Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5667
Karar No: 2013/7681
Karar Tarihi: 03.12.2013

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/5667 Esas 2013/7681 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2013/5667 E.  ,  2013/7681 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı idare arasında aktedilmiş hizmet sözleşmesi kapsamında asgari ücrette meydana gelen değişiklik sonrası davalı idare tarafından ödenmesi gereken fiyat farklarının eksik hesap edildiğini, bu fiyat farkının (asgari ücretteki değişiklikten kaynaklı; ücret farkı, işveren tarafından karşılanan sosyal sigorta primine ilişkin fark ve işsizlik sigortasına ilişkin fark) müvekkili şirket tarafından çalıştırılan personele idari şartnamenin 26.3.1. maddesinde tespit edilen katsayılar doğrultusunda hesaplanması gerekirken bu katsayılar dikkate alınmaksızın asgari ücret üzerinden fiyat farkı belirlendiğini ileri sürerek, şimdilik 1.000,00 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında ıslah ile talep miktarını 36.132,93 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; asgari ücret değişikliği sonrası fiyat farkının idari şartnamenin 26.3.1. maddesinde belirtilen katsayılar üzerinden hesaplanması gerekirken bu katsayılar dikkate alınmaksızın hesaplandığı, bu nedenle davacıya 36.132,93 TL eksik ödeme yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile anılan miktarın dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamında ödenmesi gereken fiyat farklarının tahsili istemine ilişkindir.
    YHGK"nın 12.10.2011 tarih ve 4-504 E, 606 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 04.11.2000 tarihli ve 24220 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan, Anayasa Mahkemesi"nin 20.07.1999 gün ve 1 Esas, 33 Karar sayılı kararı ile 1086 sayılı HUMK"nın 87. maddesinin son cümlesindeki “müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez” hükmü iptal edilmiştir.
    Hal böyle olunca, davacı, kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, ek bir
    dava açarak isteyebileceği gibi, müddeabihin arttırılmasını önleyen yasal düzenlemenin yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi"nin kararı ile ortadan kalkmasından yararlanarak, aynı davada kısmi ıslah dilekçesi verip harcını yatırmak suretiyle müddeabihi arttırarak da talep edebilir.
    HMK"nın 176. (HUMK"nın 83.) maddesinde ıslah; “taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen ya da kısmen düzeltmesi” olarak tanımlanmıştır. O halde ıslah kısmen ya da tamamen yapılabilir.
    Davanın tamamen ıslahı, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılmasını gerektirir (HMK"nın 179/1 ve HUMK"nın 87. maddeleri). Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda, davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan bunun doğal sonucu olarak, zamanaşımı, hak düşürücü süre ilk davanın açıldığı tarihteki duruma göre dikkate alınacaktır. Onun için davanın tamamen ıslahında ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı C: IV, s. 3998 vd.; Sabri Şakir Ansay, Yargılama Usulleri, yıl: 1960, s. 194 vd.; İlhan Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, yıl: 1975, s. 460 vd.; Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku Esasları, yıl: 1973, s. 335 vd.)
    Davanın kısmen ıslahında ise, o zamana kadar yapılmış bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılmasına imkan yoktur. Davanın kısmen ıslahını düzenleyen HMK"nın 179/1. maddesinde (HUMK"nın 87 c.1.de) “bunu (ıslahı) yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren” dediğine göre, davacının davasını kısmen ıslah etmesi halinde, hangi usul işlemlerinin yapılmamış sayılması gerekeceği davacının iradesine göre yorumlanacaktır. Davanın ıslah edilmeyen kesimine ilişkin usul işlemleri ise, geçerli olmakla, devam edecektir (Baki Kuru, a.g.e., s. 4018).
    Ek dava konusuna gelince, kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için, gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra, ayrı bir dava açılması da usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine, kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması da kural olarak mümkündür.
