12. Hukuk Dairesi 2016/18853 E. , 2017/10754 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak; takip dayanağı bonodaki imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olmadığını ve senedin kambiyo vasfının bulunmadığını ileri sürerek takibin durdurulmasını talep ettiği, mahkemece, borçlunun itirazını beş günlük yasal sürede yapmadığı ve senedin kambiyo vasfında olduğu gerekçeleriyle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK"nun 169. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun"un 168/5. maddesine göre; borçlunun, borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki itirazını, aynı Kanunun 170/1. maddesinin göndermesiyle 168/4. maddesine göre imza itirazını ve yine aynı Kanunun 170a/1. maddesinin göndermesiyle de 168/3. maddesine göre kambiyo senedi vasfına yönelik şikayetlerini icra mahkemesinde ileri sürme süresi beş gün olup, bu süre hak düşürücü niteliktedir ve mahkemece re"sen gözetilmelidir.
İİK"nun 19. maddesinde ise; "Gün olarak tayin edilen müddetlerde ilk gün hesaba katılmaz. Bir müddetin sonuncu günü resmi tatil gününe rastlarsa müddet tatili takip eden günde biter. Müddet, son günün tatil saatinde bitmiş sayılır" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 24.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği, beş günlük itiraz ve şikayet süresinin son günü olan 29.10.2015 tarihinin ulusal bayram olan Cumhuriyet Bayramına rastladığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun ise, resmi tatilden sonraki ilk mesai günü olan 30.10.2015 gününde, yani yasal süresinde olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, mahkemenin, borçlunun başvurusunun süresinde olmadığı yönündeki karar kısmında isabet bulunmadığı gibi, esasen mahkemenin istemi hem süreden hem esastan reddetmesi de doğru değildir.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nun "Hükmün Kapsamı" başlığını taşıyan 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği öngörülmüştür. Buna göre, itiraz dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve dava nedenlerinin her
birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp gösterilmelidir.
Borçlunun 30.10.2015 tarihli mahkemeye başvuru dilekçesinin incelenmesinde; kambiyo vasfına yönelik şikayetinin yanı sıra, takip dayanağı senette bulunan imzanın muteriz borçlu şirket yetkilisine ait olmadığına ilişkin de itirazda bulunduğu, ancak mahkemece bu konuda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Bu hususta mahkemece bir değerlendirme yapılmamış olması, yukarıda açıklanan HMK"nun 297/2. maddesine aykırıdır.
O halde mahkemece istemin süresinde olduğu da nazara alınarak borçlunun bu yöndeki itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.