
Esas No: 2020/1861
Karar No: 2020/2895
Karar Tarihi: 03.12.2020
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1861 Esas 2020/2895 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1861
Karar No : 2020/2895
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
İSTEMİN KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda uzman yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, mali ve sosyal haklarının, kurumda 15/01/2012 tarihinden önce göreve başlayan uzman yardımcıları ile eşitlenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali ile mahrum kaldığı parasal haklarının göreve başladığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
Mahkemelerinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının Danıştay Onbirinci Dairesinin 07/04/2016 tarih ve E:2014/1568, K:2016/1728 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyularak,
02/11/2011 tarih ve 28103 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen ek 11. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde, 5018 sayılı Kanun'a ekli (III) sayılı Cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumların kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı, kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzman unvanlı meslek personeline, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarının; kurul başkanı için bakanlık müsteşarı, kurul üyesi için bakanlık müsteşar yardımcısı, başkan yardımcısı için bakanlık genel müdürü, murakıp ve uzman unvanlı meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemeyeceği ve bunların, emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen personel ile denk kabul edileceğinin kurala bağlandığı;
Anayasa Mahkemesinin 16/12/2015 tarih ve 29564 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 03/12/2015 tarih ve E:2015/101, K:2015/111 sayılı kararıyla, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen Ek 11. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "...uzman..." ibarelerinin ve "...uzman..." ibarelerinin iptalleri nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan, bu ibarelerden önce ve sonra gelen "...ile...unvanlı meslek personeline,..." ve "...unvanlı meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına..." ibarelerinin, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığı gerekçesiyle iptal edildiği;
Anayasa Mahkemesinin istikrar kazanmış içtihatlarında, kendisinden önceki kanunu, kanun hükmünde kararname ya da bunların hükümlerini açıkça yürürlükten kaldıran bir kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya bunların hükümlerinin iptal edilmesi durumunda, eski yasal düzenlemenin kendiliğinden ve yeniden yürürlüğe girmeyeceğinin kabul edildiği;
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen ek 11. maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki uzman ibarelerinin Anayasa Mahkemesi kararıyla, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında bulunmadığından Anayasa'nın 91. maddesine aykırı bulunarak iptal edildiği, iptal kararının usule ilişkin olduğu ve Anayasa Mahkemesince iptal edilen düzenlemelerin eşitlik ilkesine ya da hukuki öngörülebilirlik ilkesine aykırı olduğu şeklinde herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, diğer taraftan kamu görevlilerine parasal bir ödeme yapılabilmesi için yasal dayanağının olması gerektiği ve bir kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptali üzerine iptal edilen düzenlemeden önceki düzenlemelerin kendiliğinden uygulanmayacağının açık olduğu; kaldı ki iptal edilen düzenlenmelerin 14/04/2016 tarihinde yeniden kabul edilerek 6704 sayılı Kanun olarak 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği,
Davacı 15/01/2012 tarihinden sonra göreve başladığından, göreve başladığı tarihte 666 sayılı KHK'nın 1. madesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen ek 11. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi hükümlerinin yürürlükte olduğu, dolayısıyla hukuki öngörülebilirlik ilkesinin ihlal edilmesinin de söz konusu olmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 20/03/2019 tarih ve E:2018/6591, K:2019/2134 sayılı kararıyla;
Mahkemece 26/04/2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun'la 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 11. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin yeniden düzenlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 11. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "uzman" ibarelerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının 16/12/2015 tarih ve 29564 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve 6704 sayılı Kanun'la yapılan düzenlemenin ise 26/04/2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, yeniden yapılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tesis edilen dava konusu işlemin hukuka aykırılığını etkilemeyeceği ve ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki mali, sosyal hak ve yardımlar için sonuç doğurabileceğinin açık olduğu,
Bu durumda, davalı kurumda 15/01/2012 tarihinden sonra göreve başlayan davacının mali, sosyal hak ve yardımlarına sınırlama getiren 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen ek 11. maddesinin (b) bendinde yer alan "uzman" ibaresi Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edildiğinden ve 15/01/2012 tarihinden önce ve sonra göreve başlayan uzman yardımcıları arasındaki mali, sosyal hak ve yardımlarına ilişkin farklılığa yol açan sınırlamanın yasal dayanağı kalmadığından, davacının 15/01/2012 tarihinden önce göreve başlayan personel ile aynı mali ve sosyal haklardan yararlanması gerekeceği açık olduğundan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak ... İdare ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K... sayılı kararıyla;
