15. Ceza Dairesi 2014/12603 E. , 2017/25 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK’nın 155/2, 62, 51, 53 ve 52. maddeleri uyarınca mahkumiyet, erteleme
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
... Sigorta Aracılık Hizmetleri yetkilisi sanık ...’ün, katılana ait ... şirketi ile arasında yapılan acentelik sözleşmesi gereğince şirket adına sigorta sözleşmesi yapmaya ve bu sözleşmeden doğan sigorta primlerini tahsil edip, katılan şirkete intikal ettirmeye yetkili kılınmasına rağmen yaptığı sigorta primlerini şirkete tevdii ve teslim etmeyerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, ödemelerini düzenli olarak yapmasına rağmen sözleşmesinin feshedildiğinin kendisine bildirildiğini, fesih tarihinden sonra herhangi bir tahsilat yapamadığını, tahsilatları sigortanın kendisinin yapması gerektiğini, fesihten sonra 100.000,00 TL’ye yakın ödemeyi iki ay içerisinde yaptığını, kredi kartı ile yapılan taksitli poliçelerin kendi hesabına yattığını, bunları şirkete ödediğini, kendilerine her ay taksit cetveli geldiğini ve bunları düzenli ödediklerini, ödemelerin poliçe bazında değil, cari hesap bazında yapıldığını belirterek suçlamaları kabul etmemesi karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, katılan şirket yetkililerinin beyanlarına başvurularak, sözleşmeye rağmen aralarındaki fiili uygulamaya göre poliçe bedellerinin hangi sürelerle ödenmesi gerektiği, yine ödemelerin poliçe bazında mı yoksa cari hesap doğrultusunda mı yapıldığı, müşterilerin taksitle ödeme yapmaları halinde taksit sonu beklemeden tüm poliçe bedelinin sanıktan tahsil edilmek istenilip istenilmediği hususlarının sorulması; ayrıca sanığın yetkilisi olduğu acente ile katılan şirkete ait muhasebe kayıtlarını içerir defter ve belgeler, tahsilât makbuzları, ödeme dekontları, haftalık ve aylık hesap özeti mutabakatları yanı sıra aralarında görülmekte olan dava dosyaları varsa getirtilerek, dosya içerisine konulması ile sanığın savunmalarında belirttiği üzere, sanığın katılan şirkete ne miktarda teminat verdiği, poliçe bedellerinin ödenmesi hususunda süregelen fiili uygulamanın ne şekilde olduğu, peşin olarak tahsil edilen paraların iade edilmeme sürelerinin sözleşme ya da oluşan fiili uygulamaya göre makul süreyi aşıp aşmadığı, müşteriler tarafından taksitle yapılan ödemelerin sanıktan peşin olarak mı tahsil edilmek istenildiği, mükerrer tahsilat yapılıp yapılmadığı, müşterilerden tahsil edilemeyen poliçelerin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda sanığın ödeme yapmakla yükümlü olduğu tarihler ile toplam ödenmesi gereken meblağın ne kadar olduğu hususlarında muhasebeci ve sigorta uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine dosyanın tevdi edilerek, sanığın katılan şirkete vermesi gereken paranın ne kadar olduğu, parayı vermemesinin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı, 2005 ve 2007 yıllarına ait ödenmemiş poliçe bedellerinin fesih ya da şikayet tarihine kadar tahsilatı yoluna neden gidilmediği, 18.04.2008 tarihinden sonra sanığın tahsilat yapamaması nedeniyle sözleşmenin başında yatırdığı teminatın borçlarını karşılayıp karşılamadığı, yine tüm ödemeleri fesihten kısa bir süre sonra ödeyip ödemediği hususlarının kesin surette saptanıp, dosyadaki diğer delillerle birlikte bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediği de karar yerinde tartışılarak hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1-Sanığın 2005 ile 2008 yılları arasında değişik zamanlarda tahsil ettiği poliçe bedellerini katılana ait şirkete intikal ettirmediğinin kabul edilmesine rağmen, cezasının TCK’nın 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK"nın 53/1. maddesinin (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu yönünden hiçbir şekilde uygulanamayacağının gözetilmemesi,
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71-76 sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, yine zikredilen maddenin 3. fıkrasında, denetim süresinin verilen hapis cezasından az olmayacak şekilde 1 ila 3 yıl arasında belirlenmesi gerektiğinden hareketle, somut olayda anılan emredici düzenlemeye aykırı olacak şekilde, mahkemece sanık hakkında 1 yıl 3 ay hapis cezası verilmesine rağmen 1 yıl denetim süresi belirlenmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 09.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.