17. Hukuk Dairesi 2015/3232 E. , 2017/9001 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Şirketi vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olan aracın davacının aracına arkadan çarptığını, davacının kaza nedeni ile yaralandığını, motorsikletinin, cep telefonunun, gözlüğünün kullanılmaz hale geldiğini belirterek 5.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın poliçe limiti ile sınırlı olarak kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ve vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulü ile 2.035,40 TL maddi tazminatın tüm davalılardan (... şirketi için dava tarihinden diğerleri için, kaza tarihinden işleyecek yasal faiz ile) müştereken ve müteselsilen tahsiline, 3.000,00 TL manevi tazminatın ... şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ...A.Ş vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının, davalı ...A.Ş vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı geçici iş göremezlik tazminatı, kaza nedeni ile kırıldığı iddia edilen gözlük ve cep telefonunun bedelini, hasar gören motorsikletin tamir bedelini talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, gözlüğün fatura tarihinin kazadan sonraki bir tarih esas olduğundan değerlendirilmediği, cep telefonunun kaza dolayısı ile kırılmış olabileceği, araç tamirine ilişkin el yazılı fotokopi kağıdının da gerçeği yansıttığı kanaatine varıldığından zarar hesabına katıldığı belirtilmiştir.
6100 Sayılı HMK.’nun 266. (1086 Sayılı HUMK.’nun 275.) ve takip eden maddeleri uyarınca, mahkemece, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşü alınarak karar verilmelidir. Sonucu açık ve belli durumlar ayrık olmak üzere, trafik kazalarında araç hasarın tespiti de uzman bilirkişi aracılığıyla yapılmalıdır. Bilirkişi aktüer bilirkişi olup, araç hasarı konusunda uzman değildir. O halde, hasar gördüğü iddia edilen motorsiklete ve kazaya ait tüm bilgi ve belgeler toplandıktan sonra konusunda uzman bir makina mühendisi bilirkişiden gerçek hasar miktarının tespiti hususunda denetlenebilir rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır. Öte yandan, davacı kırıldığını iddia ettiği gözlük ve cep telefonuna ilişkin olarak faturalardan başka da bir delil sunmadığı ve bu kalemler açısından da davasını ispatlayamadığı gözetilmeden cep telefonu bedeline de hükmedilmiş olması isabetli bulunmamıştır.
3-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, somut olayda, kaza tarihi, davacının yaralanmasının niteliği, maluliyet oluşmaması ve diğer hususlar gözetildiğinde davacı yararına takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı ...A.Ş"nin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle Davalı ...A.Ş"nin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 7,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...A.Ş"ne geri verilmesine 12.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.