14. Hukuk Dairesi 2015/6404 E. , 2015/6987 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/01/2015
NUMARASI : 2012/813-2015/6
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.12 2012 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, kabul edilmediği takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. L.. Y.. ile karşı taraftan bir kısım davalılar vekili Av. G.. A.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklaması dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı Ö.. L... M..."nun eski iş ortağı olduklarını, ortak olarak satın aldıkları dava konusu 243 parsel sayılı taşınmazı gerek hisseli satışın yapılamaması gerekse ticari nedenlerle kendi üzerlerine daha sonra almak üzere birlikte güvendikleri kişi olan dava dışı K... K... üzerine taşınmazın bedelinin malik A.. Ö.. ve diğer mirasçılara ödemek sureti ile devir alındığını, bu süreçte davalı Ö... L..M..."nun ortaklıktan ayrıldığını, K.. K.."in taşınmazı müvekkili ve diğer davalıya devir edemeden vefat etmesi ile taşınmazın sahibi olmadıkları halde mirasçıları olarak eşi ve çocuklarının üzerine intikal ettiğini, sonrasında müvekkilinin yaptığı araştırma neticesinde taşınmazın davalı Ö..L..M..."na devredildiğini öğrendiğini belirterek davalı Ö.. M.. üzerinde bulunan 1/2 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, aksi takdirde taşınmazın dava tarihindeki değerinin1/2 sine tekabül eden bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının 28.02.1990 tarihli satış sözleşmesine dayandığını, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen satış sözleşmesinin hiçbir zaman uygulanmadığını ve şartlarının yerine getirilmediğini, geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iddialarını inanılan K.. K.."in imzasını taşıyan yazılı delil veya elinden çıkmış delil başlangıcı ile kanıtlayamamış, yemin deliline dayanmış, davalı Ö.. L... M... 20.01.2015 tarihli celsede yemin etmiş ise de yaptırılan yeminin usulüne uygun olduğundan söz edilemez. Davalıya eda ettirilen yemin metni dava konusu inanç sözleşmesinin esaslı unsurlarını içermemektedir. Mahkemece, davacı tarafın sunduğu yemin metni esas alınarak davacı tarafından teklif edilen yemin davalı Ö.. L.. M..."na eda ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.