6704 sayılı Kanun'un 30. maddesiyle, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 11. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (b) bendinin Anayasa’nın 10, 49 ve 55. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, 11/01/2018 tarih ve 30298 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 15/11/2017 tarih ve E:2016/133 K:2017/155 sayılı kararıyla;
Konuya ilişkin ilk düzenleme olan 666 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK’ya eklenen ek 11. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine yönelik Mahkemenin verdiği iptal kararlarının, itiraz konusu kuralların içeriklerinin Anayasa’ya uygunluğunun incelenmesi ve bu inceleme sonucunda Anayasa’ya aykırı bulunmaları sonucu değil, söz konusu düzenlemelerin yetki kanunu kapsamında bulunmaması sebebiyle verildiği; bir diğer deyişle anılan iptal kararlarının, esasa yönelik olmayıp usule ilişkin olduğu;
Kanun koyucunun iptal kararları doğrultusunda söz konusu düzenlemeyi bu defa kanunla yaptığı ve iptal edilen Kanun Hükmünde Kararname’nin ilgili hükmünün yürürlüğe girdiği ve herkes tarafından bilinen 15/01/2012 tarihini esas almak suretiyle kuralın bu tarihten sonra Kanun’da öngörülen kadro ve pozisyonlara ilk defa veya yeniden atananlara uygulanmasını öngördüğü;
Bu kapsamda 15/01/2012 tarihinin, daha önce bilinmeyen veya bilinmesi mümkün olmayan bir tarih değil, aynı konuya ilişkin daha önceki düzenlemenin yürürlük tarihinin tekrarından ibaret olduğu; söz konusu tarihin, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihe kadar uygulamada esas alındığı ve 15/01/2012 tarihinden sonra Kanun’da öngörülen kadro ve pozisyonlara ilk defa veya yeniden atanan kişilere söz konusu KHK kuralı uyarınca ödeme yapıldığı; gerek kuralda yer alan 15/01/2012 tarihinin herkesçe bilinen bir tarih olması ve yaklaşık dört yıl boyunca ülke çapında uygulanmış olması, gerekse Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının usul yönünden verilmiş bir karar olması hususları dikkate alındığında, kanun koyucu tarafından getirilen ve önceki kuralla aynı içeriğe sahip olan yeni düzenlemede önceki kuralın yürürlük tarihi olan ve bu yönüyle objektif nitelik taşıyan 15/01/2012 tarihinin esas alındığı; bu nedenle 15/01/2012 tarihinin ilgililer yönünden öngörülmesi imkansız bir tarih olarak nitelendirilebilmesi mümkün olmadığı gibi ilgili kuralın geçmişte yürürlüğe girdiği tarihin esas alınmış olması nedeniyle gerçek anlamda bir kanunun geriye yürümesinden de söz edilemeyeceği; bunun ötesinde 666 sayılı KHK’nın 02/11/2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmasına rağmen konuya ilişkin hükmünün 15/01/2012 tarihinde yürürlüğe gireceğinin öngörülmesinin de geriye dönük bir uygulama yapılmasının amaçlanmadığını gösterdiği;
15/01/2012 tarihinden sonra düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile TMSF’de ilk defa veya yeniden göreve başlayanlar 375 sayılı KHK’nın ek 11. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan emsali personelle eşit malî ve sosyal haklara sahip olacaklarını bilerek ve bu durumu kabul ederek göreve başladıklarından, bu kişilerin malî ve sosyal hakları bakımından kazanılmış haklarının ihlali söz konusu olmadığı gibi parasal haklarının daha önceki sisteme göre ödenmesi yönünde haklı bir beklentilerinin bulunduğunun da söylenemeyeceği;
Eşit ücret uygulamasıyla kamu kurum ve kuruluşlarında benzer unvanlarla görev yapan personelin parasal haklarının eşitlenerek uygulamada birliğin sağlanması, her kurumun kendi kuruluş kanununa göre farklı ücret belirlemesinin önlenmesi, böylece kamu personel rejiminde malî ve sosyal haklar bakımından yeknesaklığın sağlanmasının amaçlandığı; bu yönüyle kuralın kamu yararına aykırı olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle 6704 sayılı Kanun'un 30. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 11. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (b) bendinde yer alan “…15/1/2012 tarihinden sonra…” ibaresi ile “…ve uzman…” ibarelerinin, Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine karar verildiği,
Nitekim, aynı konuda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen 27/11/2019 tarih ve E:2019/2215, K:2019/5924 sayılı kararının da aynı yönde olduğu gerekçesi eklenmek suretiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 11/10/2011 tarih ve 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen ek 11. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "uzman" ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 16/12/2015 tarih ve 29564 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 03/12/2015 tarih ve E:2015/101, K:2015/111 sayılı kararıyla iptal edildiğinden ve 12/01/2012 tarihinden önce ve sonra göreve başlayan uzman yardımcıları arasındaki mali, sosyal hak ve yardımlara ilişkin farklılığa yol açan sınırlamanın yasal dayanağı kalmadığından, 15/01/2012 tarihinden önce göreve başlayan personel ile aynı mali ve sosyal haklardan yararlandırılması gerektiği, konuya ilişkin emsal yargı kararlarının bu yönde olduğu, bu nedenle ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile .... İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/12/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının, Danıştay Onikinci Dairesinin 20/03/2019 tarih ve E:2018/6591, K:2019/2134 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
