12. Hukuk Dairesi 2019/8105 E. , 2020/6824 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından 29/10/2011 tanzim, 01/01/2012 vade tarihli bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince; istemin kabulü ile borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK"nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmüne, İİK"nun 33/a-1. maddesinde de; "ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır.
Görüldüğü üzere, borçluların takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK"nun 71/2. ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK"nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12-763 E., 1998/797 K. sayılı kararı.).
Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan, davaya konu olayda takip dayanağı senedin tanzim ve takip tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 661, 662. ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK"nun 661. maddesi uyarınca bonolar için 3 yıllık zamanaşımı öngörülmüştür.
Takip dayanağı senedin tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun"un 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Öte yandan, alacaklı tarafından yapılan icra takip işlemleri de zamanaşımını keser. TTK"nun 663/2. maddesine göre ise, zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir süre işlemeye başlar.
Somut olayda, icra dosyasının incelenmesinde; takip tarihinin 06/02/2012 olduğu, aynı tarihte ödeme emrinin elden tebliğ alınarak sürelerden feragat edildiği, takibin aynı gün kesinleştiği ve aynı tarihte alacaklı şirketin iki yetkilisinin talebi ile TOKİ"ye haciz yazısı yazıldığı, alacaklı şirket vekili sıfatıyla Av. ... TOKİ"deki alacağa haciz konulması için yazı yazılması talebinin 14/12/2012 tarihinde icra müdürlüğünce kabul edilerek haciz yazısı yazıldığı, alacaklı şirket yetkilisi ... tarafından talep edilen 21/10/2013 ve 13/12/2013 tarihli işlemlerin, alacaklı şirket yetkililerinin hepsinin imzası bulunmadığı gerekçesi ile borçlunun şikayeti üzerine mahkeme kararı ile iptal edildiği, alacaklı şirkete atanan kayyımın 11/02/2015 tarihinde TOKİ nezdindeki alacağa haciz konulduğunu ve sıranın ne zaman geleceğini sorduğu ve TOKİ"ye haciz yazısı yazılması talebinde bulunulduğu, sonrasında alacaklı şirket kayyımı vekili Av. ... tarafından haciz talebinde bulunulduğu görülmüştür.
Borçlu tarafından, alacaklı vekili Av. ... 14/12/2012 tarihli haciz talebi üzerine yapılan işlemin iptali için icra mahkemesine başvurulduğu, İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 25/07/2016 tarihli 2015/1265 E. - 2016/637 K. sayılı tavzih kararı ile; 14.12.2012 haciz talebinin kabulü kararının "verilecek kesin süre içinde geçerli vekaletname veya yetki belgesi ibrazı halinde kabulüne aksi halde takibin devamına" karar verildiği, icra müdürlüğünce 03/08/2016 tarihinde alacaklı vekili Av. ..."a, 17/08/2016 tarihinde Av. Kenan Ertaş"a ilam gereğince vekaletname veya yetki belgesinin sunulması için muhtıra gönderildiği, Av. Kenan Ertaş"a 22/08/2016 tarihinde muhtıranın tebliğ edildiği, Av. ..."ın 02/09/2016 tarihinde sunduğu dilekçesi ile dosyada vekaletname olduğunu, ancak tekrar sunulduğunu beyan ederek kendisinin vekil olarak tayin edildiğine dair vekaletnameyi dosyaya sunduğu anlaşılmıştır.
HMK"nın 77/1. maddesinde "Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Her ne kadar dosyaya ne zaman sunulduğuna dair üzerinde havale bulunmasa da dosya içerisinde Av. ... alacaklı şirket vekili olduğuna dair Van 1. Noterliğinin 02/04/2012 tarih, 04687 yevmiye nolu vekaletnamesinin bulunduğu, avukatın azledildiğine dair herhangi bir iddia, bilgi veya belgenin bulunmadığı, muhtıra tebliğ tarihinde ise şirketin kayyım tarafından yönetildiği ve zaten kayyım tarafından vekalet verilen Av. ..."ın alacaklıyı muhtıra tebliğ tarihinden öncesinde takipte temsil ettiği, Av. ... 14.12.2012 tarihli talebinin TOKİ"ye haciz müzekkeresi gönderilmesi olduğu, kayyımın 11/02/2015 tarihli talebinde de sıraya alınan TOKİ"deki haczin sırasının ne zaman geleceği ve TOKİ"ye yeni bir haciz yazısı yazılması talebine ilişkin olduğu, Av. Kenan Ertaş"ın vekaletnamesinin dosya içinde olmadığının kabul edilmesi halinde dahi, alacaklının yapılan işleme 11/02/2015 tarihli talebi ile icazet verdiğinin kabulü gerektiği, alacaklı icra dosyasında kendisini geçerli vekaletnameye dayalı olarak bir vekille temsil ettirdiğinden 14/12/2012 tarihli haciz talebi işleminin geçerli olduğu görülmektedir.
Bu durumda, takipte 14/12/2012 tarihli haciz talebi tarihi ile 11/02/2015 tarihli haciz talebi tarihleri arasında ve en son işlem tarihi ile şikayet tarihi arasında da 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, bono için öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından istemin reddine karar verilmesi gerekirken icranın geri bırakılmasına karar verilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 25/03/2019 tarih ve 2018/2500 E. - 2019/569 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 10/05/2018 tarih ve 2016/1266 E. - 2018/576 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 09/07/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.