğünü, bu nedenle davanın yetkili mahkeme olan Sivas İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
    6. İstanbul 20. İş Mahkemesinin 03.03.2015 tarihli ve 2014/667 E., 2015/74 K. sayılı kararı ile; davanın açıldığı yerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 14. maddesinin tanımladığı biçimde Kurumun şubesinin bulunmadığı, Kurum adına işlem yapmaya yetkili şubenin ve işlemi yapan şubenin Sivas Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü olduğu, yetki itirazında dosyanın Sivas Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunulduğu, bu nedenle görülmekte olan davada Sivas İş Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilerek, HMK"nin 14 ve 20. maddeleri gereğince davalı Kurum vekilince cevap dilekçesinde yapılan yetki itirazına istinaden dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili ve görevli Sivas Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Bozma Kararı:
    7. İstanbul 20. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 19.04.2016 tarihli ve 2015/13907 E., 2016/5970 K. sayılı kararı ile; "...01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın Yetki itirazının ileri sürülmesi başlıklı 19. maddesinde, "Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir." denilmektedir.
    HMK’nın 127. maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı ve 117/1. maddesinde de ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
    Eldeki menfi tespit, ölüm aylığı bağlanması ve aksine olan Kurum işleminin iptali istemli davada, kesin yetkinin söz konusu olmadığı belirgindir. Yetki itirazında bulunan davalıya ihtarlı dava dilekçesinin tebliğ tarihi 17.12.2014 olup, cevap dilekçesinin tarihi ise 07.01.2015 olduğu görülmekle, yasal süre içerisinde yetki itirazında bulunulmadığı ve mahkemenin yetkili hâle geldiği gözetilmeksizin yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. İstanbul 20. İş Mahkemesinin 30.06.2016 tarihli ve 2016/321 E., 2016/470 K. sayılı kararı ile; iş mahkemelerinin yetkilerinin kamu düzeninden sayılması nedeni ile yasal süresi içinde yetki itirazında bulunulmadığı için mahkemenin yetkili hâle gelmeyeceği, hâkimin yetki konusunu resen ele alabileceği gözetebileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki davada İstanbul İş Mahkemelerinin mi yoksa Sivas İş Mahkemelerinin mi yetkili olduğu noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde, iş mahkemelerinde açılacak her davaya, açıldığı tarihte dava olunanın, Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, bunlara aykırı sözleşmelerin muteber sayılmayacağı, aynı Kanun’un 15. maddesinde de, bu Kanunda sarahat bulunmayan hâllerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağına ilişkin düzenleme bulunmaktadır. İş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun yetki kurallarına uygun olup, buna ek olarak işçinin işinin yapıldığı yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinin gerekçesinde “gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükûmet tasarısında derbiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikâmetgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın medeni Kanun gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle iş verenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya işyeri dâhili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir” denilmektedir.
    13. 5521 sayılı Kanun’un 5. maddesinin kamu düzeni etkisinin ilke olarak, işverene karşı ve yalnız işçinin yararına olduğu, burada işçinin değil işverenin sözleşme serbestisinin kısıtlandığı, bu nedenle anılan maddenin yetki ile ilgili genel hükümleri kaldırmadığı, sadece genel hükümlerle birlikte öngörmüş olduğu işyeri esasına dayanan yetkiyi bertaraf edecek anlaşmaları geçersiz kılacağı, geçersizliğin sadece işvereni hedef tuttuğu anlaşılmaktadır (Çenberci M.: İş Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 1969, s. 69-71).
    14. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesindeki düzenleme ile kanun koyucu, anılan Kanunun 1. maddesi gereğince görevli bulunan iş mahkemelerinin, yer itibariyle yetkisini saptamaktadır. Bu maddenin kapsamı, sadece İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre açılacak davalarla sınırlı bulunmaktadır. Diğer kanunlar bakımından, örneğin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’na göre açılacak davalar, bu maddenin kapsamına dâhil değildir (Uygur T.: İş ve sosyal Güvenlik Hukukunda Temel Kavramlar, 1980, s.412) .
    15. Bu aşamada, genel ve özel yetki kurallarının açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Bütün davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhı mahkemesidir. Eş deyişle, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görülür (HMK m. 6, HUMK. m. 9/1). Bundan ayrı, bazı davalar için davalının ikâmetgahı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu hâlde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki hâlleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır. Özel yetki kuralları ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.07.2009 tarihli ve 2009/10-236 E., 2009/345 K. 29.05.2013 tarihli ve 2012/10-1615 E., 2013/777 K.; 22.11.2017 tarihli ve 2016/21-1393 E., 2017/1413 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.  
    16. İş Mahkemelerince verilen, ölüm aylığının kesilmesine dair Kurum işleminin iptali istemine ilişkin davalarda, mahkemenin yetkisinin kamu düzeninden olmadığı kabul edilmekle birlikte, yetki itirazının ilk itiraz olarak süresinde ileri sürülmesi gerekmektedir.
    17. Açıklanan tüm bu yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, dava dilekçesinin 17.12.2014 tarihinde Kuruma tebliğ edildiği, davalı Kurum vekili tarafından ise iki haftalık yasal süre geçtikten sonra verilen 07.01.2015 tarihli cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 127. maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu ve aynı Kanunun 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı, ilk itirazların hepsinin de cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu hususları göz önüne alındığında yasal süresi geçtikten sonra verilen cevap dilekçesiyle ileri sürülen yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekmektedir.
    18. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.
    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.03.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi