
Esas No: 2020/349
Karar No: 2022/6827
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/349 Esas 2022/6827 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2020/349 E. , 2022/6827 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.01.2007 tarih, 2007/3-9 Esas ve 2007/18 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 5271 sayılı CMK'nın 232/6 ve 34/2 maddeleri ile 1412 sayılı CMUK’nin 310. maddesine göre kararda başvurulacak yasa yolu, süresi, mercii ve şekli kuşkuya yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmesi gerektiği halde, sanığın hüküm tarihinde başka suçtan cezaevinde hükümlü olarak bulunduğunun anlaşılması karşısında, CMK’nin 263/1 maddesi gereğince hüküm fıkrasında "tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurulabileceğinin" de belirtilmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle yanıltıldığı ve bu nedenle sanığın 19.01.2015 tarihli temyizinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
A)Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın, katılan ... adına tamamen sahte olarak nüfus cüzdanı düzenletmek ve müşteki ...'ya ait sürücü belgesinde fotoğraf değişikliği yapmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia olunan olayda; dosyada bulunan suça konu nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi asılları üzerinde heyet olarak yapılan gözlemde, belgelerin aldatıcılık niteliklerinin bulunduğu tespit edilerek yapılan incelemede:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK'nin “Kamu güvenine karşı suçlar’' bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesinde, "değişik zamanlarda" denilmesi ve aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağının bulunmaması karşısında; suç tarihinde farklı kişiler adına sahte olarak düzenlenmiş sürücü belgesi ile nüfus cüzdanının ele geçirildiği olayda sanığın eyleminin TCK'nin 43/2 maddesi gereğince zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı görüşü ile bozma isteyen tebliğnameye iştirak edilmemiş; TCK'nin 53. maddesinin uygulanmasında Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
Adli Emanetin 2014/142 sırasında kayıtlı emanetlerden suça konu belge asıllarının dosyada delil olarak saklanması yerine, 5237 sayılı TCK'nin 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının D bendinden "Adli Emanetin 2014/142 sırasında kayıtlı emanetlerin 5237 sayılı TCK 54/4 maddesi uyarınca müsaderesine" ilişkin cümlenin çıkartılarak yerine "Adli Emanetin 2014/142 sırasında kayıtlı emanetlerden suça konu belge asıllarının dosyada delil olarak saklanmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B)Dolandırıcılık suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan kanun maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı nazara alındığında; sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “kamu” olduğu, dolandırıcılık suçunun mağdurunun ise müşteki ... olduğu, dolayısıyla sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nin 157/1 maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
