Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1222
Karar No: 2020/1307
Karar Tarihi: 02.12.2020

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1222 Esas 2020/1307 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1222
Karar No : 2020/1307

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali ve ödeme emri içeriği amme alacağının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Ödeme emri içeriği amme alacağının kaldırılması istemi yönünden yapılan değerlendirme:
Davacı adına tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin ihbarnameler, davacının ikametgâh adresinde tebliğe çıkarılarak bizzat kendisine 29/08/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Ancak, anılan ihbarnameler ile davacıya tebliğ edilen vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde dava açılması gerekmekte iken bu süre geçirildikten sonra 27/05/2014 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile vergi ve cezaların kaldırılması istendiğinden anılan istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir.
… tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemi yönünden yapılan değerlendirme:
Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca şirketlerin ticaret sicilinden silindiği tarihte tüzel kişilikleri sona ermiş olduğundan, hukuken var olmayan şirketin haklara sahip olması ve borçlu kılınması hukuken mümkün olmadığı gibi tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi hukuken var olmayan şirket adına tarh ve ceza kesme işlemlerinin tesis edilemeyeceği, tesis edilen işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin tüzel kişiliği sona erdikten sonra başlatılan inceleme sonucunda düzenlenen vergi tekniği raporu doğrultusunda şirket adına takdir komisyonu kararları alınarak şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinden bahisle davacı adına re'sen tarhiyat yapılmış ve sonrasında dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir. Bu haliyle dava konusu ödeme emri içeriği amme alacaklarının kesinleştirildiğinden ve tahsilinin imkânsız hale geldiğinden bahsedilemeyecektir. Dolayısıyla, ortada kanuni temsilciden istenilebilir hale gelmiş bir amme alacağı bulunmadığından, anılan hususların davacı açısından "borcum yoktur" kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, tüzel kişiliği sona eren şirkete ait olup söz konusu şirketten tahsil olanağının bulunmadığı ileri sürülen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle ödeme emri içeriği amme alacağının kaldırılması istemi yönünden davayı süreaşımı nedeniyle reddetmiş; ödeme emrini ise iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 14/03/2019 tarih ve E:2015/3480, K:2019/1952 sayılı kararı:
Uyuşmazlıkta, davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği borçları ihtiva eden ihbarnameler 29/12/2012 tarihinde muhatabın bilinen adresinde bizzat kendisine tebliğ edilmiştir. Davacının ileri sürdüğü iddialar, ödeme emri safhasında ileri sürülebilecek mahiyette iddialar olmayıp ancak, ödeme emrinin dayanağı ihbarnamelere karşı açılacak davada ileri sürülebilecektir.
Bu durumda, usulüne uygun olarak tebliğ edilip itirazsız kesinleşerek ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yöndeki gerekçeyle verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararın kabule ilişkin kısmını bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun "Tasfiye" başlıklı 17. maddesine, 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle 03/07/2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere eklenen (9) numaralı fıkra ile tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemlerinin, müteselsilen sorumlu olmak üzere tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı, limited şirket ortaklarının, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacakları, bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğunun tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olacağı hüküm altına alınmıştır.
Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı gibi kural olarak kanunların geriye yürütülmemesini de zorunlu kılar. Bu nedenle “kanunların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara uygulanabileceklerinden sonradan çıkan bir kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara uygulanamaz.
Uyuşmazlıkta, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine 5904 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle eklenen (9) numaralı fıkranın 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, bu hükmün dava konusu dönemlere ilişkin amme alacağına geçmişe dönük olarak uygulanamayacağı açık olduğundan ve tasfiyesi tamamlanmış şirketlerin 03/07/2009 tarihinden önceki dönemlere ait vergi borcundan kanuni temsilcilerin sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığından, bu hususun da davacı açısından "borcum yoktur" kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Vergi mahkemesi ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle bozulan kısım yönünden ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyize konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2-… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi