Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1942
Karar No: 2020/1166
Karar Tarihi: 12.11.2020

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1942 Esas 2020/1166 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1942
KARAR NO : 2020/1166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2017
NUMARASI : 2014/986 Esas 2017/879 Karar
DAVA Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:12/11/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin, yatırımlarını davalının kurduğu sistem ile vadeli ve opsiyonel altın ve döviz alımı şeklinde işlemlerle değerlendirdiğini, ancak davalının ters işlem, kapama ve teminat kullandırma standartlarına aykırı davranışları nedeniyle 2.000.000,00 USD'yi aşkın zarara uğradığını, bu nedenle 22.04.2013, 30.04.2013 ve 26.05.2013 tarihlerinde davalı bankaya başvurarak hesaplarını kapatmak istediğini bildirdiğini, talebin 22.04.2013 tarihinde yapılmasına rağmen 02.12.2013 tarihinde davalı tarafından kabul edildiğini, bu süre içinde döviz kurlarındaki artış nedeniyle uğradığı zarara karşılık şimdilik 2.000,- TL tazminat istediklerini, müvekkilinin kredi borçlarını peşin ödeyip kapatma talebi kabul edilmediği için, ... Bankasından 12 ay vade yerine 48 ay aya çıkan vadeli kredi kullanma fırsatını kaçırdığını, bundan dolayı şimdilik 2.000,-TL tazminat istediklerini, davalı bankaya verilen ipoteklerin gecikmeli olarak fek edilmiş veya kaldırılmamış olması nedeniyle şimdilik 2.000,-TL tazminat istenildiğini, müvekkilinin ... Bankası ile çalışma konusunda cazip teklif aldığını, ancak bunun mümkün olmaması nedeniyle uğradığı zarara karşılık şimdilik 2.000,-TL tazminat istenildiğini, ayrıca müvekkilinin borçlarını ödeyebilmek için taşıt ve taşınmazlarını gerçek değerinin altında sattığını, bu konuda uğranılan zarar için de şimdilik 2.000,-TL tazminat istenildiğini, davalının eylemleri nedeniyle manevi zarara da uğradığını belirterek, toplam 10.000,-TL maddi tazminat ile 50.000,-TL manevi tazminatın 22.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili; Müvekkili tarafından, akdedilen sözleşmeler kapsamında bir tacir sıfatıyla davacıya muhtelif krediler kullandırıldığını, bunların karşılığında teminat olarak bir kısım taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiğini, kredi borçları bitmeden TMK.nın 883. maddesine göre ipoteklerin fek edilemeyeceğini, muhtelif sözleşmeler kapsamında vadeli opsiyon/türev işlemleri gerçekleştirildiğini, bilindiği üzere bu tür yatırım hesaplarında yeknesak kurallar olduğunu, teminat oranının asgari oranın altına düşmemesi gerektiğini, teminat tamamlamasının gerçekleştirilmediği zaman müvekkili bankanın ters işlemler yaparak davacının mevcut pozisyonlarını kapama yetkisinin bulunduğunu, davacının teminat tamamlama çağrısına icabet etmemesi nedeniyle davacının daha fazla zarar etmesini engellemek için ters işlemle pozisyonların kapatıldığını, hatta müvekkili bankanın pozisyonları kapatarak davacının 9.595 gram altın daha az zarar etmesini sağladığını, taraflar arasındaki sözleşmelere göre davacının kullanmış olduğu kredileri erken kapama talep hakkının olmadığını, erken kapama talebi kabul edilse bile müvekkili bankanın erken kapama indirimi yapmak zorunda olmadığını, tesis edilen ipoteklerin tüm kredi borçlarının teminatını teşkil ettiğini, borçların tamamı ödenmeden TMK.nın 883. maddesine göre davacının ipoteklerin fekkini talep etme hakkının bulunmadığını, müvekkili bankanın, davacının fek talebi karşısında ipoteklerin değerini yeniden ekspertizlerini yaptırmak suretiyle güncellediğini ve bu sırada bir kısım ipoteklerin fekkini yaptığını, bu nedenle taşınmazların ipotekler nedeniyle satılamadığı yada gerçek değerinin altında satıldığı yönündeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; sözleşme hükümleri ile bankacılık uygulama ve teamülleri uyarınca, davalı bankanın davacının kredi borcunu erken kapatma talebini kabul etme zorunluluğunun bulunmadığı, ayrıca borç tamamen kapanmadan teminatların iade edilmeyeceği, ancak risk teminat dengesi gözetilerek kısmı iade yapılabileceği, nitekim davalı banka tarafından kısmi ipotek fek işlemlerinin yapılmış olduğu, davacının erken kapama talep tarihi ile hesabın kapatıldığı tarih arasında tahsilat ve kur farkından kaynaklanan zararının 136.502,94 TL olduğu, davacının bu zarara ilişkin talebinin 2.000,00 TL olması karşısında taleple bağlılık ilkesi uyarınca davanın bu talep yönünden bu miktar ile sınırlı olarak kabulüne, diğer zarar kalemleri ile davalı eylemleri arasında illiyet bağının bulunmadığı, manevi tazminat koşullarının da bulunmadığı gerekçesiyle fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; ilk derece mahkemesinin reddettiği zarar kalemlerine ilişkin illiyet bağı bulunmadığı yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığını, müvekkiline .. Bankası tarafından sunulan teklif nedeniyle kredi maliyetleri yönünden zarar oluştuğunu, davalının eylemleri nedeniyle araç ve taşınmazlarını değerinin altında satmak zorunda kaldığını, ipoteklerin kaldırılmaması veya gecikmeli kaldırılması nedeniyle inşa ettiği daireleri satamadığını, ayrıca manevi tazminat koşullarının da oluştuğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; mahkemenin kısmen kabul hükmünün gerekçe ile çeliştiğini, davacının talebinin hukuka aykırı olduğu belirtilmesine rağmen hükümde davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, dolayısıyla bu kararın dayanağının bulunmadığını, 24.05.2012 tarihli sözleşme bakımından genel işlem koşullarına ilişkin TBK hükümlerinin uygulanamayacağını, 03.04.2013 tarihli sözleşme bakımından ise davacıya tüm bilgilendirmelerin yapıldığını, dolayısıyla sözleşmedeki bu hükümlerin geçerli olduğunu, davacının sözleşme öncesinde 01.04.2013 tarihli bilgi formunu imzaladığını, aksi halde dahi erken kapama talebinin kabul edilmesine dair sözleşme hükmünün geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini, zira böyle bir hüküm bulunmasa bile davacının krediyi geri ödeme planına göre ödemek zorunda olduğunu, ayrıca dava öncesi temerrüt söz konusu olmadığından dava öncesi faize hükmedilmesinin mümkün olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince; kesinlik sınırı nedeniyle, hükmün davalı tarafından istinaf edilmemiş sayılmasına karar verilmiş ise de; davanın kısmi dava niteliği nedeniyle kısmen kabul hükmü istinaf edilebileceği gibi, davalının sonradan katılma yoluyla da istinaf başvurusu yapması dikkate alınarak, davalının istinaf isteminin de incelenmesi gerekmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında imzalanan vadeli işlemler sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi çerçevesinde, davalı bankanın haksız ve usulsüz işlemleriyle gerçekleştirilen opsiyon işlemleri sonucu oluşan zararının tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşmede davacının kredilerin erken kapatılması talebi üzerine bankanın talebi kabul zorunluluğu bulunup bulunmadığı, talebin kabulünde gecikme olup olmadığı, davacın<ın varsa gecikme nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı, ipoteklerin fekki taleplerinin davalı bankaca yerine getirilip getirilmediği, fek koşullarının oluşup oluşmadığı, varsa gecikme ve fek edilmeme nedeniyle davacının zararının doğup doğmadığı, ayrıca tüm bu nedenlerle davacının manevi tazminat talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.Öncelikle taraflar arasında imzalanan 24.05.2012 tarihli sözleşme bakımından, sözleşme tarihi itibariyle 6098 sayılı TBK'nın genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. 03.04.2013 tarihli sözleşme bakımından ise genel işlem koşullarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulları olarak kabul edilebilmesi için; sözleşme hükmü olması, önceden tek taraflı olarak hazırlanması, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılmak amacıyla düzenlenmesi ve belirtilen nitelikteki sözleşme hükümlerinin kullanan tarafından sözleşme yapılırken karşı tarafa sunulması gerekir. Bir sözleşme düzenlemesi genel işlem koşulu olarak nitelendikten sonra, kapsam denetimi yönünden, müzakere yapıldığını ispat yükü genel işlem koşuluna dayanan taraftadır. Bu kapsamda somut olayda sözleşme öncesi gerekli bilgilendirme yapıldığı, 01.04.2013 tarihli bilgilendirme formunun davacı tarafından imzalanmış olduğu, dolayısıyla sözleşme hükümlerinin geçerli ve taraflar bakımından bağlayıcı olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince kredinin erken kapatılması davalı bankanın kabulüne bağlı olup, bankanın bu talebi kabulü halinde de geri ödeme planında yer alan toplam tutardan indirim yapma zorunluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacının kur farkına dayalı zararından bankanın sorumlu tutulamayacağı, bu kapsamda davacının ... Bankasından aldığı daha uygun koşullu kredi imkanından faydalanamamasında davalının kusurunun bulunmadığı; borç tamamen ödenmeden teminatların iade edilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki banka tarafından kısmi fek yapılmış olduğu, bu yüzden fek edilmeyen ipotekler yönünden davalının sorumlu tutulamayacağı; davacının teminat tutarının öngörülen limitin altına düştüğü dönemde banka tarafından sözleşmeye uygun olarak ters işlemle pozisyon kapatıldığı, kaldı ki bu işlemin davacının daha fazla zarara uğramasını önlediğinin tespit edildiği, bu nedenle teminat tamamlama çağrısı yapılamamış olsa da davacının zararıyla pozisyon kapatma işlemi arasında illiyet bağı bulunmadığı; serbest piyasa koşullarında taşınmaz ve araçların satış değeri ile rayiç değerleri arasında fark bulunması doğal olup, bu farktan da davalı bankanın sorumlu tutulması olanaksızdır. Dolayısıyla davalı bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranışının bulunmadığı, yapılan işlemlerin sözleşmeler ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğu anlaşılmaktadır. SPK'nın cevabi yazısında da belirtildiği ve bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, davalı banka kayıtlarında icra edilen opsiyon işlemlerinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 4-i maddesinin bankalara verdiği yetki kapsamında olduğu, söz konusu opsiyonların organize piyasalarda gerçekleştirilen işlemler olmadığı, tarafların serbest iradesi ve sözleşme serbesti ilkesi çerçevesinde imza edilen sözleşmeye uygun tezgah üstü piyasa işlemi oldukları görülmüştür. Bu durumda davacının maddi tazminat isteminin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru değildir. Ayrıca davalı bankanın eylemlerinin davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşınmaması nedeniyle manevi tazminat koşulları da oluşmamıştır. Sonuç olarak davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/986 Esas sayılı 07/09/2018 tarihli ek kararın HMK 346/2 gereği ve 15/12/2017 Tarih 2014/986 Esas 2017/879 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; "Davanın REDDİNE"İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak;
"Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40- TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 1,024,65-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 970,25- TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Maddi tazminat yönünden; davalı vekili için takdir olunan 3.400,- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,Manevi tazminat yönünden; davalı vekili için takdir olunan 3.400,- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,"Davacıdan alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 500,-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12/11/2020

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi