17. Hukuk Dairesi 2015/1188 E. , 2017/11485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacıya ait taşınmazın davalı nezdinde zorunlu deprem sigortasının yapıldığını, 19.05.2011 tarihinde gerçekleşen depremde taşınmazın ağır hasar aldığını ve ... Kaymakamlığı tarafından yıkım kararı verildiğini, davalıya yapılan başvuruya "mesken olarak kullanılmaya uygun olmayan, metruk binaların teminat dışı" olduğu gerekçesiyle ödeme yapılmayacağı şeklinde cevap verildiğini, davacı poliçesinin tanziminden sonraki tarihte getirilen bu genel şartın davacıya uygulanamayacağını, taşınmazın satın alındığı dönemde belediye sınırları içinde ve kullanılabilecek durumda yapı olduğunu belirterek, 18.193,70 TL. sigorta bedelinin temerrüt tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıda tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait bina taş duvarlı bina olduğu halde yığma kargir bina olarak beyan edildiğini, davacının poliçe tanzimi sırasındaki beyan yükümlülüğüne aykırılığı nedeniyle hasarın teminat dışı olduğunu, ayrıca depremden sonra yapılan ekspertiz çalışmasında binanın kapı ve pencereleri dahi olmayan metruk bina olduğunun tespit edildiğini, DASKGŞ A.2. maddesi gereği de hasarın teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla binanın gerçek vasfına göre metrekare birim onarım fiyatı üzerinden hesaplanacak onarım maliyetinden %2 muafiyet bedeli düşüldüğünde hasarın 1.515,10 TL. olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 13.072,00 TL"nin 20.06.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; taraflar arasındaki poliçenin tanzim edildiği tarihte yürürlükte olan ZDSGŞ"nın A.2. ve A.3. maddeleri de gözetildiğinde, davacının, sigortalanan taşınmazın yapı tarzı hakkında doğru beyan yükümlülüğüne uymamasının, hasarın tümden teminat dışı sayılmasını gerektirmeyecek olmasına; böylesi halde sadece proporsiyon hesabı yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan davalı kurumun sorumlu olmasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, zorunlu deprem sigorta poliçesi gereği, davacının taşınmazında deprem sonucu oluşan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.Davacı taraf, davaya konu deprem olayı nedeniyle taşınmazında oluşan hasar bedelinin tahsilini talep etmiş; mahkeme ise, benimsediği 16.06.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda belirlenen miktarı esas alarak kısmen kabul kararı vermiştir. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; davaya konu edilen deprem olayında hasar gören davacıya ait binanın yapı tarzı hakkında doğru beyan yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle, bina yapı tarzının doğru biçimde bildirilmesi halinde alınacak prim ile mevcut durumda alınan prim gözetilerek proporsiyon hesabı ile zararın belirlendiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyeti tarafından bu esaslara göre hasar miktarının hesaplanmasında bir usulsüzlük bulunmamakla birlikte; davacının ... İli, ... İlçesi, ... ... Mevkii, 1930 parseldeki taşınmazında oluşan deprem hasarı nedeniyle ve davalı nezdinde yapılan zorunlu deprem sigorta poliçesine dayalı olarak talepte bulunduğu anlaşılmasına göre, davacı tarafın emsal olması amacıyla dosyaya sunduğu, aynı yerdeki 1929 parsel sayılı taşınmazda oluşan hasara ilişkin hesap unsurlarının, bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamaya aynen esas alındığı görülmektedir. Oysa; yine davacıya ait olan ve davalı nezdinde sigortalı olan 1929 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın yüzölçümü, o bina için yapılan poliçe gereği alınan prim ile sigorta değeri, eldeki davaya konu hasarlı taşınmaz üzerindeki bina yüzölçümü, alınan prim ve sigorta bedeli bakımından tamamen farklıdır. Bu itibarla; hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporundaki hesaplamalar, davaya konu hasarlı binaya (1930 parseldeki) ve o binanın zorunlu deprem sigorta poliçesine göre yapılmadığından, hükme esas alınamaz. Eksik inceleme ile karar verilemez.Bu durumda mahkemece; daha önce rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden, davaya konu edilen 1930 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binaya ilişkin olarak düzenlenen poliçe, poliçedeki sigorta bedeli, poliçe primi ve bu taşınmazdaki bina yüzölçümü gibi unsurların doğru biçimde esas alınması suretiyle proporsiyon hesabı yapılarak zarar miktarının belirlenmesi konusunda, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Kabule göre ise; davacı tarafın davaya konu ettiği alacak 18.193,70 TL. ve davanın kısmen kabulü ile davacı lehine hükmedilen tazminat 13.072,00 TL. olduğu halde, reddolunan alacak kısmı üzerinden, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyişi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; 11/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.