    Bu haliyle kısmi ıslah, ek dava yoluyla elde edilebilecek haklara, mevcut dava içerisinde, daha basit, daha az masrafla ve daha kısa süre içerisinde kavuşma olanağı tanıyan ve bu yönüyle adeta ek dava açma yoluna alternatif oluşturan bir yapıdadır. Dolayısıyla, kısmi davanın davacısı, ek dava açmak veya kısmi ıslah yoluna gitmek konusunda seçimlik hakka sahiptir.
    Kısmi ıslah yoluyla müddeabihin artırılabilmesi olanağı, bir anlamda, artırıma konu kısmın ek dava yoluyla istenilmesinin alternatifi niteliğinde bulunduğundan; kısmi davadaki ıslah ile, bu yola gidilmeyip ek dava açılması halleri, davacıya aynı hak ve olanakları tanıyan seçimlik yollar olduğundan, usul hukuku açısından sonuçlarının da aynı olması gerekir ve beklenir.
    Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 14.04.2004 gün ve 2004/4-200-227 ve 12.10.2011 tarih ve 2011/4504-606 sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.
    Bu anlatılanların ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
    Davacı vekili, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL"nin faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında da dava açarken saklı tuttukları
    fazlaya ilişkin hakları kapsamındaki isteğini 11.04.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile 36.132,93 TL"ye yükseltmiş; ancak, dilekçede ıslah ettikleri miktar yönünden faiz talebine yer vermemiştir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde yapılan değerlendirmede; harcı yatırılarak ıslah ile arttırılan kısmın ayrı bir dava, diğer bir anlatımla ek dava olarak kabulü gerektiği, ek davadaki ilkelerin burada da söz konusu olacağı, ıslah suretiyle istenen miktara faiz yürütülmesi talep edilmediğinden, dava açılırken talep edilen faizin bu talebe yansıtılamayacağı, kendisi faiz talep etmeyen davacı lehine faiz yürütülmesi olanağı bulunmadığı ve sonuçta ıslah ile arttırılan kısım için faiz talep edilmediğinden bu bölüm için faize hükmedilemeyeceği sonucuna varılmalıdır.
    Öte yandan, 04.12.1984 tarih ve 3095 sayılı Yasa"nın 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB"nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa"nın ticari işler için temerrüt faizini düzenleyen 2/2. maddesinde yapılan değişiklik ile 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB"nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun"un 1. maddesi yasal faizi düzenlemiş olup, ticari olmayan işler için temerrüt faizi 2/1, ticari işler için temerrüt faizi ise 2/2. maddede düzenlenmiş ve 1. fıkra temerrüt faizi oranını öngörürken 1. maddede yazılı yasal faiz oranına atıf yapmış, 2. fıkra ise 1. madde hükmünde öngören oranı kısmen baz alarak kendisi ayrı bir oran belirlemiştir. Diğer anlatımla, 1. madde hükmü temerrüt faizini düzenlememiş, "temerrüt faizi" başlıklı 2. maddenin oran olarak kaynağı ve dayanağını oluşturan çerçeve bir hüküm olarak ve ayrıca ticari olan ve olmayan işler için sadece kural olarak uygulanmak üzere sevkedilmiş olup, bu kuralın istisnası olarak 2. maddede temerrüt faizi bakımından farklı bir oran öngörülmüştür.
    Somut olayda, davacının avans oranında temerrüt faizi isteme hakkı olduğu halde, dava dilekçesi ile talep edilen 1.000,00 TL"nin faiz oranı belirtilmeden faiziyle tahsili istendiğinden, davacının 3095 sayılı Kanun"un 2/2. maddesinde ticari işler için öngörülen temerrüt faizi oranı olan avans faizini değil, 2/1. maddesinde ticari olmayan işler için öngörülen yasal faizi talep ettiğinin kabulü gerekir.
    Bu durumda mahkemece, dava dilekçesi ile talep edilen 1.000,00 TL yönünden yasal faize hükmedilmesi, ıslah ile artırılan miktara yönelik olarak ise faize hükmedilmeksizin hüküm kurulması gerekirken, HMK"nın 26. maddesi hükmüne aykırı olarak dava ve ıslah edilen miktarlara ilişkin avans faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi