Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3677
Karar No: 2020/6702

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3677 Esas 2020/6702 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3677 E.  ,  2020/6702 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalı ...Profil İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı ... vekili tarafından talep edilmiş, davalı ... vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.10.2020 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili; davacı ile davalılardan... Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, borçlu ..."in söz konusu krediye kefil olduğunu, ihtarnameye rağmen ödenmeyen kredi borcu için İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/15139 sayılı dosyası ile takip yapıldığını, icra takibi ile alacağı karşılayacak miktarda mal tespit edilemediğini, borçlunun kısa bir süre önce malvarlığını 3. kişilere devir ve temlik ettiğinin tespit edildiğini, ... Mahallesi, ... ada 10 parselde kayıtlı
    tarlanın 230.000,00 TL gibi düşük bir bedel karşılığında davalı ..."ya devredildiğini, borçlu... Ltd. Şti. adına kayıtlı ...,... Zemin Kat 1 ve 10 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı dükkanların diğer davalı ... Profil İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti."ye devredildiğini, dava konusu taşınmazların satış değerlerinin gerçek değerlerinden düşük olduğunu ve gerçek bedellerinin ödenmediğini, yapılan devirlerin mal kaçırma kastı ile yapıldığını belirterek, dava konusu tasarrufların iptaline ve davacıya cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı .y.. Profil İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili; davalı şirketler arasında herhangi bir ticari ilişki veya sermaye ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili; davalının esasen söz konusu taşınmazı gerçek bedelinin üzerinde bir bedelle 240.000,00 TL karşılığında diğer davalı ..."den satın aldığını, gerçekte dava konusu edilen taşınmazın ipotekli olarak değil, satış bedeli ile ipotek kaldırılmak şartı ile alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar; davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, taşınmazların satış değerleri ile gerçek değerleri arasında fahiş sayılabilecek derecede önemli bir farkın bulunmadığı, davalı şirketlerin defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı firmalar arasında ticari ilişkinin olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/10/2017 gün ve 2015/483 esas 2017/456 karar sayılı ilamının 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmesine; Esasa ilişkin yeni hüküm tesisine;Dava konusu ...,... 1 parselde B blokta 1 ve 10 nolu bağımsız bölümün davalı... San. Tic. Ltd. Şti tarafından diğer davalı ...Profil İnş. San. Tic. Ltd. Şti"ye devrine ilişkin 05/05/2015 tarih ve 9131 yevmiye nolu tasarruf işleminin iptali ile davacılara İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/15139
    sayılı icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı kalmak kaydıyla bu taşınmazlar üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine, dava konusu ...,... 1 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin davalı ... tarafından diğer davalı ..."ya devrine ilişkin 12/06/2015 tarih ve 6853 yevmiye sayılı tasarruf işleminin iptali ile davacıya İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/15139 sayılı icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı kalmak kaydıyla bu taşınmazın 1/2 hissesi üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... Ltd. Şti. vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Hükmü temyiz eden davalı ... Ltd. Şti. vekili Av. ... 26/02/2019 tarihli dilekçeyle temyiz isteğinden feragat ettiğini bildirdiğinden ve vekaletnamesinde temyizden feragate yetkili olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin feragat nedeniyle reddi gerekmiştir.
    2-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekilince yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Ltd. Şti. vekilinin temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyasının İlk Derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalı ..."dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 10.807,58 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ..."dan
    alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...Profil İnş. San. Tic. Ltd. Şti."ne geri verilmesine 09/11/2020 gününde Üye ..."un karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    Muhalif)

    -KARŞI OY-

    Davacının tasarrufun iptali davası, ilk derece mahkemesi tarafından dava konusu taşınmazların değeri ile satış değerleri arasında fahiş fark bulunmaması ve satış bedellerinin borçlu davalılara ödenmiş olması, ayrıca davalı şirketler arasında ticari ilişki bulunmaması gerekçeleriyle reddedilmiş, davacının istinaf başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce bu karar kaldırılarak, davalı şirketlerin işyeri komşusu olmaları, diğer davalı ...’nın da davalı ...’in tarla komşusu olduğu gerekçesiyle tasarrufların iptaline karar verilmiştir. Davalı ...Profil İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin temyiz talebinden feragati nedeniyle davalı ...’nın temyiz talebi yönünden yapılan inceleme sonuncunda kararın onanmasına karar verilmiş ise de Sayın Çoğunluğun bu görüşüne aşağıdaki gerekçelerle katılamıyorum.
    Dava sırasında davalı ... borçlu ...’i daha önceden tanımadığını, bu tarlanın ½ hissesini bedelini ödeyerek ve emlak komisyoncusu aracılığıyla aldığını, borçlu ile tarla komşusu olmadıklarını, dava konusu taşınmazla farklı
    adada babasının tarlasının olduğunu, dava dilekçesinde taşınmazın diğer yarısının da kendisine ait olduğu söylenmiş ise de bu taşınmazın diğer yarısını ...’in hissesini satın aldıktan sonra aldığını beyan etmiştir. Dosya arasındaki tapu kayıtlarından ve tanık emlak komisyoncularının beyanlarından bu hususların doğru olduğu anlaşılmıştır. ...’nın satın aldığı hissenin ipotekli olması nedeniyle satış bedeliyle ipoteğin kaldırılması konusunda anlaştıkları için tapu devrinin teminat çekiyle yapılması ve daha sonra satış bedelinin ipotek alacaklısı bankaya ödenerek ipoteğin kaldırılması olağan bir durum olup, bu borçlunun alacaklılara zarar verme kastıyla hareket ettiğini tek başına ispat edemez.
    Borçlu davalı ...’in beyanlarında ... ile tarla komşusu olduklarını, borçlarını ödemek için bu tarlayı sattığını söylemiş ise de tarla komşuluğu hususu ispatlanamamıştır. Öte yandan borçlu davalı ..., Ziraat Bankası’na 1 Milyon TL tutarlı ipotek kaydı bulunan tarla hissesini elden çıkarmasaydı davacı banka (YKB) bu taşınmazı cebri icra yoluyla sattırsa bile alacağını alması neredeyse imkânsızdır. Tasarrufun iptal edilmesiyle borçlu ..., hem sattığı hisseyle Ziraat Bankası’na olan borcunu ödemiş hem de davacı ...’na aynı tarla hissesine yönelik cebri icra yetkisi tanınmış olması nedeniyle bu bankaya olan borcunu ödemiş olacaktır. Davanın kabul edilmesinde tek dayanağın davalı borçlu ...’in adeta davacı banka lehine verdiği ve içeriği ispatlanamayan beyanı olduğu dikkate alındığında tasarrufun iptal edilmesinden onun da menfaatinin olduğu ortaya çıkmaktadır.
    Anayasada temel haklar arasında sayılan mülkiyet hakkı 35. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir.
    Madde 35 – Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
    Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
    Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
    Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması başlıklı 13. maddesinde ise şu ilke konulmuştur.
    Madde 13 – (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.)
    Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
    İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen tasarrufu iptal davaları sonuçları itibarıyla mülkiyet hakkına dokunan, kişilerin dava konusu mallar üzerinde mülkiyet haklarını ellerinden alan sonuçlar doğurmaktadır. İncelenen dosyada uygulama alanı bulan İİK’nın 280/1. maddesinde;
    “Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır” şeklinde düzenleme yapılmış, borçlunun alacaklısına zarar verme kastıyla yaptığı işlemlerde borçlunun içinde bulunduğu mâli durumu ve zarar verme kastını bilen veya bilmesini gerektiren açık emarelerin bulunması durumunda üçüncü kişilerle yapılan işlemlerin iptal edilebileceği belirtilmiştir. Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarda “… bildiği faz olunur”, “… borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiği kabul olunur” ifadeleriyle açıkça kanunî karine ihdas edilmişken ilk fıkrasında 2. ve 3. fıkraların aksine yasa koyucu bir karine koymamıştır. İlgili fıkralarda karinelerin aksinin ispatının ne şekilde yapılacağı da açıklanmıştır. Birinci fıkrada herhangi bir karine yer almadığından davalıların, borçlunun durumunu ve kastını bildikleri veya bilmeleri gerektiğini ispat yükü davacıya aittir.
    Mahkemenin sadece, davalı borçlunun beyanındaki soyut tarla komşuluğu olgusunu yasanın aradığı “bilme ve bilmesini gerektiren açık emare” olarak kabul etmesi ve başkaca hiç bir delil ve emareye ihtiyaç duymaması yasanın sınırlarının aşılması ve mülkiyet hakkına Anayasal ölçülerin dışında
    müdahale anlamı taşımaktadır. Gerçekten davalı ...’nın aynı bölgede bir tarlası bulunmuş olsaydı bile, farklı yerde ikamet eden ve işyerleri de farklı yerde bulunan borçlunun alacaklılarına zarar verme kastını bildiğini ortaya koymaz. Burada yanlış değerlendirilen bir başka husus; borçluyla işlem tesis eden kişilerin sadece mâli durumunu bilebilecek kişilerden olduğunun bilinmesi veya bilinmesinin gerekmesi olmayıp, alacaklılarına zarar verme kastının da bilinmesi veya bilinmesinin gerekmesidir. Kanun koyucu bu ikisini “ve” bağlacıyla belirtirken her iki olgunun birlikte bilinmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
    Günümüzde aynı yer nüfusuna kayıtlı olanların, aynı mahallede oturanların, aynı bölgede tarlası olanların, aynı iş kolunda faaliyet gösterenlerin hepsinin birbirlerini tanıdıklarını, mâli durumlarını ve borçlarını bildiklerini varsaymak, başkaca hiçbir delil ve emare olmaksızın borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket ettiğini bildiklerini kabul etmek hayatın gerçekleriyle bağdaşmaz. Aynı apartmanda yaşayanların bile birbirlerinin mâli durumlarını bilmek bir yana, adını ve ne iş yaptıklarını dahi bilemedikleri bir çağda, borçluyla işlem tesis edenlerin kötü niyeti ispatlanmadan tasarruflarının iptali mağduriyetlere neden olabilecektir.
    Açıklanan nedenlerle ... yönünden, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi