
Esas No: 2016/8902
Karar No: 2020/11880
Karar Tarihi: 01.12.2020
Danıştay 6. Daire 2016/8902 Esas 2020/11880 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/8902
Karar No : 2020/11880
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … ve ... parsel ile ... ada, ... parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Çankaya Belediye Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararı ile kabul edilerek, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, alanda mevcut 1/5000 ölçekli nazım imar planında, uyuşmazlık konusu konut adalarının genel büyüklüğünün, konumunun, yapılaşma koşullarının belirlendiği, yine imar adaları arasında park alanının yeri ve büyüklüğü belirlenerek, aralarında imar yolları öngörüldüğü, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile konut adalarının formu ile park alanı ve imar yollarının büyüklüğünün ve konumunun değiştirilmesinin, fonksiyonel açıdan olmasa da, nazım imar planının çizim teknikleri esas alındığında şekil yönünden üst 1/5000 ölçekli nazım imar planına aykırı olduğu, mevcut 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği arasında ortaya çıkan söz konusu uyumsuzluğun planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı olduğu, dava konusu işlemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 24/2 maddesi uyarınca, nazım imar planında gösterilen donatı alanlarının konum ve büyüklüklerinin, uygulama imar planlarında değiştirilmesinin münkün olduğu, yine aynı Yönetmeliğin 24/3 maddesi uyarınca, uygulama imar planlarında, bölgenin ihtiyacına yönelik yeşil alan gibi donatı alanlarını artırıcı küçük alan gerektiren fonksiyonların ayrılmasının mümkün olduğu ve bu fonksiyonların konulmasının nazım imar planına aykırılık teşkil etmediği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının çizgisel hatlar itibariyle birebir nazım imar planına uyması gerekmediği, aksi halde uygulama imar planı yapılmasının bir anlamı kalmayacağı, dava konusu işlemde de sadece ada düzeni değiştirilerek, park alanı büyütüldüğünden, üst 1/5000 ölçekli nazım imar planına aykırılığın söz konusu olmadığı, ileri sürülmektedir.
Çankaya Belediye Başkanlığı tarafından, dava dilekçesine göre davacının adresinin "… Mahallesi" olduğu, dava konu alanın ise "… Mahallesinde" bulunduğu, planlama alanının yakınında davacıya ait taşınmaz bulunduğuna dair dosyaya herhangi bir belge de ibraz edilmediği, davacının dava konusu işlemden somut olarak nasıl etkilendiğine dair dilekçesinde herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, bu nedenle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği halde, İdare Mahkemesince işin esasının incelendiği, dosyada düzenlenen ve mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunun çelişkili olduğu, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile uyumlu olduğu, her iki planda da kullanım kararlarının konut, park ve yol olduğu, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planının şekil açısından birebir aynı olmamasının uyumsuzluk sonucunu doğurmayacağı, dava konusu plan değişikliği ile konut alanlarının büyüklüğünde, yapılaşma koşullarında ve konut adedinde herhangi bir artış yapılmadığı, buna karşılık park alanı miktarı artırılarak kamu yararının sağlandığı, bölgede mevcut 1/1000 ölçekli uygulama imar planının, konut adedinin belirlenmesine ilişkin plan notu aynen dava konusu plana da aktarıldığından, alanda ortaya çıkacak konut sayısında bir değişiklik oluşmayacağı, davacının ilave 27 adet konut oluşacağı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığı, dava konusu plan değişikliğinin sadece ... Konut Yapı Kooperatifinin mülkiyetinde olan alanların tek bir parselde toplanması amacıyla yapıldığı, park alanının özel bahçe haline getirilmesinin söz konusu olmadığı gibi … sayılı plan notu ile de park alanının kamusal kullanımda kalmasının güvence altına alındığı, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 31/4 maddesi gereğince, malikleri belli olmayan veya maliklerine ulaşılamayan taşınmazlar bulunması halinde, bu taşınmazların planlama alanının %20'sini aşmaması şartıyla, diğer maliklerce plan değişikliği teklif edilebileceği, ayrıca parselasyon yapılmadan müşterek mülkiyetten de söz edilemeyeceği, dolayısıyla davacının, özel şahıs mülkiyetindeki ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin iddialarının isabetsiz olduğu, ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacının planlama alanına yakın yerde ikamet ettiği, kaldı ki park alanının tasarrufunun özel mülkiyete geçirilmesine yönelik plan değişikliğinin, kentte yaşayan herkesin menfaatini etkilediği, bu