8. Hukuk Dairesi 2013/10780 E. , 2014/6023 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Pınarbaşı(Kayseri) Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2012
NUMARASI : 2007/4-2012/173
D.. K.. ile H.. H.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Pınarbaşı (Kayseri) Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 27.09.2012 gün ve 4/173 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı H.. H.. vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, M.. K.. ve D.. A.."nın zilyetliğinde iken sırasıyla 1982 ve 1993 tarihinde vekiledeni tarafından satın alınan toplam 50.000 m2lik alana sahip taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda 107 ada parsel sayısı ile H.. H.. adına tespit ve tapuya tescil edildiğini açıklayarak, H.. H.. üzerindeki kaydın iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş; 11.07.2012 tarihli dilekçesiyle yapılan keşif sonucunda vekiledenin hak iddia etmiş olduğu taşınmazın 14.294,00 m2 sinin davalı H.. H.. adına kayıtlı 107 ada 222 parsel olarak tespit ve tapuya tescil edildiği belirlenmekle davasını, bu parselin de tapusunun iptali ve vekiledeni adına tescilini de kapsayacak şekilde ıslah etmiştir
Davalı H.. H.. vekili, taşınmazın kimsenin zilyetliğinde bulunmayan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu tespite katılanlarca bildirilmiş olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiğinden davanın kabulüne, 107 ada parsel ve 107 ada parsel sayılı taşınmazların H.. H.. üzerindeki tapu kaydının iptaline, 107 ada parsel sayılı taşınmazın 27.06.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda C harfi ile gösterilen 32.849,96 m2 ile 107 ada parselin davacı adına 107 ada parsel olarak tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı H.. H.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu taşınmazlardan 107 ada parselin 12.07.1999 tarihinde senetsizden ham toprak vasfı ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki masraf ve emek karşılığı ekonomik olarak yararlanılması mümkün yerlerden olduğundan ve 107 ada parselin senetsizden tarla vasfı ile "" Han köyünden kimliği kesin olarak bilinmeyen şahsa ait olup hak kaybına neden olamamak için"" davalı H.. H.. adına tespit edildikleri ve tutanakların itirazsız kesinleşmesiyle 12.10.1999 tarihinde tapuya tescil edildikleri saptanmıştır. Mahkemece her iki taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu taşınmazlardan 107 ada parselin niteliğinin belirlenmesi için hava fotoğrafından yararlanılmadığı gibi, gerek bu taşınmaz gerekse de kadastro tespitlerinde tarla vasfı ile özel mülkiyet altında olduğu belirlenen 107 ada parsel yönünden satıcılar ve davacı hakkında 3402 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince usulüne uygun miktar araştırması yapılmamıştır.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır.
Hal böyle olunca, Mahkemece yapılacak iş; Nizalı 107 ada parselin tespit tarihinden geriye doğru 20–30 yıl( 1969-1979 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle açıklanan hava fotoğrafları uygulanarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK"nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmesi, beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi, beyanlarının ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazların davacı tarafından 1982 ve 1993 yıllarında önceki zilyetlerinden satın alındığı ve tespit tarihine kadar 20 yıllık müstakil zilyetliği de bulunmadığında davacı ve satıcıların 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesindeki sınırlamalar karşısında tek kişi sayılması gerektiği gözetilerek 3402 Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi uyarınca davacı ve satıcılar bakımından miktar araştırılmasının yapılması, belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Kadastro ve Tapu Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü"nden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Müdürlüğü"nden, zilyetliğe dayalı olarak açılmış tescil davalarına ait dosyaların ise, bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden göz önünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı H.. H.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.