9. Hukuk Dairesi 2008/21745 E. , 2010/6136 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı ve karşı davalı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra
inkar tazminatının ödetilmesine, davalı ve karşı davacı ise fazla ödenen faiz alacağının
tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davayı kısmen hüküm altına almış, karşı davayı
reddetmiştır.
Hüküm süresi içinde davalı ve karşı davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerine 01,01,1996 tarihinde girdiğini, iş sözleşmesinin 21.10.2005 tarihinde haklı bir neden olmaksızın sona erdirildiğini, ... 3. İş Mahkemesinin açtıkları tazminat davasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu, ... 3.İş Mahkemesine sundukları 10.11.2005 tarihli dava dilekçesinde; işe giriş tarihini sehven 20,11,1996 gösterdiklerini, SSK hizmet döküm cetveli ile işe giriş bildirgesinde ve 25.07.2006 tarihli bilirkişi raporunda, işe başlama tarihinin 01.01.1996 olduğunun görüldüğünü,mahkemeye sundukları 02.08.2006 tarihli dilekçede,bu maddi hata nedeniyle hesaplamaya dahil edilmeyen süreye ait doğmuş ve doğacak her türlü talep hakları saklı tuttuklarını açıkladıklarını, ... 3.İş Mahkemesinin 2005/83 E. 2006/688 K. ve 10.11.2006 tarih li ilamı ile davanın kabulüne karar verildiğini, bu ilamın Küçükçekmece 2.İcra Müdürlüğünün 2007/270 E. sayılı dosyasından takibe konulduğunu, ... 3.İş Mahkemesinden talep etmedikleri (ancak dava açılırken saklı tuttukları) müvekkilin 01.01.1996-20.11.1996 tarihleri arasında hak ettiği ve bilirkişi raporuyla da tespit edilen 910-YTL"lık kıdem tazminatı alacağı için davalı şirket aleyhine ... 1. icra Müdürlüğünün 2007/96 E. sayılı dosyası ile ilamsız takip yaptıklarını, davalının itirazda bulunarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini beyanla,davalı işverenin ... l. icra Müdürlüğünün 2007/96 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili davacının 01.01.1996-20.11.2006 tarihleri arasındaki kıdem tazminatı alacağı için ... 1. İcra Müdürlüğünün 2007/96 E. sayılı dosyasından icra takibine geçtiğini, ancak söz konusu alacağa ilişkin yargılamanın yapıldığını ve bu döneme ait kıdem tazminatına hükmedilmeyerek kararın kesinleştiğini, kesin hükme rağmen icra takibine geçilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuş ve ... 3. İş Mahkemesinin ilamında. davacının (karşı davalı) iş akdinin fesih tarihi gerçekte 20.10.2005 olmasına rağmen, ilamın hüküm kısmında, fesih tarihinin 20.10.2003 olarak belirtildiğini ve bu tarihten itibaren faize hüküm kurulduğunu. Yerel Mahkeme kararını temyiz etmelerine rağmen, usulü eksiklikler nedeniyle temyiz talebinin Yargıtay tarafından reddedildiğini ve böylelikle Mahkeme ilamındaki maddi hatanın düzeltilemediğini, karşı davalının Mahkeme kararındaki maddi hatadan yararlanarak ve kötü niyetli davranarak kıdem tazminatına 20.10.2003 tarihinden itibaren faiz talep ettiğini ve icra tehdidi altında bulunan müvekkilinin fazladan 5.000-TL ödemek durumunda kaldığını, böylelikle davacının (karşı davalının) sebepsiz zenginleştiğini beyanla, fazladan ödenen 5.000-YTL faiz alacağının davacıdan (karşı davalı) tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, “Dava dilekçesindeki işe başlama tarihine ilişkin bildirimin davacıyı bağlayacağı, dava dilekçesindeki fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının hizmet süresine ilişkin olmayıp, miktara ilişkin olduğu. davacının bilirkişi raporu geldikten sonra dahi ıslah dilekçesi ile taleplerini artırırken bu hususu bilebilecek durumda olup,davacının işe başlama tarihine ilişkin her hangi bir itirazının olmadığı,bu itibarla davacının davalı şirket nezdinde-ki çalışma dönemi olarak kabul ve beyan ettiği süreye ilişkin yargılamanın yapılıp,bitirildiği bu nedenle "benim çalışmam daha fazlaydı,dilekçede yanlış beyan etmişim" gerekçesi ile tekrar talepte bulunamayacağı,bu itibarla davacının itirazın iptali talebinin yerinde olmadığı,
Karşı davaya gelince;
Davalı-Karşı davacı Vekili Mahkeme ilamındaki maddi hata nedeniyle faizin fazla ödendiğini iddia ederek icra takibi sırasında fazla yatırılan faizin istirdadını talep etmiştir.
Mahkememizin kesinleşen 10.11.2006 tarihli ilamıyla, Kıdem tazminatının faiz başlangıç tarihinde 20.10.2005 yerine 20.10. 2003 yazılarak hata yapıldığı anlaşılmış, karar bu haliyle kesinleşmiştir.
Davacı Vekilince bu kesinleşen karar ayn sırasında davacı tarafça ilam hükmüne göre icra dosyasına Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 459.maddesine göre;hükümde iki tarafın isim, sıfat ve talep sonuçlarına ilişkin maddi hatalar veya hesap hataları yapılmış ise Hakim tarafları dinledikten sonra,bu maddi hataları düzeltebilir.Maddi hataların düzeltil mesi için tavzih yoluna başvurmaya da lüzum yoktur.Hükümlerdeki maddi hataların düzeltilmesi,hükmün icrasına kadar istenebilir.
Yüksek Yargıtay HGK 04.11.1953 tarih ve 45-81 sayılı içtihatında da açıkça belirtildiği üzere "Kesinleşmiş olan ilam muhtevası meblağın davacı tarafından tahsil edildiği anlaşılmış ve bu suretle infaz edilmiş bulunan hükmün HUMK"un 459. maddesine istinaden tashihi caiz değildir."
Davalı-karşı davacının hükmün infaz tarihine kadar bu hakkını kullanmadığı, ilamın temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve ilama dayalı takip sırasında ödemeyi yaptığı, başka bir deyişle hükmün icra edildiği anlaşıldığından hüküm fıkrasındaki maddi hata sonucu fazla ödemek durumunda kaldığı 20.10.2003-20.10.2005 devresine ait faizin istirdadını talep edemeyeceği anlaşılmıştır.” gerekçesiyle, dava ve karşı davanın REDDİNE, karar verilmiştir.
Hüküm, davalı – karşı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, davalı – karşı davacı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde istirdat davası açılmıştır. Mahkemenin red gerekçesinde değinilen hususlar, maddi hata ve tavzih hukuki yollarına ilişkin olup bu yollara süresi içinde ya da usulüne uygun olarak başvurulmamış olması, istirdat davası açmaya engel değildir. Mahkemece, maddi hataya dayalı olarak ödeme yapan davalı - karşı davacının açtığı istirdat davasının kabulüne karar vermek gerekirken farklı hukuki prosedüre atıf yapılarak red hükmü kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 8.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.