nedenle davacının "kent sakini" sıfatıyla dahi dava açma ehliyetine sahip olduğu, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar planları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda coğrafi alana bağlı kalınmadan "vatandaş sıfatıyla" dava açılabileceği yönünde emsal yargı kararları bulunduğu, bu nedenle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin davalı iddialarının gerçeği yansıtmadığı, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu uygulama imar planı değişikliğine konu edilen taşınmazların veya komşu taşınmazın maliki olmayan, semt sakini sıfatı da bulunmayan davacının, dava konusu işlemle arasında meşru, kişisel ve güncel menfaat ilgisi bulunmadığı anlaşıldığından, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle verilen temyiz istemine konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi, ... ada, ... parsel, ... ada, ... parsel, ... ada, ... parsel, ... ada, … ve ... parsel ile ... ada, ... parsel sayılı taşınmazlardan; ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz dışında kalan toplam 13.980 m2 büyüklüğündeki 5 adet taşınmaz davalı yanında müdahil ... Konut Yapı Kooperatifinin mülkiyetinde, toplam 1.220 m2 büyüklüğünde olan ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz ise dava dışı özel şahıs mülkiyetinde yer almakta olup, söz konusu ... parsel sayılı taşınmazın malikinin vefat ettiği tarih itibariyle mirasçıları tespit edilemediğinden, tapuda ölen şahıs adına tescilli durumdadır.
Mevcut 1/1000 ölçekli Beytepe 3. Etap Toplu Konut Alanı Uygulama İmar Planında, toplam 20.844 m2 büyüklüğünde olan uyuşmazlık konusu alanın 15.128 m2'lik kısmı "E:0.50, TAKS:0.25, 2 kat yapılaşma koşullarında dubleks konut alanı", 4.042 m2'lik kısmı "10 metre ve 7 metre genişliklerinde yol alanı", 1.674 m2'lik kısmı ise "park alanı" kullanımında kalmakta ve söz konusu konut alanları 5 ayrı imar adası düzeninde, park alanı ise konum olarak konut adalarının ortasında düzenlenmiş iken, konut işlevli taşınmazların büyük kısmının maliki olan ... Konut Yapı Kooperatifinin teklifi doğrultusunda onaylanan dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile konut alanlarının toplam büyüklüğü, işlevi ve yapılaşma koşullarında herhangi bir değişiklik yapılmaksızın, önceki uygulama imar planında öngörülen 5 ayrı konut adası düzeni yerine, toplam 15.128 m2 büyüklüğünde "U" şeklinde tek bir konut adası ve ifraz çizgisiyle 2 ayrı parsel oluşturulmuş, bu şekilde davalı yanında müdahil Kooperatifin maliki olduğu 5 ayrı parsel tek bir parsele dönüştürülmüş, mirasçıları belirsiz olan özel şahıs mülkiyetindeki 1 adet parsel ise yüzölçümü değiştirilmeden, ifraz çizgisiyle imar adasının batısında oluşturulan diğer parsele kaydırılmış, önceki uygulama imar planında konut adaları arasında kalan toplam 4.042 m2 büyüklüğündeki imar yolları 1.842 m2'ye düşürülmüş, kaldırılan 2.200 m2 büyüklüğündeki yol alanı ise park alanına ilave edilerek, önceki uygulama imar planında 1.674 m2 büyüklüğünde olan park alanı 3.874 m2'ye çıkarılmış ve konum olarak "U" şeklindeki imar adasının ortasında, batı yönünden 10 metre, diğer yönlerden 7 metre genişliğindeki imar yollarına cepheli olacak şekilde düzenlenmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından; kamusal alan niteliğindeki park alanının, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine konu edilen taşınmazların özel bahçesi haline dönüştürüldüğü, bu şekilde mülk sahiplerine rant sağlandığı, dava konusu uygulama imar planı değişikliğine ait 3 sayılı plan notu ile alanda güvenlik kulübesi yapılmasına izin verildiğinden, ilerleyen dönemde park alanının kamuya açık olan yola cepheli tek kısmının güvenlik kulübesi ile kapatılarak tamamen özel mülk haline getirilmesinin mümkün olduğu, uyuşmazlık konusu alanda ilave 27 adet konut yapılmasına imkan sağlandığı, kamu yararının gerçekleştirilmesi yönünde hiçbir zorunluluk bulunmadan yapılan uygulama imar planı değişikliğinin nesnel ve teknik gerekçelere dayanmadığı, uyuşmazlık konusu taşınmazlardan ... parsel sayılı taşınmazın malikinin vefat ettiği, mirasçılarının ise bilinmediği, söz konusu parsel malikinin haberi olmaksızın planlama alanındaki tüm parsellerin tek imar adası düzeninde birleştirildiği, bu şekilde müşterek mülkiyete konu edildiği, maliklerin tamamının muvafakati olmaksızın taşınmazın mimari projesinin onaylanması ve yapı ruhsatı düzenlenmesi gibi uygulama işlemleri yapılamayacağından, ortaklığın giderilmesi davası açılmak suretiyle, mirasçıları bilinmeyen ... parsel sayılı taşınmazın ele geçirilmesinin amaçlandığı ileri sürülerek bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 