
Esas No: 2020/1322
Karar No: 2020/1311
Karar Tarihi: 02.12.2020
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1322 Esas 2020/1311 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1322
Karar No : 2020/1311
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Derneği
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2008 takvim yılının tüm dönemlerine ait Ba-Bs bildirim formları ile aynı yılın muhtelif vergi türü ve vergilendirme dönemlerine ilişkin beyannameleri kanuni süresi içerisinde elektronik ortamda vermediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarının vadesinde ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Gerçek durumu yansıtmayan olaylar vergilendirme için esas alınamaz. Mükellef ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları ve kayıtları tespite yönelik yoklama tutanak veya fişlerinin olayı açık ve net olarak ortaya koyacak şekilde düzenlenmiş olması zorunludur.
Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca vakıf ve dernekler değil bunların iktisadi işletmeleri kurumlar vergisi mükellefidir.
Uyuşmazlıkta, davacının üyeleri dışında üçüncü kişilere çay ve meşrubat hizmeti verdiği ve bu nedenle kazanç sağladığı yönünde somut bir tespit yapılmadığı gibi ticari amaçlı olarak faaliyette bulunduğu ve derneğe bağlı iktisadi bir işletme oluştuğu hususu da açık ve net bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bilindiği üzere, ticari faaliyetin en önemli özelliği gelir sağlama amacına yönelik olması, ticari bir organizasyona dayalı bulunması ve devamlılık arz etmesidir. Bu doğrultuda dernek çay ocağının ticari gelir sağlama amacına yönelik olarak faaliyette bulunup bulunmadığı, dernek üyesi dışındaki kimselere hizmet verilip verilmediği hususunda hukuken geçerli bir inceleme ve tespit yapılmaksızın derneğe ait çay ocağının iktisadi işletme sayılması mümkün değildir.
Bu durumda, ödeme emri ile tahsili istenen özel usulsüzlük cezalarının dayanağı olarak gösterilen 07/11/2007 tarihli yoklama fişine istinaden davacı adına söz konusu cezalar kesilmiş ise de derneğin amacı dışında ticari faaliyette bulunduğu, dernek üyeleri dışında üçüncü kişilere çay ve meşrubat hizmeti verdiği ve bu suretle kazanç sağladığı yönünde somut bir tespitin bulunmaması karşısında, bu durumun 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi uyarınca "böyle bir borcu olmadığı" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle ödeme emrini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 19/02/2018 tarih ve E:2016/2773, K:2018/678 sayılı kararı:
Kamu alacağının tarh ve tahakkukuna ilişkin işlemde olabilecek hukuka aykırılıkların ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada "böyle bir borcu olmadığı" kapsamında değerlendirilmesi olanaklı değildir.
Vergi Mahkemesince, dava konusu ödeme emri içeriği özel usulsüzlük cezalarının davacı tarafından dava konusu edilmediği hususu değerlendirilmeksizin, söz konusu cezaların kaldırılması istemiyle açılacak davada ileri sürülebilecek olan davacı iddialarının "böyle bir borcu olmadığı" kapsamında değerlendirilmesi suretiyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda, ortada ödeme emri düzenlenmesini gerektiren kesinleşmiş ve ödenmemiş bir amme alacağı bulunup bulunmadığı araştırılmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi mahkemesi aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2-…Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
XX - KARŞI OY:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 7061 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önceki 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtilmiş, 58. maddesinde ise kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği kurala bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “bilgi verme” başlıklı 148. maddesinde; kamu idare ve müesseseleri, mükellefler ve mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerin, Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecbur oldukları, bilgilerin yazı ve sözle istenebileceği sözle istenilen bilgileri vermeyenlere keyfiyetin yazı ile tekit ve cevap vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet tayin olunacağı; mükerrer 355. maddesinin birinci fırkasında da, bu Kanunun 86, 148, 149, 150, 256 ve 257. maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257. madde uyarınca öngörülen zorunluluklara uymayan birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında kanunda yazılı miktarda özel usulsüzlük cezası kesileceği; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, bu hükmün uygulanması için bilgi istenilirken yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan süre ile süresinde cevap verilmediği, eksik veya yanıltıcı bilgi verildiği takdirde haklarında yasanın ceza uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
03/07/2009 tarih ve 27277 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanıp 01/08/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 22. maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmış ve mükerrer 355. maddede öngörülen ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, değişikliğin yürürlük tarihinden itibaren, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirim şartı aranmayacağı kuralı getirilmiştir.
Yukarıda açıklanan Kanun metninden de anlaşılacağı üzere, 01/08/2009 tarihinden önce mükerrer 355. madde hükmüne göre mükellefler adına ceza uygulanabilmesi için Maliye Bakanlığı'nca mükerrer 257. madde uyarınca getirilen zorunluluklara uyulmaması ya da süresi içinde bilgi verilmemesi veya eksik ve yanlış bilgi verilmesi halinde cezaya muhatap olacaklarının yazı ile ilgililere münferiden bildirilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, anılan madde uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilen dönemler 01/08/2009 tarihinden öncesine rastladığından, ceza kesilebilmesi için davacıya elektronik ortamda beyanname vermemesi halinde cezaya muhatap olacağının yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacıya bu yönde yazılı bir bildirimin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı adına 2008 takvim yılının tüm dönemlerine ait Ba-Bs bildirim formları ile aynı yılın muhtelif vergi türü ve vergilendirme dönemlerine ilişkin beyannameleri kanuni süresi içerisinde elektronik ortamda vermediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarının vadesinde ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesi uyarınca ceza kesilebilmesi için kanunun aradığı (01/08/2009 tarihli değişiklik öncesi) yasal şartlara riayet edilmeden ceza kesilmiş olması durumu, 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde belirtilen itiraz nedenlerinden "böyle bir borcu olmadığı" kapsamında bulunduğundan, ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin bu gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
