
Esas No: 2022/1368
Karar No: 2022/6131
Karar Tarihi: 11.04.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/1368 Esas 2022/6131 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2022/1368 E. , 2022/6131 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 23.11.2021 tarih ve 2021/13896 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30.12.2021 tarih ve KYB-2021/144714 sayılı ihbarname ile;
Dolandırıcılık suçundan sanık ... ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 157/1, 62/ ve 52. maddeleri gereğince iki kez 2 yıl 6 ay hapis ve 1.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli ve 2018/541 esas, 2019/758 sayılı kararının, "sanığın evvelce ticaret yapması nedeniyle tanıdığı ve borçlu olduğu müşteki ...'ya ulaşarak, adı geçen müştekiden; Kültür Bakanlığından alacağı parasal destek için gerekli olduğunu belirttiği banka hesaplarındaki hareketliliği artırmak için anında yatırıp çekme işleminde kullanılmak ve sonrasında da hemen iade etmek üzere para istediği, müşteki ...'nın da kendisinde, diğer müşteki ... tarafından emanet olarak bırakılan 50.000 Amerikan dolarının bulunduğu ve durumu sanığı tanımayan adı geçen diğer müştekiye bildirmesi üzerine, her iki müştekinin sanıkla birlikte banka şubesine gittikleri ve müşteki ... tarafından 50.000 Amerikan dolarının sanığa verildiği, sanığın birkaç banka şubesine uğrayarak elindeki parayı hesaplarına yatırarak çektiği ve müşteki ...'e vermesini müteakip, bu kez sanığın 420.000 Amerikan doları tutarında işlem görülmesi için son kez 75.000 Amerikan doları kadar daha işlem yapılması gerektiği belirtip bahsedilen miktarın kendisine verilmesini istemesi sonrasında, söz konusu tutarın müşteki ... tarafından sanığa verildiği, ancak sanığın aldığı meblağı banka hesabına yatırmasını takiben, paranın bankada bir gece kalması gerektiği zira aksi halde banka tarafından şikayet edileceği gerekçesiyle, parayı çekip iade etmediği, bunun yerine paranın müştekilerce çekilebilmesi için tarih kısmında tahrifat yaptığı belgeyi müştekilere verdiği, müştekiler tarafından söz konusu belge ile derhal bankaya müracaat edilmiş ise de, banka yetkilerince tahrifat yapılmış belge ile işlem yapılmayacağının ve zaten yatırılan paranın süratle başka hesaplara aktarıldığının bildirilmesi üzerine müştekilerinin dolandırıldıklarını anladıkları olay nedeniyle yapılan yargılama sonunda, sanığın her iki müştekiden para alarak müştekileri dolandırdığı gerekçesiyle ayrı ayrı iki kez cezalandırılmasına karar verilmiş ise de,
Somut olayda, sanık tarafından dolandırıcılığa konu paranın müşteki ...'e ait olduğu hususunda bir tereddüt bulunmadığı, ancak suça konu paranın 02/05/2013 tarihli celsedeki ifadesinde belirttiği üzere müşteki ... tarafından diğer müştekiye taksit taksit ödendiği ve halen borcun devam ettiği, bu halde sanığın her iki müştekiye yönelik tek bir eylemi nedeniyle, ama müşteki ... tarafından ama müşteki ... tarafın mal varlığında bir azalma olsun, tek bir zararın meydana geldiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun'un 43. maddesinde, "1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" şeklinde yer alan düzenlemeye nazaran, sanığın tek bir suç işleme kararı doğrultusunda hareket ettiğinin kabul edilmesi ve dolayısıyla sanık hakkında zincirleme suça ilişkin 5237 sayılı Kanun'un 43. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde her iki müşteki yönünden ayrı ayrı iki kez cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, sanığın “dolandırıcılık“ suçundan TCK‘nin 157/1, 62, 52. maddeleri uyarınca katılanlar ... ve ...‘e yönelik eylemleri nedeniyle “iki kez“ 2 yıl 6 ay hapis ve 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli, 2018/541 Esas ve 2019/758 Karar sayılı mahkûmiyet hükümlerinin CMK'nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 11.04.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dolandırıcılık suçundan sanık ... ...'nın, 5237 sayılı TCK.nın 157/1, 62/ ve 52. maddeleri gereğince iki kez 2 yıl 6 ay hapis ve 1.000 TL. adli para cezalan ile cezalandırılmasına dair İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2019 tarih ve 2018/541 esas, 2019/758 karar sayılı dosyasının KYB talebi ile dairemize geldiği, yapılan inceleme neticesinde ; sanığın her iki müştekiye yönelik eylemi sonucu tek bir zarann meydana geldiği, bu nedenle sanığın bir suç işleme kararı doğrultusunda hareket ettiğinin kabulü ile TCK.nınl57/l 43. maddeleri gereğince zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezalandırılması gerektiği yönündeki sayın çoğunluğun bozma isteyen görüşüne iştirak etmek mümkün değildir.
Şöyle ki;
Dolandırıcılık, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır. Bu tanım ve dolandırıcılık suçunun düzenlendiği bölümden de anlaşılacağı üzere, dolandırıcılık suçu malvarlığına karşı işlenen suçlardandır. Dolandırıcılık suçunun mağduru, hileli davranışlarla aldatılan veya bunun sonucunda malvarlığı zarara uğrayan kişidir.
Dolandırıcılık suçunda aldatılan ile malvarlığı zarara uğrayan kişilerin aynı olmamaları halinde, aldatılan kişinin malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabilme yetkisi varsa bu suç oluşur. Aldatılan kişi ile malvarlığı zarara uğrayan kişinin farklı olması halinde, aldatılan kişinin de dolandırıcılık suçunun mağduru olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Zira dolandırıcılık suçuyla asıl olarak korunmak istenen hukuki değer malvarlığı değeri olduğundan, bu gibi hallerde malvarlığı yönünden zarara uğrayan kişi suçun mağduru olarak kabul edilir. Çünkü sırf aldatılmış olmak bu suç açısından mağdur olmak için yeterli olmayıp, malvarlığı yönünden bir zarar ya da zarar tehlikesinin de gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Somut olayda; sanığın önceden tanıdığı katılan ...'yla 23.07.2012 tarihinde buluştuğunda, Kültür Bakanlığından alacağı destek için gerekli olduğunu belirttiği banka hesaplarındaki hareketliliği artırmak için anlık yatırıp çekmek ve sonrasında da hemen iade etmek üzere para istediği, katılan ...'nın da kendisinde, diğer katılan ... tarafından emanet olarak bırakılan 50.000 Amerikan dolarının bulunduğu ve durumu sanığı tanımayan adı geçen diğer katılana bildirmesi ve onun kabulü üzerine, her iki katılanın sanıkla birlikte 31.07.2012 tarihinde banka şubesine gittikleri ve katılan ... tarafından 50.000 Amerikan dolarının sanığa verildiği, sanığın birkaç banka şubesine uğrayarak elindeki parayı hesaplarına yatırarak çektiği ve katılan ...'e vermesini müteakip ayrıldıkları, ertesi gün sanık ve katılanlann bir araya gelerek aynı işlemleri tekrarladıkları ve paranın yine katılan ...’e iade edildiği, bu kez sanığın 420.000 Amerikan doları tutarında işlem görülmesi için son kez 75.000 Amerikan dolan kadar daha işlem yapılması gerektiğini belirtip bahsedilen miktann kendisine verilmesini istemesi üzerine, 02.08.2012 tarihi itibariyle yeniden bir araya gelinip istenen miktarın katılan ... tarafından sanığa verildiği, sanığın aldığı meblağı bankaya yatırdığı ancak paranın bankada bir gece kalması gerektiğini aksi halde banka tarafından şikayet edileceğini belirtip parayı iade etmediği, ancak paranın katılan ... tarafından çekilebilmesi için tarih kısmında tahrifat yaptığı belgeyi katılanlara verdiği, katılanlar tarafından söz konusu belge ile 03.08.2012 tarihinde bankaya müracaat edilmiş ise de, banka yetkilerince tahrifat yapılmış belge ile işlem yapılmayacağının ve zaten yatırılan paranın süratle başka hesaplara aktarıldığının bildirildiği bu şekilde dolandırıcılık suçuna vakıf olunduğu anlaşılmıştır. Dolandırıcılığa konu paranın katılan ...'e ait olduğu hususunda bir tereddüt bulunmadığı, dolandırıcılık suçlarında asıl olarak korunmak istenen hukuki değerin malvarlığı değeri olması nedeniyle sırf aldatılmış olmanın bu suç açısından mağdur olmak için yeterli olmadığı, malvarlığı yönünden bir zarar ya da zarar tehlikesinin de gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olayda malvanğında eksilme meydana gelen kişinin katılan ... olduğu, diğer katılan ...’nın malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmediği, katılan ...’nın sorumluluk duygusuyla hareket ederek suç tarihinden sonraki bir zaman diliminde diğer katılan ...’e taksitler halindeödeme yapmasının suçun mağduru durumuna getirmeyeceği, para yatırma ve çekme işlemlerinin yapılması için buluşulan her üç günde de katılan Katılan ...’in bizzat hazır bulunduğu ve paranın katılan ... tarafından sanığa verildiği dikkate alındığında katılan ...’nm katılan ...’in yanında bulunmaktan başka vasfının bulunmadığı, aldatılan ve malvarlığı zarara uğrayan kişinin katılan ... olduğu dolayısıyla somut olayda tek bir dolandırıcılık suçunun mevcut olduğu, mahkumiyet hükümlerinin bu nedenle bozulması gerektiği, TCK. nun 43 maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin ise uygulama koşullarının bulunmadığı düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmemiz mümkün görülmemiştir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
