12. Ceza Dairesi 2016/3395 E. , 2016/8522 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/2, 22/3, 62, 63, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından duruşma talebi olmaksızın, sanık müdafiileri tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle, 29.04.2016 tarihinde yapılan duruşmada hazır bulunan, sanık müdafiilerinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine, eksik inceleme ile hüküm verildiğine, sanığa çok fazla ceza tayin edildiğine, bilinçli taksir koşullarının oluşmadığına, ölen ve yaralananların müterafık kusurlu olduğuna, katılanlar vekilinin ise sanığa az ceza verildiğine, takdiri indirim uygulanmaması gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları ve temyiz itirazları üzerine dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay tarihinde sanığın idaresindeki kamyonet ile 3.12 promil alkollü olarak, saat 09.50 sıralarında, gündüz vakti, meskun mahal dışında, iki yönlü, asfalt kaplama, düz ve eğimsiz karayolunda hızlı bir şekilde seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yön istikametine geçtiği sırada bu yolda nizami olarak seyreden katılan idaresindeki kamyonet ile çarpışması sonucu katılanın aracındaki yolculardan beş kişinin öldüğü, katılan sürücü ve aracındaki yolcunun basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı olayda; sanığın tam kusurlu olduğunun tespit ve kabul edilmesi ile ağır kusuru sonucu 5 kişinin ölümüne ve 2 kişinin yaralanmalarına neden olan sanık hakkında TCK’nın 85/2. maddesi uyarınca 14 yıl temel ceza belirlenmesinde ve bilinçli taksir koşullarının oluştuğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafilerinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine, eksik inceleme ile hüküm verildiğine, sanığa çok fazla ceza tayin edildiğine, bilinçli taksir koşullarının oluşmadığına, ölenlerin de kusurlu olduğuna, katılanlar vekilinin ise ceza miktarına, sanık hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 13/05/2016 tarihinde temel cezanın tayini yönünden yapılan müzakerede oyçokluğuyla, diğer hususlarda oybirliğiyle karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ :
5237 sayılı TCK’nın "Cezanın belirlenmesini" düzenleyen 61. maddesinin 1. fıkrası, ""Hakim somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini, b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları, c) Suçun işlendiği zaman ve yeri, d) Suçun konusunun önem ve değerini, e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, g) Failin güttügü amaç ve saiki, göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler" aynı maddenin 10. fıkrası ise " Kanunda açıkça yazılı olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne de değiştirilebilir," şeklindedir.
O halde; 01.06.2005 tarihinden sonra işlenmiş olan herhangi bir suç nedeniyle alt ve üst sınır arasında bir ceza belirlenmesi gerektiğinde, gözönünde bulundurulması gereken tek ölçüt 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenlemedir. Ancak taksirle işlenen suçlar açısından yasa koyucu aynı Yasanın 22. maddenin 4. fıkrasına bir ölçüt daha eklemiştir. Bu durumda taksirle işlenen suçlarda alt ve üst sınır arasında ceza belirlenirken TCK"nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerin birlikte göz önüne alınması gerekmektedir.
Her ne kadar, yasa koyucu taksirli suçlar açısından 765 sayılı TCK"nın da yer alan ve matematiksel kusur hesabına dayalı cezalandırma sisteminden vazgeçmiş ise de, 5237 sayılı TCK uygulamasında alt ve üst sınır arasındaki cezanın meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ile suç konusunun değeri de gözetilerek fakat ağırlıklı olarak kusura göre belirlenmesi hakkaniyete ve yasaya uygun olacaktır. Bunun dışında, cezanın yasada yer alan objektif ölçütler terk edilerek, tamamen sübjektif olan hak ve nasafet gereğince tayin edilebileceğinin kabul edilmesi halinde ise, kişilere göre değişikkenlik gösterecek olan hak ve nasafet ölçütlerinden kaynaklanan adaletsiz uygulamalar ortaya çıkacaktır.
Olayımıza geldiğimizde, 5 kişinin ölümüne ve 2 kişinin yaralanmasına tam kusurlu olarak sebebiyet veren ve 2 yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilebilecek olan sanık hakkında, tayin edilen 14 yıl temel hapis cezasının yerinde olup olmadığı tartışmanın konusunu oluşturmaktadır.
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, tam kusurlu olarak olaya sebebiyet veren sanığa asgari hadden uzaklaşılarak ceza tayin edilecektir.
Takdir edilecek uzaklaşma miktarını da TCK"nın 61/e maddesindeki "meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı" kriteri belirleyecektir. Anılan kriterin uygulanması da, zararın çok olması halinde temel ceza üst hadde doğru uzaklaşmak, zararın az olması halinde de alt hadde doğru yaklaşmak şeklinde kendini gösterecektir. Cezayı tatbik eden hakim, dosyanın kişiselleştirilmesine özen göstermek, vereceği cezayı tayin ederken dosyada mevcut verilerden daha ağırının gerçekleşmesi halinde verebileceği bir ceza miktarınıda dikkate almak zorundadır.
Aksi halde karara konu olaya göre çok daha ağır sonuçların meydana geldiği hallerde, verebileceği ceza miktarı kalmayacak, kararların muhatapları arasında yakınmalara yol açacaktır.
Dosyamızda meydana gelen olayın vehameti tartışma kabul edilemez. Ancak aynı şartlarda, bir başka sanığın 15 kişinin ölümüne sebebiyet vermesi halinde, verilecek cezanın üst sınırının 15 yıl olması dikkate alındığında, çıkan sonucun ne mağdur tarafı ne de 5 kişinin ölümüne neden olan sanığı tatmin etmeyeceği açıktır. Öyleyse yapılması gereken, temel ceza tayininde yukarıda bahsedilen kriterleri dikkate almak, diğer hususları ise arttırım ve indirim hükümlerinin tatbikinde gözetmek olmalıdır. Yerel mahkeme ise, kaçma şüphesi var diyerek tutukluluğunun devamına karar verdiği sanıkla ilgili, yargılama sürecindeki davranışlarını olumlu değerlendirmek suretiyle, TCK"nın 62. maddesinin uygulanmasına karar vermiştir.
Tüm bu nedenlerle, yerel mahkemece sanığa temel ceza tayin edilirken takdir hatasına dayalı olarak fazla ceza verildiği düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyoruz.
TEFHİM ŞERHİ:
13.05.2016 tarihinde verilen iş bu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ... huzurunda, duruşmada hazır bulunan sanık müdafileri Av. ... ve Av. ... ile katılanlar vekili Av. ..."nin gelmediği anlaşılmakla 13.05.2016 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.