tarih ve 4577 sayılı Kanunla değişik 2.maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un 14. maddesinin 3. fıkrasında; dilekçelerin Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından a) görev ve yetki, b) idari merci tecavüzü, c) ehliyet, d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) süre aşımı, f) husumet, g) 3 ve 5'inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırayla inceleneceği belirtilmiş, aynı maddenin 6. fıkrasında; yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlenmiş, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, dilekçelerde 14. maddenin 3/c bendine aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri yargı mercilerince yapılmaktadır. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi; kişisel, meşru ve güncel olması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, davacının menfaatlerini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Bu ilişki, uyuşmazlığın niteliğine göre bazen mülkiyet hakkından, bazen de komşuluk hukukundan doğabilmektedir. Sonuç olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken menfaatlerine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.
Çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla kamu yararını yakından ilgilendiren konularda Danıştay içtihatları ile belde sakini olmak dava açmak için yeterli görülmüş ise de, bu kapsamda bulunmayan bir alanda imar planının iptali istemiyle dava açabilmek için komşu, bitişik parsel maliki ya da en azından mahalle sakini olmak gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi, ... ada, ... parsel, ... ada, ... parsel, ... ada, ... parsel, ... ada, … ve ... parsel ile ... ada, ... parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Çankaya Belediye Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararı ile kabul edilerek, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazlarla mülkiyet ilişkisi bulunmadığı gibi, söz konusu taşınmazların komşuluğunda veya civarında maliki olduğu herhangi bir taşınmazın da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının "Mernis" kaydından alınan güncel ikametgah adresinin "… Kışlalı Mahallesi ... Sokak No:… …/…" şeklinde olduğu, buna karşılık dava konusu taşınmazların … Mahallesi sınırları içerisinde yer aldığı, bu durumda davacının semt sakini sıfatına da sahip olmadığı görülmektedir.
Bu haliyle ikamet ettiği yere uzak konumdaki bölgede adına kayıtlı taşınmazı bulunmayan, dolayısıyla dava konusu imar planları ile doğrudan hiçbir menfaat ilişkisi olmayan davacının, Ankara ilinde yaşayan bir kişi olarak açtığı bu davadaki istemlerinin, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar kapsamında değerlendirilmesine de imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalıların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 01/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X)KARŞI OY : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 tarih ve 4577 sayılı Kanunla değişik 2.maddesinde belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli araçlardandır. Bu nedenledir ki, iptal davasında davacı olabilmek için "menfaat ihlali" yeterli görülmüş, davacı ile dava konusu işlem arasında sadece meşru, kişisel ve güncel bir ilişkinin varlığı aranmıştır.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel menfaat ilişkisinin varlığı ise, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda da yorumlanması gerekmektedir.
Öte yandan, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, belde veya semt sakini sıfatıyla açılan davalarda, dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanmak suretiyle belirlenmesi gerektiğine ilişklin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Uyuşmazlıkta, her ne kadar dava konusu plan değişikliğine konu taşınmazların yer aldığı "Beytepe Mahallesi" sınırları içerisinde davacının maliki olduğu taşınmaz bulunmamakta, ayrıca davacı aynı mahalle sınırları içerisinde ikamet etmemekte ise de, davacı tarafından; kamusal alan niteliğindeki park alanının, özel şahıs mülkiyetindeki konut parsellerinin bahçesi haline dönüştürüldüğü, ilerleyen dönemde park alanının kamuya açık olan yola cepheli tek kısmının güvenlik kulübesi ile kapatılarak tamamen özel mülk haline getirilmesinin mümkün olduğu şeklinde ileri sürülen iddialar ile açılmış olan bu davanın kamu yararını yakından ilgilendirdiğinin ve davacının dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin esasının incelenmesi gerektiği oyuyla davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği yolundaki Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
