17. Ceza Dairesi 2016/9136 E. , 2016/10207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet, temyiz talebinin reddine
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanıklar ... ve ... ile suça sürüklenen çocuk ... hakkında, mala zarar verme suçlarından hükmolunan adli para cezasına ilişkin hükümler yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün kabul edilmekle;
I-Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre; 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Yasa"nın 26.maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3000-TL dahil adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından, atılı mala zarar verme suçu yönünden sanık ... müdafiinin temyiz isteminin reddine dair mahkemece verilen 09.06.2012 tarihli Ek Kararın tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II-Sanıklar ... ve ... ile suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
1-Dosya kapsamından, 20.12.2010 günü tespit edilemeyen bir vakitte, müştekinin 2. katta bulunan ikamet penceresi zorlanarak açılıp, içeriden 300,00 TL para ve 10 adet sigaranın çalındığı, olay yerinden herhangi bir delil elde edilemediği, tahkikat devam ederken, 19.3.2011 günü başka bir olay kapsamında yakalanan sanıklar ... ve ..."ın, 22.03.2011 tarihli müdafii olmaksızın alınan kolluk ifadelerinde, başkaca olaylar yanında temyiz incelemesine konu hırsızlık eylemini de gerçekleştirdiklerini, yanlarında suça sürüklenen çocuk ..."in bulunduğunu beyan ettikleri, sanıklar ... ve ..., yargılama aşamasında ise suçu inkara yönelip, tutanağın altını okumadan imzaladıkları yolunda savunma geliştirdikleri, suça sürüklenen çocuk ..."in, soruşturma aşamasında herhangi bir beyanının alınmadığı, mahkemede dinlenmesinde ise sanıkları tanıdığı ancak onlarla hırsızlık yapmadığını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, müdafii hazır olmaksızın kollukta alınan beyanların, savcı ve hakim huzurunda ileri sürülmemesi ve de suçun sübutuna etki eden
başkaca delil bulunmaması halinde tek başına hükme esas alınamayacağı değerlendirilmekle, sanıklar ... ve ..."ün sonradan döndükleri, müdafii huzurunda alınmayan suçu kabul yönündeki beyanları dışında, suça sürüklenen çocuk ..."in, suçlamayı tümden reddettiği hususu da dikkate alınarak, sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun, atılı suçları işlediklerine dair her türlü kuşkudan uzak, hukuka uygun ve mahkumiyetlerine yeter derecede delil bulunmadığı gözetilmeden, “şüpheden sanık yararlanır” evrensel ceza hukuku prensibi uyarınca atılı suçların sanıklar ve suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatleri yerine yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
2-Aynı yargı çevresindeki cezaevinde başka suçtan tutuklu olduğu anlaşılan ve duruşmalardan bağışık tutulma istemi bulunmayan sanık ..."ün duruşmalara getirtilmesi sağlanmadan, 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırı davranmak suretiyle sanığın yokluğunda mahkumiyetine karar verilerek savunma hakkının kısıtlanması,
3-UYAP sorgulamasında, olay günü güneşin saat 15.58"de battığı, TCK"nın 6/1-e maddesi uyarınca saat 16.58 den sonraki zaman diliminin gece olarak kabulünün gerektiği, müştekinin ise aşamalarda sabah 6.30"da evden ayrıldığı, saat 12.00 sıralarında da ikamete geri döndüğü yolunda beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında, atılı suçların gece vakti işlendiğine dair her hangi bir delil bulunmaması dikkate alındığında, sanıklar ve suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükümlerde TCK nın 143. ve 116/4. maddelerinin uygulanması suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
4-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan hüküm kurulurken, TCK"nın 116/4, 119-c ve 31/3. maddeleri uyarınca belirlenen 2 yıl 8 ay hapis cezasından aynı Yasa"nın 62. maddesi uyarınca ceza indirimine gidildiği sırada netice cezanın 2 yıl 2 ay 20 gün yerine 1 yıl 14 ay 20 gün hapis cezası şeklinde belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,
5-Kasten işlemiş oldukları suçlar nedeniyle hapis cezalarıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezalarından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması ile ayrıca T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
6-T.C. Anayasa’sının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK"nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanun"u Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline dair yazılı şekilde karar verilmesi ile suça sürüklenen çocuk hakkında hazırlanan sosyal inceleme raporu için bilirkişiye ödenen toplamda 40,00 TL"nin zorunlu kamu masrafı niteliğinde bulunması nedeniyle bu giderin de suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmesi suretiyle, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"ye aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ile sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ... müdafii ve O yer Cumhuriyet Savcısı"nın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.