Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/34660
Karar No: 2010/6847
Karar Tarihi: 16.03.2010

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2009/34660 Esas 2010/6847 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2009/34660 E.  ,  2010/6847 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA :Davacı, fazla çalışma ücreti alacağının ödetilmesine karar
    verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı işçi, işyerinde günde 7.5 ve haftada 45 saat çalıştığını, ancak bundan başka bazı günler 18.00- 09.00 saatleri arasında nöbet tuttuğunu, nöbette geçen sürenin 16 saatin karşılığının fazla çalışma ücreti olarak 16.6.1999 tarihine kadar ödendiğini, ancak sözü edilen tarihte yayınlanan bir tamimle nöbette geçen sürenin bir kısmı için fazla çalışma ücreti ödenmeye devam olunduğu halde 01.00-09.00 arasında kalan süre için bu ödemenin yapılmadığını belirterek fazla çalışma ücreti isteğinde bulunmuştur.
    Davalı işveren 16.6.1999 tarihinden sonra nöbet ardından 09.00 dan itibaren çalıştırılmadığını belirterek fazla çalışma ücreti isteğinin reddini savunmuştur.
    Mahkemece isteğin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Bordroda fazla çalışma bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması
    halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
    Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanununun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
    Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/ 25857 E, 2008/ 20636 K., Yargıtay 9.HD. 28.4.2005 gün 2004/ 24398 E, 2005/ 14779 K. ve Yargıtay 9.HD. 9.12.2004 gün 2004/ 11620 E, 2004/ 27020 K.). Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da, bir işçinin günlük normal çalışma süresinin üzerine sürekli olarak fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtilen şekilde çalışılamayan günlerin olması kaçınılmazdır. Böyle olunca fazla çalışma ücretinden bir indirim yapılması gerçek duruma uygun düşer. Fazla çalışma ücretinden indirim, taktiri indirim yerine, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla, davacı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir. Ancak, fazla çalışmanın taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
    Somut olayda, davacı işçinin işyerinde haftada 45 saat çalıştığı tartışma dışıdır. Ancak bundan başka haftada bir gün 18.00-09.00 saatleri arasında nöbet tutuğu her iki tarafça doğrulanmıştır. Davacı işçi bu dönemde nöbet bitiminde saat 09.00 da yeni günün mesaisine başlamış bu şekilde aralıksız 32 saat görev yapmıştır. Davalı işveren 1999 yılına kadar nöbette geçen sürenin tamamını fazla çalışma kabul ederek karşılığını zamlı ücrete göre ödemiştir. 16.6.1999 tarihinde yayınlanan tamim üzerine davacı işçi nöbet bitiminde saat 09.00 da başlayan mesaide çalıştırılmamaya başlanmıştır. Bu yeni duruma göre davalı işveren nöbette geçen sürenin 18.00-01.00 arası dönemi için fazla çalışma ücreti ödemiş, ancak 01.00-09.00 saatleri arasında kalan çalışmalar için ertesi günü izin verdiğini belirterek fazla çalışma ücreti tahakkuk ettirmemiştir.
    Davacı işçi sözü edilen uygulamanın başladığı ve sona erdiği 16.6.1999 – 24.3.2005 tarihleri arasında kalan dönem için 01.00-09.00 saatleri arasında nöbette geçen süreyi fazla çalışma olarak talep etmiştir.
    Davacı işçinin nöbette geçen süre dışındaki çalışmalarının 45 saati aşmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Nöbette geçen yaklaşık 15 saatlik süre ise fazla çalışma olup, davalı işveren 1999 yılına kadar bu süre için fazla çalışma ücreti ödemiştir. 16.6.1999 tarihinden sonra nöbet ardından işçiyi çalıştırmamak suretiyle nöbet dahil haftalık toplam çalışma süresi 8 saat azaltılmıştır. Bu durumda 01.00- 09.00 saatleri arasında geçen nöbet süresi için fazla çalışma ücretine hak kazanılması söz konusu olmaz. Zira işçinin nöbet bitiminde çalıştırılmadığı bu süre kadar haftalık fazla çalışma süresinde azalma olmuştur. Davalı işveren tarafından nöbette geçen 18.00 ile 01.00 saatleri arasında kalan
    süre için fazla çalışma ödendiği davacının kabulüne olduğuna göre, somut olayda davacı işçinin fazla çalışma ücretin hak kazanmadığı sonucuna varılmalıdır.
    Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda istek konusu 01.00-09.00 saatleri arasındaki çalışmaların fazla çalışma olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı ve bu hususun davalı vekilinin 13.2.2008 tarihli dilekçesinde kabul edildiği belirtilmiş ise de, sözü edilen dilekçede öncelikle nöbet bitiminde verilen izin süresinin gözetilmediği açıklanmıştır. Daha sonra davacının iddiasına göre hesaplamaya gidilmesi durumunda dahi, 8 saat yerine 4 saat olarak hesaplama yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Davalı vekilinin sözü edilen dilekçesi kabul anlamında değerlendirilemez. İşyerindeki çalışma düzeninin açıklaması dava dilekçesinde yapılmış olup davacı işçi bu beyanıyla bağlıdır. Kaldı ki aynı çalışma şekli davalı işveren tarafından da doğrulanmış ve 1999 tarihinden sonra tanınan 8 saatlik izin sebebiyle haftalık çalışma süresinin azalmasına bağlı olarak ödenen fazla çalışma ücretinden azaltılmaya gidildiği belirtilmiştir.
    Yapılan bu açıklamalara göre davacı işçinin fazla çalışma ücretine hak kazandığını kabulü hatalı olup, isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,16.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi