Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2722
Karar No: 2017/11482
Karar Tarihi: 11.12.2017

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/2722 Esas 2017/11482 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/2722 E.  ,  2017/11482 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davacılar murisi ile davalı arasında "Kredi Koruma Teminatlı Hayat ... Poliçesi" düzenlendiğini, poliçe vadesi içinde sigortalının ölümü üzerine davacıların ödeme yapılması için davalıya başvurduğunu, ödeme yapılmadığı için başlatılan ... takibine de haksız biçimde itiraz edildiğini belirterek, davalının ... takibine itirazının iptali ile % 40 ... inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, poliçede lehtar görünen ... Tüketici Finansmanı A.Ş"nin tazminat talep hakkı bulunduğunu ve davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığını, poliçeyle sağlanan teminatın henüz başlamadığı dönemde riziko gerçekleştiğinden davalının zarardan sorumlu olmadığını, davacılar murisinin poliçe düzenlenirken bildirmediği hastalığı nedeniyle öldüğünü, beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı ile davacılar murisi arasındaki poliçede, ölüm halinde lehtarın ... Tüketici Finansmanı A.Ş. olarak belirlendiği, poliçeden doğan tazminatı talep hakkının lehtara ait olduğu ve ölenin yasal mirasçısı olan davacıların tazminat talep haklarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen hükmün, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine, 11.Hukuk Dairesi"nin 22.10.2013 tarih ve 2013/2599 Esas- 2013/18481 Karar sayılı ilamı ile; "davacılar vekilinin müteveffanın ölümünden sonra kredi borcunun tümünün davacılar tarafından ödendiğini iddia ettiği, mahkemece bu husus üzerinde durulmadığı, asıl borçlunun ölümünden sonra kredi sözleşmesi çerçevesinde davacı mirasçıların borcun tamamını ödeyip ödemediğinin ilgili bankadan sorulması ve eğer borcun tamamı ödenmiş ise davacıların aktif dava ehliyetlerinin varlığının kabulü gerektiği; borcun tamamının davacılar tarafından ödenmediğinin belirlenmesi halinde de, dava konusu edilen ve davalı tarafından düzenlenen ... poliçesinde, dava dışı ... Finans A.Ş"nin dain-i mürtehin olduğu kayıtlı olduğundan, mahkemece davacılara anılan bankanın davaya muvafakatinin temini için süre verilip, buna göre davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davalının ... takibine vaki itirazının iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına; asıl alacak üzerinden % 20 ... inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, hayat ... sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar murisi ile davalı arasında imzalı ... poliçesinin, "Kredi Koruma Teminatlı Hayat ... Poliçesi" olduğu tarafların kabulünde olup dosya kapsamı ile de sabittir. Davalı sigortacı tarafından dosyaya sunulan Kredi Koruma Teminatlı Hayat Sigortası Özel Şartları"nın, "tanımlar" başlıklı 2-D maddesinde "istisna süresi" adıyla yapılan düzenlemede; "teminatın işlerlik kazanabilmesi için, poliçe başlangıç tarihinden itibaren geçmesi gereken 90 günlük süredir" ifadesine yer verilmiştir. Davacılar murisi ile davalı arasında imzalı poliçenin tanzim tarihi 23.06.2011 ve davacılar murisinin ölüm tarihi ise 15.09.2011 olup; 90 günlük istisna süresi dolmadan davacılar murisi ölmüş ve riziko gerçekleşmiştir.
    Bu durum karşısında mahkemece; Kredi Koruma Teminatlı Hayat Sigortası Özel Şartları"nın 2-D maddesindeki istisna süresinin, davacılar murisi ile davalı arasında imzalı poliçe bakımından uygulanmasının mümkün olup olmadığı; bu özel şartın poliçe gereği davacılar murisine bildirilip gerekli bilgilendirmenin yapılıp yapılmadığı hususlarının, poliçenin tanzim tarihi ve riziko tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve 26684 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan ... Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik hükümleri dahilinde ele alınması; istisna süresinin somut uyuşmazlık bakımından uygulanma imkanı olduğunun kabulü halinde, istisna süresi içinde rizikonun gerçekleşmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    2-Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle hayat ... sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 15.09.2011 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
    Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun, ... sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 1290. maddesi, her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Dairemizin yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
    Gerek TTK"nun 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; ... şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK"nun 1290. maddesine göre, sözleşmeden cayma hakkını kullanmasının haklı olduğunu kabul için ise, sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iştir.
    Somut olayda; davalı sigortacı, daha önce osteosarkom (kemik tümörü- kanser) hastalığı bulunan davacılar murisi sigortalının, bu rahatsızlığını poliçe tanzimi sırasında bildirmediğini ve ölümün de bu sebepten gerçekleştiğini belirterek zararın teminat dışı olduğunu savunmaktadır. Mahkeme tarafından, alınan bilirkişi raporuna göre, davalının itirazının haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamında alınmış herhangi bir bilirkişi raporu bulunmadığı görülmektedir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
    Bu durumda mahkemece; davacılar murisine ait eksik kalan tüm tedavi ve hastane kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilmesi; davacılar murisinde poliçe tanziminden önce mevcut olduğu iddia olunan kanser rahatsızlığı konusunda uzman onkolog ile kalp damar uzmanı doktor bilirkişi ve ... hukukçusundan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden, ... ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunduğu ve sigortacıya bildirilmediği iddia olunan osteosarkom ile ölüm rizikosu arasında illiyet olup olmadığı konusunda, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    3-Davacılar murisi ile davalı sigortacı arasında imzalı poliçede, ölüm halinde başlangıç teminatının 20.056,00 TL. olarak belirlendiği, ölüm rizikosu için "azalan oranlarda teminat" ilkesine göre teminat tutarlarının belirlendiği; poliçe tanziminden sonraki üçüncü ayda ölüm olayının gerçekleştiği ve bu dönem için verilen teminatın 19.151,26 TL. olduğu görülmektedir. Bu durum karşısında, davacılar tarafından başlatılan ... takibindeki 20.056,00 TL. asıl alacak bakımından kabul kararı verilmesi ve poliçedeki teminat limitlerinin dikkate alınmaması da doğru değildir.
    4-Davacılar tarafından talep edilen tazminat miktarı likit (muayyen, belirli) olmayıp gerçek zarar miktarının tespiti ve davalı tarafın zarardan sorumlu olup olmadığı yargılama yapılmasını, bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, davacı tarafın şartları oluşmayan ... inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi davalı aleyhinde ... inkar tazminatına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 11.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi